Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

mühendislik/mimarlık ve oda ilişkisi


Bone

Öne çıkan mesajlar

Bilgisayar Mühendisleri Odası'nın internet sayfasında şu iki madde bulunuyor:

1-

"6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yasasının 33. maddesine göre Türkiye’de mühendis ve mimarlık yapan herkesin ilgili Odaya üye olması zorunludur. Üyelik, kamu kesiminde asli ve sürekli kadroda çalışan kamu personeli için tercihe bırakılmıştır."

2-

"TMMOB Genel Kurulu kararınca BMO’ya Bilgisayar Mühendisliği, Bilgisayar Bilimleri Mühendisliği, Bilgisayar ve Enformatik Mühendisliği, Bilgisayar Sistemleri Mühendisliği, Bilgisayar ve Kontrol Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği, Bilişim Sistemleri Mühendisliği, Yazılım ve Bilişim Mühendisliği bölümlerinin lisans mezunları üye olabilirler. "

yurtdışına baktığımda, Computer Science, Information Technology ve Computer Engineering bitirmiş kişiler Software Engineer olarak çalışabiliyor. Software Engineering ayrı bir ders konusu ve Mimarlık, İnşaat Mühendisliği, Makine Mühendisliği gibi fiziksel regülasyon gerektiren bir alan değil.

ancak Bilgisayar Mühendisleri Odası sayesinde, Bilgisayar ve Yazılım Mühendislikleri de inşaat sektörü ile eş tutulmuş olunuyor.

anlamadığım şey şu, Computer Science mezunuysam "Mühendis" sayılmıyorum, ama Bilgisayar Bilimleri Mühendisliği bitirdiğimde "Mühendis" oluyorum. Information Technology mezunuysam "Mühendis" sayılmıyorum, ama Bilgisayar ve Enformatik Mühendisliği veya Bilişim Sistemleri Mühendisliği bitirdiğimde "Mühendis" oluyorum. İşletme bitirip, Yazılım Mühendisliği yüksek lisans yaparsam, "Mühendis" sayılmıyorum, ama Yazılım Mühendisliği bitirdiğimde "Mühendis" oluyorum.

her ihtimalin sonunda "Yazılım Mühendisi" ünvanıyla çalışabiliyorken, bazılarında Bilgisayar Mühendisleri Odası'na kayıt zorunluluğum var, bazılarında yok. neye göre belirleniyor bu sistem? kim karar veriyor? ya da yurtdışında da böyle kurallar var mı? yoksa bize has bir şey mi?

Software Architect olarak çalışmak istersem, bu sefer de Mimarlar Odası'na mı kayıt yaptırmam gerekiyor?

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

eskiden EMO'ya (elektrik) bağlıydı bilgisayar mühendisleri sonra 2012 yılında ayrıldı kendi odasını kurabildi. ilk başlarda sevinmiştim bizi koruyup kollayacak bir kuruluş oluştu diye, ara ara takip ettim şu an diyebilirim ki bilgisayar müh odası fazlasıyla gereksiz bir kuruluş. hiç bir yetkisi yok, hiç bir etkisi de yok, tamamen politika/siyaset amacıyla kullanılıyor şu an.

ülkemizdeki *mühendislik* kağıttan ibaret sadece. diplomayı alsanız yeter, mühendissiniz artık insan kaynaklarının gözünde. maaşınız mühendis olmayan kişilerden bir tık yüksek oluyor diplomanız var diye.

ve ekleyeyim zorunluk diye bir şey de yok. kimse takip etmiyor bakmıyor, üye olanların para vermesi gerekiyor (aylık mı yıllık mı ne). 

benim gözümle görebildiğim tek yetki iş yerinize gelen stajyerlerin defterine imza atabilme yetkisi veriyor oda kaydı.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • Genel Yönetici

İnşaat mühendisi, mimar filan bilgisayar mühendisine denk şeyler değil. Bu adamların bir sürü mevzuatı var, bina yapıyorlar. Onaylar, ruhsatlar, izinler... Bunlar için kayıt gerekli tabii, sonra bina kafana yıkılırsa kim sorumlu olacak?

Ama Bilmemne A.Ş. için SAP'a ek modül yazdığında herhengi bir onay yada ruhsat istemiyor devlet. Aradaki tüm ilişki yaptığın sözleşmeye bağlı özel hukuk ilişkisi, orada benim gibi adamlar devreye giriyor işte. Ama inşaat böyle değil.

Kısacası bilgisayar mühendisinin odaya kaydolması gerekmiyor, yasal olarak sadece Oce4n'ın dediği gibi yasal staj yapan öğrenciye imza atıyorsun. Yetkiniz bu kadar.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

mimarlar odasi ile soyle bi anim var yil 2009 mu ne bizim okulda mimarlar odasi baskani iste yaninda baska mimarlar yok iste taksim meydanimiz aslinda meydan degil meydan oyle olmaz boyle olur diye baska ulkelerdeki meydanalri anlatiyorlar iste bizim taksim meydanimizda da trafik yerin altina alinmali ustte araba gezmemeli falan. Daha sonra kadir topbas meydani suanki haline getirmeye karar verince ayni mimarlar bu bir katliamdir boyle bisey yapilamaz taksimin dokusuna zarar veriyorlar da diye beyanat yayinlayip altini imzalamislardi falan.

benim gozumde mimarlar odasinin hicbir degeri kendi iclerinde sosyal salak bir grup.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Şu anki halinde yolun yeraltına alınmasına itiraz eden bilmiyorum ben. Ama çirkin görüntüsüne itiraz etmeyenin estetik anlayışını ciddiye almam. Cami de yapılacaksa (çünkü bir ihtiyacı gidermek için yapılmadı) bu kadar baskın olması yanlış, meydana çöküyor, bunun yarısı kadar büyük olsaydı kimse bir şey kaybetmezdi.

"Bir meydan öyküsü Beyazıt" kitabını tavsiye ederim. Ülkemizde kamusal alanların insanların ihtiyaçları ve şehir hayatı doğrultusunda değil de siyasi arayışlarla tasarlandığının(ya da tasarlanamadığının) güzel bir örneği.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ben mantıksız demedim kötü tasarım dedim ama bu dediğin meydanlara kiliseler 21. yüzyılda inşa edilmedi. O zamanki kent anlayışı doğrultusunda merkeze kiliseyi koyuyorsun. Şimdi yeni bir yerleşim olsa yine kilise olur mu bilmiyorum ama baskın öğe olmaz. 

İstanbul'un eski meydanları At meydanı ve Beyazıt, zaten buralarda cami var. Taksim'de yoktu. Taksim meydanında bir kilise de var ama bakmazsan görmezsin, camiyi öyle bir inşa ettiler ki kazulet gibi çöküyor. Böyle iz vurma arayışı işte bir önceki mesajda bahsettiğim şey. 

Bu AKP'ye özgü değil ama onlar bokunu çıkardı, daha yüksek daha çirkin anlayışını benimsediler. Ve hep cami, Çamlıca'daki estetik yoksunluğu abidesi gibi bir şey. 

Meydan tasarımı göründüğünden çok daha zor bir şey aslında, organik gelişmesi lazım. Şimdi Taksim meydanına bitişik bir park var. Fakat parkla meydanın tüm ilişkisini kesmişler araya bir set koymuşlar. Bir duvar ve merdivenler görüyorsun bakınca, çünkü o duvarın üstüne bir heykel koymayı planlamışlar. Allahtan en azından heykel koyulamamış. İşte bu dönemde para hırsıyla ideolojik arsızlık birleşince ucubeler çoğaldı. 

Bunları Avrupa'da var ve benzeri bahanelerle rasyonelize etmeye çalışabiliriz ama tercihlerin rasyonel olduğu anlamına gelmiyor bu. Veya bir rasyonellik arayacaksak siyasi iktidarın iz bırakma arayışında aramak gerek, tasarım bakımından rasyonel olmadığı kesin.

Cami estetik olur kilise olamaz gibi bir yaklaşım da yanlış. Şu an yapılan camilerde estetik olma arayışı yok ki. Gayet estetik camiler de var. Şu anki yüksek ve büyük olsun, taklit olsun anlayışıyla tabii ki olmaz güzel cami.

Cumhuriyet dönemi sonrası İstanbul'da yapılan ilk cami 1943'te Şişli Camisi. Bu cami, her ne kadar mimari kaygılar güdülerek çevresiyle uyumlu yapılmaya çalışılsa da, günümüze yansıyan Klasik Osmanlı dönemini taklit etme zevksizliğini başlatan cami. Bu caminin yapılması da ideolojik. Rumların yaşadığı Tatavla'nın Kurtuluş'a çevrilmesiyle paralel. İlk camiyi, gayrimüslimlerin yaşadığı yere Osmanlı üslubuyla inşa ediyorsun. 
Bir kültürün mimarideki yansıması değil bu, tam tersen inşaatla kültür yaratma çabası, o da olacak iş değil, nafile.

 

eldar tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

o şekilde bi yaklaşım var demedim. age of empires wonder'i gibi istanbul her yerine cami yapıp o 1km radius alkol muhabbeti yapma amaçları var .Altunizade,Kalenderhane,İskender Paşa gibi bulunduğu bölgeyle uyumlu silueti parçalamayan çok güzel yapılar mevcut.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...