Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Yurtdışında yaşamak öyle bir şey değil


monoscope

Öne çıkan mesajlar

Selamlar,

Ufaktan bunalmış durumdayım, Hollandaya taşındık ailecek 7 ay oldu fakat içimde Türkiye'ye dönüp dövizle kazanıp tl ile harcama dürtüsü ya da freelance olarak hayatıma devam etme dürtüsü inanılmaz bir şekilde bastırıyor.

Gelirken beklentilerim falan çok başkaydı araba alırım karavan bağlarım bütün avrupayı gezeriz, medeniyet oo düzen oo istikrar falan derken aslında American dream'in çakması olan European dream'in o kadar da çok matah olmadığını farkettim. Evet huzursa huzur düzense düzen ama sanırım Türkiyeden eve tek maaş girmesine rağmen belli bir finansal seviyenin üstünde çıkıp gittiğim için buraya geldiğimde ortalama belki ortalamanın altında bir yaşam sürmenin verdiği kapanmışlık hissi beni fazlasıyla yordu.

%30 denen bir bok var burda eğer nitelikli göçmenseniz ve birkaç şartı daha yerine getiriyosanız vergi avantajı sunuyolar, bir de bonus olarak ehliyeti direkt olarak Hollanda ehliyetine çevirebiliyorsunuz. Ben bunu 7 ay oldu hala alamadım, başvurumu reddettiler şimdi itiraz sürecindeyiz falan ama yani ben bu kadar kendimi ispatlamak zorunda kaldığım bir konu daha hatırlamıyorum. Hayatımda Hollandaya adım atmamışım adamlar bunu kabul etmiyor değişik bir şekilde. 

Ehliyetin burada kullanabileceğim süresi geçti üzerine covid yüzünden etraf kapandı derken bir bakmışım Hollandanın o dandik mi dandik depresif havası her yanımı sarmış evde -2 derecede kendimizi soğuktan korur halde bulmuşuz. Geçen aylarda çocuğu kreşe gönderdiğimizden dolayı çocuk 1 ay hasta oldu doktorlar bakmadı bile yok ateşi olması lazım dediler ateşi çıkınca gittik yok ateşin yanında öksürük de lazım dediler ikisi de kombin olunca tekrar gittik ama bu sefer de ya salgın var işte geçmesini bekleyeceğiz dediler falan böyle saçma salak bir sistem.

Avrupa sevicilik yapmayı çok istiyodum ama burda geldiğimden beri benzine gelen zammın haddi hesabı yok full depoyu ilk geldiğim günden arabayı son kullanabildiğim zamanlara kadar bir 100 euro falan koymuştur üzerine ama bir tane adam da çıkıp siz ne biçim hükümetsiniz demiyor herkes boynu bükük tamam abi diyor. Anca aşı karşıtlığına karşı meydanlara çıkıyor.

Sanırım başkalarının ya da gözümüzü boyadıkları Avrupa hayaliyle geldikten sonra karşılaştıklarım beni çok da tatmin etmedi. Baktığımda gerçekten beni etkileyecek olan iki kısmı var Türkiyede Duster'a binmek zorunda kalırken burada X3 alabiliyorum bir de Türkiyede her an öldürülebilecek olma ihtimalim varken burada çok nadir öldürülme şansım var.

Mesela ben pandemi boyunca Kaş'ta yaşadım ve mutluydum Türkiyede yaşamıyor gibiydim ve Türkiye gündemi hiç rahatsız etmiyordu beni, burada mutlu değil sadece huzurlu olduğumu farkettim. Burada çalıştığım şirkete başta freelance yapıyordum ve kendim kaşınıp beni getirtin artık dedim. Bugünkü aklım olsa gitmeyi geciktirebildiğim kadar geciktirirmişim onu farkettim. 

Bir de freelanceden full time çalışana dönmek sanırım benim için rahatsız edici oldu. Şu anda ofisler kapalı ama ofise dönmek falan benim hiç istediğim şeyler değil ofis Amsterdamda da olsa.

Neyse öyle işte Jim Carrey çakması bir söz de söyleyeyim şurada.  "Umarım herkes bir gün Avrupada iş bulur da aslında çözümün Avrupada olmadığını anlar " ? 

 

0qkoyw32jx7y.jpg

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

5 dakika önce, monoscope dedi ki:

Mesela ben pandemi boyunca Kaş'ta yaşadım ve mutluydum Türkiyede yaşamıyor gibiydim ve Türkiye gündemi hiç rahatsız etmiyordu beni, burada mutlu değil sadece huzurlu olduğumu farkettim.

 

cenneti bırakmışsın gitmişsin gri, suratsız bir ülkeye ? TR'de şartların iyiyse, ortalama üzerinde bir hayat rahatlıkla yaşayabilecek gelirin varsa TR müthiş ülke. Daha iyisi belki İspanya, güney fransa kıyılarında zenginlik içinde yaşamak olabilir bilmiyorum. 

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İstediğin anda geri dönme fırsatın varsa, aslında dövizle kazanıp trde yaşama fena fikir değil. Oturum vs. muhabbetleri nasıl oluyor bu durumda?

Yani trnin sıkıntısını ben her an patlayabilme ihtimali gibi görüyorum. Bi taraftan çok saçma geliyor işte kuzey afrika vs. ülkesi değiliz bizde onlardaki gibi büyük sosyo ekonomik kriz bu heriflere rağmen çıkamaz anca yavaş yavaş fakirleşmeye devam ederiz diyorum, diğer taraftan bu tür büyük değişimleri genelde sıradan vatandaş sezemiyor bam diye konjonktür değiştiğinde altında ezildiğinde kalıyorsun falan ufak da olsa bi risk var. O yüzden hızlıca geri kaçabilmek önemli. Ama mümkün mü? Çünkü zengin yaşayınca tr gerçekten güzel ülke

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Günaydın kardeş. Gitmeden önce bunları bilmiyor muydun, sanki hollandanın havası sonradan bozmuş gibi yazmışsın ? Ben de seninle aynı fikirdeyim, expat olmanın derdini çekeceksem kenara çok büyük para koyabiliyor olmam lazım bu da ab'de pek mümkün değil (arap ülkeleri ya da abd'ye gitmem lazım). 3000-4000 euro alınca yaşam masrafların + gezmene anca para yetiyor gördüğüm kadarıyla. O yüzden evet ben de kaş'ta uzaktan çalıştığım ve duster'a bindiğim bir hayatı, soğuk iklimde yabancı olarak bulunduğum bir hayata tercih ederim (ki ediyorum) Eğer TR'de iyi kazanamıyor olsaydın bu sıkıntıyı yaşamayacaktın, diyecektin ki dışarıdayım çile çekiyorum ama en azından çok iyi kazanıyorum. Zaten gidenlerin çoğu bu yüzden orada daha mutlu oluyorlar (bkz hazır düzenimiz var muhabbeti) Ama TR'de de belli bi standardın üstünde yaşayan insan gurbete çıkınca birkaç ay sonra lan bu boku biz niye yedik moduna giriyor haklı olarak. E çoluk çocuk da varmış, 20 yaşında olsan git her türlü macerayı yaşa gezmenin tadını çıkar derdim ama o da çok zor şu an. çocuk büyüyecek okula gidecek, belki okulda lan türko diye dışlanacak, bu da kognitif ve sosyal gelişimini bile etkileyecek bizim almancı çocuklar gibi olacak. Belki de bu dışlanmayı bilime çevirecek, uğur şahin gibi olacak. Bilmiyorum ki ya. Ama gerçekten zor bi konu. 

Bir de şunu da hesaba katmak lazım: american dream dedin mi dünyanın 4 bi yanından gelen insanların daha kolay bir şekilde entegre olup yüz binlerce dolar kazandığı bir sistemden bahsediyorsun. euro-dream dedin mi de yabancı düşmanlığı, önyargısı olan, daha homojen, expatlara henüz daha bu imkanları sunamamış, henüz tam olarak expat merkezi olamamanın sıkıntılarını yaşayan, çok da para kazamayacağın bir hayale gidiyorsun (şu vergi ve ehliyet meselesi de bunu kanıtlıyor) Yani SF'ya gittim desen aha derdim hayatını kurtardın ama, bu şartlar altında pek öyle görünmüyor.

Yine de şu anda böyle karamsar bir tabloya girmek için erken, zaten benim gördüğüm ilk 6 ay keşif ve keyifle geçiyor, 6 aydan sonra her şey rutine binince 1-2 sene bu dediğin gibi moral bozukluğu oluyor, sonra da işte bi şekilde oraya alışıyorsun mecburiyetten türk arkadaşlar edinirsin vs buraya gelince almancılar gibi olursun bu ne ya bu hayat çekilir mi falan dersin. Ama genel olarak benim yaşamak istediğim hayat bu mu sorusunu düşününce, sabaha kadar kısır tr siyasetine kafa yoracağım ama kendi çöplüğümde yaşayacağım, ailemin yanında olacağım vs vs bi hayatı tercih ederim (***dediğim gibi trde ekonomik sıkıntılar çekmeyen bir birey olduğunu varsayıyorum, çünkü tr'de ekonomik sıkıntı demek cehennemi yaşaman demek***) Aynı ikilemde olup da gitmemekte ısrar eden biri olarak 5 kuruşum budur. Umarım ben de pişman olmam 10 sene sonra.

Bi de diğer tatsız konu işte darksun'ın dediği gibi "birikim yap öyle dön". Arkadaşlarla konuşuyoruz adamlar kötü ötesi evlerde yaşayıp kafasını evden dışarı çıkarmıyor para biriktirmek için. E hayat geçiyor abi, onu ne yapacaksın? 50 yaşına gelince lan keşke bi ev daha az alsaydım da o zamanı çocuklarımla geçirseydim demek istemiyorum açıkçası.

roket adam tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

56 dakika önce, bLackcha0s dedi ki:

cenneti bırakmışsın gitmişsin gri, suratsız bir ülkeye ? TR'de şartların iyiyse, ortalama üzerinde bir hayat rahatlıkla yaşayabilecek gelirin varsa TR müthiş ülke. Daha iyisi belki İspanya, güney fransa kıyılarında zenginlik içinde yaşamak olabilir bilmiyorum. 

Zaten kimi görsem pasaportu aldıktan sonra ispanyaya falan taşınıyor

42 dakika önce, axedice dedi ki:

İstediğin anda geri dönme fırsatın varsa, aslında dövizle kazanıp trde yaşama fena fikir değil. Oturum vs. muhabbetleri nasıl oluyor bu durumda?

Oturum diye bir şey kalmıyor, ya aslında çocuk falan olmasa ben oturumu tehlikeye atmamak için ara ara gelip genelinde türkiyede yaşamayı düşünüyorum ama olmuyor tabi hollanda eğitim sisteminde olması daha iyi çocuğun

17 dakika önce, Fistan dedi ki:

akıl fikir diyorum sadece

amin

14 dakika önce, Darksun dedi ki:

valla en kötü dayanabildiğin kadar dayan yapabildiğin kadar birikim yap. Şu ortamda buraya dönülmez, he burada da döviz kazanırım diyorsan o zaman eyvallah ama bence bulunduğun yerin keyfini çıkarmaya çalış, kendini bir şeylere şartlama.

yani freelance devam ederim diye düşünüyorum bir kaç networküm var

14 dakika önce, roket adam dedi ki:

Bi de diğer tatsız konu işte darksun'ın dediği gibi "birikim yap öyle dön". Arkadaşlarla konuşuyoruz adamlar kötü ötesi evlerde yaşayıp kafasını evden dışarı çıkarmıyor para biriktirmek için. E hayat geçiyor abi, onu ne yapacaksın? 50 yaşına gelince lan keşke bi ev daha az alsaydım da o zamanı çocuklarımla geçirseydim demek istemiyorum açıkçası.

Mesela ev konusunu ele alırsak 1750 euro kira veriyorum ve şu anki artışlarda uygun bile kalıyor ileride ne olur bilinmez. Ha kira vermiyim ev alayım desem öncelikle zaten limit maaşla orantılı alabileceğim evler buranın avcıları kıvamında ya da 30m2 oluyor bir de 30 yıl boyunca kendini o mortgageye kilitlemek konusu var kiraya veremiyorsun zaten benim alabileceğim mortgage türünde ya yaşayacaksın ya satacaksın.

Benim temel amacım 5 sene diş sıkıp pasaportu alıp sonra gelip egede akdenizde yaşamaya devam etmekti, o da sırf yarın bir gün ülkede bir şeyler olur gitmek zorunda kalırız bir kapımız olsun diye. Ama baktım ki o pasaportu almak benden neler götürecek düşündüğümde çok da lüzumlu değil mi acaba dedirtiyor

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yatırım yapabilmek burada ayrı bir dert yanlız. yani tamam bana kazandığım yetiyor diyerek 3-5 kuruş zar zor kenara koyabiliyorsanız o zamanda ilerisi için sorun oluyor. 8-10 sene önceki TR ile şimdiki arasında dağlar kadar fark var, maaşlar resmen eridi bir haltı alabilmek iyice zorlaştı. Dışarıya çıkmışken bence zaten bu kayıp dönemi mümkün olduğunca iyi değerlendirmeye çalış derim ne zaman burada toparlanma ibareleri görürsen ona göre bir dönüş programı belirlersin. Buraya gelipde yapacağın döviz bazlı birikim ile oradakini karşılaştıramıyorum tabi, yoksa normalde burada yapacağın birimkimden illaki daha fazlasını orada yaparsın.

 

Darksun tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Günaydın. Bu konu birkaç aydır epey gündemimizde, ben de iki kelam etmek istedim. 4 senedir kendi işimi (aile şirketi) yapıyorum ve maddi olarak durumum iyi sayılır, eşim de uluslararası bir şirkette çalışıyor. Ben de eskiden o şirkette çalışıyordum aile işine katılmadan önce. Bir fırsat çıktı şans eseri - benim o şirketin avrupa fabrikalarından birinde işe girmem ile ilgili. Bunu yapsam, o da transfer olsa orada bir hayat mı kursak diye epey düşündük. (Büyük ihtimalle Polonya olası gözüküyordu.)

Epey bir irdeledik, yukarıda bahsedilen sebeplerden kalmaya karar verdik. Kalmamızda etken olan şeyler,

Yaşımız; 35'e yakınız. Düzen kuralım ilk birkaç sene bocaladık vs. derken 40 olacağız. 22-23 yaşında yapılabilirdi ama şuan biraz geç geldi. (Tabii ki zorunluluk olsa seve seve yapardık da, zorunluluk olmadığı için)

Ailelerimiz; Benim annem babam yaşlı, onun annesi de 60+. Hastalıklar oluyor, yanlarında olmak gerekiyor. Eşimin ablası, benim de abim var ve burada yaşıyorlar. Tüm sorumluluğu onlara yıkıp gitmeyi bir türlü içimize sindiremedik. Yine aynı noktaya geliyoruz. Geçim vb. bir zorunluluk olsa bu yükü hissetmezdik, ama nispeten keyfi olduğu için bu konuyu da aşamadık.

Emeklilik; E yine buraya gelmek isteyeceğiz emeklilikte. Orada "düzen" oturtmak için bunca çabaya ne gerek var o zaman diye düşündük.

Çocuk; Çocuk düşünmüyoruz. İnsanların entegrasyondaki zorluklarla ilgili motivasyonu genellikle çocuğun geleceği oluyor. Böyle bir motivasyonun olmaması, Avrupa'ya gitmeyi gerçekten gereksiz bir zorluk konumuna indirgiyor.

Velhasıl kelam, yukarıda da yazdığınız gibi; Daha insanca bir yaşam (maddi anlamda), azınlık / LGBTİ vb. ayrımcılıklara maruz kalmak, çocuğun geleceği gibi motivasyonlar yoksa - Türkiye'de belli bir standartın üzerinde geliriniz varsa vermesi gerçekten zor bir karar. Bizim Avrupa düşüncemiz kilisede klasik müzik konserine gideriz, sergilere gideriz - Avrupa'yı gezerizden öteye geçemedi. E bunlar için de bunca riski alamadık tabii ki.

sipeyskeyk tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Hollandada sıfıra sıfır yaşadığımı söyleyebilirim ? %30 vergi indirimini alabilseydim 500-600 euro biriktirebilirdim belki ama şu an o olmadığı için bazı aylar cepten yediğim bile oluyor.

 

Az önce, sipeyskeyk dedi ki:

 

Dediğin şeylerin hepsine katılıyorum. Keşke diyorum 25 yaşında kovalasaydım bu işleri şimdiye kadar düzenimi de kurmuştum vatandaşlığı da almıştım ne karar vermek istiyosam rahatça verirdim.

monoscope tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Senin yerinde olsam dönmezdim. En zor kısmını atlatmışsın. Oturumunu al ve ertesi gün gel bir güney kasabasına yerleşip freelance devam et derdim, ancak;

Buradaki sıkıntı çocuk. Türkiye'de nasıl bir geleceği olacak? Okulda nasıl insanlarla bir arada olup karakterini geliştirecek? Çocuğum olsa Türkiye'de yaşamak için kendimi epey zorlamam gerekirdi açık söyleyeyim. Hep düşünüyorum. Özel okula göndersen şımarık zengin ailelerin şımarık zengin veletleriyle birlikte olacak. Devlet okuluna göndersen ayrı bir dert. Evde telkinle ne kadar çocuğunun saçma sapan bir birey olmasını engelleyebilirsin? Bu konu benim içimi çocuğum olmamasına rağmen çok daraltıyor düşündüğümde ?

sipeyskeyk tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Haha, ayrıntılı okumadım ama şunu söyleyeyim mutluluğun gerçekten bir formulü yok. O yüzden insanların gitmeyi veya kalmayı ulvileştirmesini anlamıyorum. İnsan şartlarını değerlendirmeli ve istiyorsa tabii ki gitmeli.

Ben giden arkadaşlarıma da ya hiç keşke kalsaydın demiyorum tabii ki, herkesin kendi kararı, zaten gitmeye karar vermek yeterince zor, bir de kimseye salça olmam. Çok yakın arkadaşım mesela muhtemelen yazın Paris'e gidecek, aslında çok da ikna olmuş değil belki, en azından kendisi öyle ifade etti. Burada 3000 euro maaşını bırakacak, gerektiğinde çocuğu bırakacakları anne baba olmayacak. Neticede maddi olarak şartları düşecek ama bir "fırsat" kaçacak diye düşündüğü için gidiyor. Ona da dedim yani çocuğun yaşı küçük şimdi denemek iyi bir zaman, sonra daha zor olur, aklında kalmaz. En kötü olmadı sonra dönersin.

Başka bir arkadaşımın eşinin tayini vesilesiyle Lüksemburg'a taşınıyor, kendisi de uluslararası şirkette çalışıyordu muhtemelen bir pozisyon bulacak Lüksemburg veya komşu ülkelerde, ben bu arkadaşımın mutlu olacağını tahmin ediyorum mesela hem aldığı maaş iyi de olsa Türk lirası olduğu için stres yapıyordu, hem de kafa olarak yurtdışında yaşamaya daha müsait.

Başka bir arkadaşımın eşi Fransız, ben anca emekli olduktan sonra Fransa'ya dönerimi her şey çok yavaş orada diyor.

Bir de evli olanlar için tek başına alacakları bir karar olmuyor bu hiçbir zaman.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Türkiye'de çok sık duyduğum bazı klişeleşmiş laflar var:

- "Dünyadaki tüm ülkeleri gezdim, İstanbul gibisi yok yaaaa"
- "Ankara'da hiçbir şey yok abi yaaa, gri köy orası"
- "Avrupa'da hayat çok sıkıcı abi yaaaa, hiç aksiyon yok resmen"

birçok farklı ülkeden insanla tanıştım, konuştum da, şu bizdeki takıntı başka ülke insanında yok resmen. "Gurbetçilik" biraz kendi kendimize ürettiğimiz bir dert bence.

Kurulu düzeni terkedip, yeni bir ülkede, yeni bir şehirde hayat kurmak elbette zor bir iş.
hatta Amsterdam'da ortalama maaşın €3500 (55000 TL), İstanbul'da ortalama maaşın 5000 TL olduğunu düşünürsek, 50 bin TL maaşla Türkiye'de çok rahat yaşarken, aynı maaşla (50 bin TL) Amsterdam'da aynı maddi rahatlığı bulamayacağımızı da kabul etmek gerekiyor.
ABD'de bile, 1 milyon dolara her eyalette farklı büyüklükte ve rahatlıkta ev alınabiliyor (video: https://www.youtube.com/watch?v=ycIqDlsTMAQ )

Avrupa'da yaşamanın getirdiği bazı avantajlar var. basit bir "American dream" değil klişesi değil bu.
Mesela maaşlar çok yüksek, alım gücü daha fazla, devlet güvenceleri daha iyi ve sokağa çıktığında "acaba bugün ölecek miyim" korkusunun olmaması gibi Türkiye'de yıllardır bulamadığın huzur var.

Avrupa'ya "birikim yap öyle dön" diye gidilmez. yaşamaya, yeni yaşam kurmaya gidilir. sırf birikim yapacağım diye kötü ötesi evlerde yaşayacaksan zaten "Dünyadaki tüm ülkeleri gezdim İstanbul gibisi yok ya" diyenler gibi olursun.

Kaş'ta yaşıyorum diyorsun, tahminen iyi bir evin de vardır orada, geniş geniş. Böyle bir hayattan kopup gidip bir megakentte ara sokakta para biriktirmeye çalışmak çok da mantıklı bir iş değil zaten.
Mesela İstanbul'da deniz kenarında 2500 m2 arsada yalım olsa, ben de düşünmezdim Avrupa'ya gitmeyi. AKP sana çalışıyor zaten. Asgari ücretten 2 temizlikçi, 2 aşçı, 2 bahçivan, 1 şöför tutsan yine Hollanda'daki ortalama maaşın altında kalıyor.

 

Bone tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Adam dönmek istiyorum dediği için birikim yap dön dedim yanlız. Orada yaşamaya niyetiniz yoksa maksimum fayda sağlamaya çalışmak hele TR de bu ortam varken daha mantıklı. Öteki türlü ırak/iran vs yerlere gidip 1-2 sene dişini sıkıp iyi kazanıp geleni de çok gördüm ? . 

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Çoğu ülkenin bedava  sağlık sistemi rezalet ya. Alttan çok çok boktan bir doktor kitlesi geliyor olsa da  hala TR'nin sağlık sistemi cok iyi,özellikle özel hastaneler. 

2. sınıf vatandaş yerine konmak ayrı bir sıkıntı. Hangi ülkeye gidersen git genelde yaşıyacaksın bunu.  

 

Senin dönmemen için  NET  bir sebep söyleyebilirim. Çocuğum var demissin.(Eğitim masrafları) Hollanda'nın nasıl bilmiyorum ama eğer TR'de özel okula vericek paran yoksa  avusturya veya almanya gibi ülkelerde çalışma imkanım olsa çocuğum için tercih eder, giderdim. 

 

Masticore tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Abi çocuk için de yine belirttiğim gibi expat memleketleri daha ideal değil mi? çocuklar o yaşlarda inanılmaz acımasız oluyor. kendi aralarında gruplaşmalar olacaktır. sırf türk diye oradaki dandik türklerle gruplaşıp ismail yk dinlerse ya da fetöcü, islamcı falan olursa (gerçekten var böyle bir risk şu an hollandada) o hayal ettiğin "avrupalı iyi eğitimli çocuk" profili oluşacak mı? 

o yüzden homojen nufusa sahip memleketlerdense herkesin farklı ırktan olduğu expat ülkeleri çok daha iyi. mesela dubai evet çok pahalı ama en azından bu sorunun yok, herkes yabancı. kim kime ırkçılık yapacak. hollanda okuluna giden çocuk lan sen müslümansın, onun babası türko, bunun babası suri diye ayrışır mı? bu ayrışma çocuğun psikolojisine etki eder mi? çocuk tamamen oranın kültürüyle mi, türk kültürüyle mi büyüyecek, yoksa ikisinin arası bir almancı mı olacak? 

işte bunlar çocuk düşünen biri olarak beni çok düşündürüyor mesela. ha adam üniversitede, lisede istediği ülkeye gitsin, hiç sorun değil. ama dil ve kültür konusunda kafası karışık bir çocuğu harvard'a da koysan bu adamın başarılı ve mutlu olma şansı düşük gibi geliyor. ve bu eğitim olayının küçük yaşta nasıl başladığı çok önemli.

ha dersen ki ben çocuğumu %100 hollandalı yapacağım, amenna. o zaman da biraz kültürel kodlar devreye giriyor, öyle bir hayat yaşamak ister miydim? Ben istemezdim. Ya da belki de ben çok büyütüyorum, bilmiyorum ki. Almanya'nın büyük şehirlerinde 1 sene yaşadım zamanında, o dönem beraber (stajda) çalıştığım dostlarım, iş ortamım, eğitim ortamım bana eu dream'in ne olduğunu gayet güzel gösterdi, dolayısıyla öyle bir hevesim de kalmadı. (bunda burada fena kazanmıyor olmamın da etkisi var tabii, 3-5'e çalışsam hiç düşünmezdim)

Neyse özetle neyle neyi karşılaştırdığımızı iyi bilmek lazım. 10 bin lira kazanan birinin 3 bin euro kazanmasıyla, 30 bin lira kazanan birinin ab'de 3 bin euro kazanması arasında bi fark var. Hakların yendiği için göçmekle, maddi sebeplerden göçmek, çocuk için göçmek, siyasi sebeplerden göçmek ve tamamen sosyallik olsun diye göçmek arasında ciddi farklar var. O yüzden bu tartışmanın cevabı herkes için farklı. 

roket adam tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@ monoscope "Umarım herkes bir gün Avrupada iş bulur da aslında çözümün Avrupada olmadığını anlar "  

Evet çözüm avrupa değil ama burası hiç değil :). Türkiye bir kavramlar ülkesidir ve temelinde her şeyin içi boştur. Ne hukuk devletisin, ne sosyal devletsin ne laik bir ülkesin, ne doğru düzgün bir eğitim var. İnsanı cahil ve hayal aleminde yaşıyor (hepsi değil elbet ama bütün ülkeyi toplayınca 20 yıllık AKP iktidarı ortaya çıkıyor yani hepimiizn toplmaı AKP ediyor). Asgari ücret var ama içi boş, seçme ve seçilme sistemi var ama meclise bakıyorsun yarısından fazlası ülke aleyhine işlemler yapıyor. Avrupa çok mu iyi evet buradan iyi, peki mükemmel mi ? Hayır. Oraya gidince bütün varoluşsal sorunlarına hayat nedir gibi sorunlarına çözüm bulmuyorsun tabi. Bunun sana cevabını da zaten kimse veremez.

Oraya giden ve burayı terk eden beyaz yakalıların esas hedefi daha iyi şartlarda yaşamak yani aslında en temel ihtiyaçlarını karşılamak için oraya gidiyorlar, doğru düzgün bir maaş, adaletin işlediği bir sistem, çocuk yaparlarsa doğru düzgün bir eğitim alacaklarını biliyorlar, fırsat eşitliğinin olduğunu biliyorlar. İnsanların daha medeni olduğunu biliyorlar, daha insani şartlarda yaşayackalrını biliyorlar. Esas hedefleri bu. Bu saçma sistemin bir parçası olmak istemedikleri için gidiyorlar. Avrupa sevicilik değil olay elimde 100 liram var, bir mağazada 2 birim ürün alabiliyorum diğerinde 1 birim ürün alıyorum hangi mağazayı tercih ederim meselesi olay tamamen bu. Yani çıkar , faydaları için gidiyorlar. 

"Mesela ben pandemi boyunca Kaş'ta yaşadım ve mutluydum Türkiyede yaşamıyor gibiydim ve Türkiye gündemi hiç rahatsız etmiyordu beni" yeterince kazanıyorsan ve kaşta beklentişlerini karşılayabiliyorsan o zaman gitmeseydin.

Yani senin beklentilerin farklıymış doğru mukayese yapamayıp hatalı bir karar almışsın. 

Jim carey in lafı da çok böyle ah canım ya çok haklı hepsi boş, tamam gidip kuru ekmek kemirmeye devam edeyim tadında. Ünlü olma vs onları geçiyorum da para her şey şu hayatta, zenginsen zamanı satın alırsın bütün zamanın sana ait git seni mutlu edecek şeyler ile ilgilen, sevdiğin insanlar ile ilgilen, yok efendim ün, para vs cevabı bu değilmiş hadi ya cevabı bu olmasa bile bütün o zenginliğe sahip olup cevabın bu olmadığını öğrenmeyi herkes tercih eder. Sefalet içindeyken de herhangi bir cevabın olmadığını biliyoruz zaten. Cevap bu değilmiş siktirsin gitsin. 

 

 

Law tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Simdi eksi mesajlara baktım da monoyla aynı dönemde yerleştik Hollandaya. Ben tabii bekar olarak geldim tek yaşıyorum, tek yaşayan birine göre de iyi bir maaşım var Utrecht Hollanda için.

Mono çok haksız değil. Özellikle yanında ilgilenmek gereken birileri olduğunda iş daha da dertli hale geliyor. Özellikle şu an covid kısıtlaması var, her yer kapalı, rahatlayayım bir dediğinde en iyi yapabileceğin şey çıkıp dolaşmak. Hava da full kapalı olunca insan depresifleşiyor ister istemez. 

Burada Avrupa'nın sunduklarını kullanabilmek gerek. Yani Türk mantığıyla değil Avrupa hayatına uymak gerekiyor bir miktar. Bir kaç buraya gelen arkadaşlarımda da benzer sıkıntılar var şu an.

Hollandalılar ile konuşmalarında hep evde olunduğu dönemde ev içi aktivite (kitap, gym, yeni birşeyler öğrenme) ama tatillerde bir spor ya da gezme yönünde eğilim var. Mesela tüm Hollandalılar (neredeyse) bağımlılık derecesinde sportifler. Özetle aşırı düzen ülkesi burası, sadece tatillerde bu düzenden çıkıyorlar. Hatta neredeyse hepsi uykusuna aşırı dikkat ediyorlar. Daha hafta içi 12den sonra yatan biriyle tanışmadım. Amsterdamdan emin değilim ama Utrechtte her yer açıldığında bile hafta içi akşam 7den sonra kahve içmeye bir yer bulmak mümkün bile değil. Bir de Hollandalılar bir hayli cimri. İki kişi bira içmeye gittiniz mesela, biri ödediyse diğerine tikkie denilen bir link gönderiyor o linkten diğerine biranın parasını ödüyorlar. Yani bizde olsa bir biradan n'olacak ya der geçeriz. Dolayısıyla bu cimrilik de hollandalıları eve itiyor.

Dolayısıyla bu düzene adapte olamayınca sıkıntı çıkması çok normal. Dünkü biz Türkler olarak bir düzen yaşantımız disiplinli şekilde yok. Buna adapte olmaya gelince sıkıntı yaşıyoruz. 

Kendi hayatım Utrechtte şu an benim için de bir miktar sıkıcı yalan söyleyemem. Hatta çok hafif kavruk tenli olduğumdan oturduğum yerde bisikletimi bağlarken, garip garip bisikleti çalıp çalmadığımı anlamaya yönelik bakışlara maruz kalıyorum da diyebilirim. 

Ama bunun dışında, insanlarla birebirde diyalog kurduğumda hiç bir şekilde sıkıntı yaşamadığımı söyleyebilirim. Canım sıkıldığında başka ülkeye gidip görebilirim (hatta geçen hafta trene atlayıp 1 hafta Bruksel Paris Strasbourg turu yaptım.). Her hafta bumbledan tanıştığım başka biriyle vakit geçiriyorum. Teknolojik bir ürün almak istediğimde kazandığım paraya göre çok ucuz kalıyor. Yakında düzenli spora başlayacağım, hatta yıllar sonra kitap okumaya vakit ayırabilir hale geldim burada.

Yani biraz Turkiyedeki alışkanlıklardan kurtulmak gerek. Mesela her yere arabayla gitmek yerine tren ulaşımı mükemmel çalışıyor. Ben kendi arabamı sadece yakın ülkelere gitmek için kullanıyorum. Ama günlük hayata arabayı koyduğunda ciddi bir yük olarak omzuna yükleniyor araba (benzin vs.).

 

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...