Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Islık Çalan Ok "Böğürlerini dürterek,Kaburgalarını gıdıklayarak"*


BigBang

Öne çıkan mesajlar

Sıçan yılında (1204),yazın birinci ayının on altıncı gününde, atlarının üzerinde iki ordu karşı karşıyaydı Cungarya'nın doğusunda.Aygır kuyruğundan tuğlarını her taraftan gözüksün diye mızrak uçlarına asmışlardı.Kara boğa derisinden gür sesli davullar çaldı.Şeftali ağacından oklar terkilendi.
Naymanlar ile Moğollardı bu iki ordu.Cengiz, Büyük Han olmamıştı daha, Temuçin diye bilinirdi.Naymanlar tükenmemişti; Moğollar palazlanmamıştı.
İşta bu anda, ordunun hanı, bir tarlafaresi kadar iyi bilmeliydi bozkırı;yıldırım hızıyla emirler vermeli, ok hızıyla uygulatmalı, toprağı süpüren rüzgar gibi sinsi ve karşı konmaz bir taktiği olmalıydı.
Temuçin, düşmanın sayısını kastederek, "Çoğun fazlası zararlı olduğu gibi, azın eksiği de zararlıdır" dedi ve Orhun Irmağı'nı geçip Nahu kayalıklarına doğru tırısa kalktı.Moğollarn Gizli Tarihi'nde yazan emir şöyleydi:
"Biz, sık çayırlık tarzında yürüyeceğiz,/ Deniz düzeninde tertipleneceğiz,/ Burgu usulüne göre saldıracağız."
Bozkırda taktik tek başına kafi gelmez.Bu amansız tabiatta, cesaret, içgüdü, insanın arkaik zamandan kalma tepkileri ve korku başroldedir.Çok güçlüysen korku salabilirsin, bu zor olmaz.Ya da çok güçlüyü korkusuzluğunla yenebilirsin.İşte Orta Asya'nın büyük hakanları ve imparatorları bunu becermiş, insanın en temel ve derin güdülerini dev bir ölüm ve korku canavarına dönüştürebilmiş liderlerdi.Bozkırın psikolojisi böyleydi.
Naymanların başı , Tayang-han, yanındaki Camuha'ya sordu:
"Koyun sürüsünü ürküterek ağıla kadar kovalayan kurt gibi saldıran bu adamlar kimlerdir?"
"Alınları bakırdır.Burunları mıknatıstır.Dilleri zımba gibi.Yürekleri demirdir.Kamçıları kılıçtır.Onblar çiğle beslenir.Rüzgarla uçarlar.Savaş günlerinde insan eti yerler.Hareket öncesi insan eti biriktirirler.Şimdi onlar zincirlerinden boşanmış ve zapt edilemez halde, tükürüklerini saçarak neşe ile ileri fırlamışlardır."
Bozkırda sonsuza kadar kaçamazsınız.Kovalayan atlı, Mançurya'dan başlasa Kırım'a kadar gider.Yıllar sürsede bulur ve yok eder.Bu sürek avı, yok etmek içindir, yenmek için değil. "Mesafenin sonuna kadar, derinliğin dibine kadar" der bir atlı savaşçı diğerine, dostluğunun sınırını anlatmak için.
"Sıçan olarak toprağı delip yerin altında kaybolurlarsa kürek olup toprağı kazıp onları takip ederler.Balık olup denize dalsalar bile ağ olup onları çekip çıkarırlar.Boynu kementli vahşi at gibi, okla vurulmuş geyik gibi kanatlanarak göğe uçsalar, Tanrı'ya çıkmak isteseler atmaca olup onları yakalarlar."
Step savaşçısı kincidir.Temuçin gibi konuşur:
"Erkekçe intikamla Merkit halkının ciğerlerini parçaladık.Yataklarını boş kıldık, nesillerini yok ettik."
Savaşa kalkıştınsa yeneceksin yoksa yok olursun, savaşmıyorsan itaat edeceksin.Temuçin'e daha henüz cılız sayılırken itaat etme kararı alan Kokonaur boyu ileri gelenleri, ona şöyle dedi:
"Biz seni Han yapmak istiyoruz.Temuçin, sen Han olursan biz, Düşmanlara karşı öncü olarak yürürüz/ Onların en güzel/ Kadın ve kızlarını,/ Saraylarını, devlet ve uluslarını, /Güzel yanaklı kadın ve kızlarını,/ Güzel bacaklı beygirlerini /Dört nala koşturarak sana getiririz."
Oklar savrulmadan önce, mızraklar gövdeleri deşmeden, atlar birbirine şahlanmadan önce, yürekler çırpışır uzaktan.Tayang-han korkmuştu.Guçuluk-han, babasını suçluyordu, hatta aşağılıyordu:
"Gebe bir kadının su döktüğü yere kadar bile çıkamayan, tekerlek yüksekliğindeki buzağının otladığı yere kadar bile gidemeyen..."
Temuçin; anası Ho'elun'un insan etiyle beslediği, günde üç yaşlık bir öküzü yiyen, üç kat zırh giyen, üç öküzle çekilen arabaya binen, bir adamı teçhizatı ile yutarsa boğazına bir şey olmayan, bir adamı yutmakla gönlü dolmayan Moğol hanı, çarpışmayı kazandıNaymanları imha etti.
E.Canetti, Kitle ve İktidar adlı eşsiz yapıtında, "Moğollar insanları, hayvanları katlettikleri gibi katletmişlerdir" der. "Çldürmek onların üçüncü doğasıydı , tıpkı at binmenin onların ikinci doğası olması gibi.İnsanları katledişleri bir sürek avıydı.Savaşa gitmedikleri zaman ava giderleri."

DOKUNULMA KORKUSU
Bozkıra sonra tekrar gideriz, şimdi bir an için bugüne dönelim; hatta sokağa çıkalım, otobüse, vapura binelim ya da sinemaya gidelim (futbol maçına değil ama).Canetti, dokunulma karşısında duyduğumuz tiksinti ve korkudan söz eder.Sokakta, orada burada, yabancı bir elin vücudumuza değmesi bizde büyük bir gerilim yaratmazmı? Basit bir "pardon" tüm gerginliği yok eder.Ama özür dilenmezse, müthiş bir öfke bir süre tüm benliğimize yayılır.İşte insan bu dokunulma korkusundan ancak kitle içinde kurtulabilir der Canetti.İnsan, kitleye katılmayı arzular.Futbol maçına gitme, taraftar olma, kitleye katılmanın en yaygın yoludur.Bırakın dokunmayı, gol olduğunda herkes birbirinin üzerine çıkar, kitle daha da bütünleşir.Tribünde herkes eşittir, patron ya da işçi, yaşlı yada genç, hepsi aynı kitlenin bireyidir.
"Ölmeye, ölmeye, ölmeye geldik!"
Basit bir metafor, rastgele bir tezarü
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...