Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Darwin'in Evrim Teorisi


akirafes

Öne çıkan mesajlar

Primat konusunda Neandarthallar yok mu iste Homo Sapiens'in yok ettigi. Elbette direk bir gecis yok tabii..

Bu arada Homo Sapiens'in de dunyadaki en zararli varlik olmasi da isin ironisi. Yani gelismislik ayni zamanda yoketme uzerine kurulmus ve bu sadece survival ile aciklanabilecek bir durum degil. Sadece salt survival'a dayansaydi bu kadar doganin icine etmez, onlarca canli turunu yok etmezdik zaten. Yarin obur gun gelismis varlik gelse ve deseki Homo Sapiens evrenin kanseridir o yuzden baska gezegenlere gitmesine izin vermemeliyiz, birsey demeye hakkimiz olmaz sanirim.

Benim sikintim insan egosunun bu dunyayla uyum icerisinde olmamasi ile alakali. Evrim olusurken kendi yasadigi cevreden, dogadan bu kadar bagimsiz evrimlesmesi bana hep anlamsiz ve eksik gelmistir. Tarih boyunca kendi yasadigi dunyaya bu kadar zarar vermis herhangi bir baska canli turu yok. Bu sadece gelismislikle filan aciklanamaz dedigim gibi - eger gelismis bir varlik olsaydi zaten bunun yanlisligina cok daha once farkina varirdi. Yani oyle kafamizda geometrik sekilleri canlandiriyoruz, imaging yapiyoruz, hayal ediyoruz filan bir yere kadar gelismislik gostergesi. Ben burada insanin baya kisitli oldugunu dusunuyorum.

Insanin su dunyanin virusu olmasi cok acayip gelmiyor soyle genis pencereden bakinca.

Sotto tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Doğayı yok etmek çok yönlü bir konu abi. Doğaya zarar verme bazında düşündüğümüz şeyler aslında çoğu canlının yaptığı şeyler. Avlanma, ağaç kesme hatta atmosferin yapısını değiştirme. Dünyada oksijen yokken yaşayan bakterilerin, fotosentez yapan bakteriler ortaya çıkınca soykırıma uğraması bunun çok yaygın bir örneği mesela. O bakterilerin de ağzı olsa ya bugün fotosentez yapan bakterilere nazi gözüyle bakarlardı. Ya da sayıları o kadar çok olmasaydı belki beraberce huzurla yaşarlardı.

Olay evrimsel gidişattan çok sayının fazlalaşmasıyla ilgili yani daha çok. İnsanların en çok zarar veren tür olmasını sağlayan şey çok kalabalık olması ve doğanın buna karşılık verememesi. Daha doğrusu karşılığı bizi yok ederek vs. vermesi.

Doğada zarar görmek diye bir şey de tamamen göreceli zaten, biz bugün dünyanın anasını belleriz karşılığında biz yok oluruz, öbür gün dünya başka bir stabiliteye geçer. Doğayı olanlar ırgalamaz yani. Onun için 0,5 saliselik falan bir sıkıntı olur bu yaşananlar en fazla.

Black-ice tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Avlanma survival ile baglantili bir durum. Doganin binlerce yillik dengesi icerisinde bu teraziyi asiri external faktorler disinda degistirmis baska canli turu yok. Dunyada oksijen yokken ki verdigin ornek external bir degisim ile olan durum. Sapiens'i okudun mu bilmiyorum ama acik acik dunyadaki hemen hemen butun canli turlerinin Homo Sapiens tarafindan yok edildigini soyluyor. Bunlarin bircogunun survival ile direkt olarak bir baglantisi yok. 

Insan evrimlesirken - insanin neden herhangi bir antitezi evrimlesmemis sorusunu aklina getirmiyor bu sayi olayi? Ortada baskin gelmis bir tur, durduralamaz bir cogalma ve tamamen zararli bir egosal sistem var. Ben bu isin tamamen dogal olarak gelistigini dusunmuyorum sahsen. Sanki bir nevi doga kendi terminatorunu yaratmaya izin vermis gibi. Doga ve doganin kanunlari bu isin source coduysa gidip neden boyle varligin evrimlesmesine izin vemis, ilginc geliyor hele ki doga icin insanin olup olmamasi herhangi birsey ifade etmiyorsa. Bana gore insanoglu dogadan asiri kopuk bir varlik. Ancak dogaya muhtac oldugu dusunuldugunde bu bir ironi yaratiyor gozumde.

Dedigim gibi eger insan gercekten ozel, gelismis ve dogayla ic ice olan bir varlik olsaydi bu durumun cok daha onceden farkina varirdi. Ama tamamen egosal zihin tarafindan yonetilen bir irktan ve onun zararindan bahsediyoruz. Su anda Homo Sapiens'in dogayi/dunyayi da beraberinde yok etmeden kendisini yok etmesi gibi bir senaryoda yok gibi. Haliyle geri donusturelemez zarari bir tek insan vermis gibi duruyor bu duzende, dedigim gibi disaridan gelen faktorler haric. 

Sotto tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Akirafes bu kadar cahillik yapmaya nasıl vakit buluyorsun özendim ya. 

Darwin 200 sene önce yaşamış hataları da olan tutarlı bir teorisi var bugün de kabul gören. Genel consensus a bakarsan Darwin saçmalamış temalı bir sonuca ulasamazsin. Cımbızla bir iki adamın yorumunu çekip biyoloji calismalariyla ve jeolojik bulgularla da desteklenen bir olguyu sırf sizofrensin insanlarin marstan geldiğine inanıyorsun diye curutemiyorsun. 

Bu özgüven kaynağı nedir bir de yani lisans düzeyi bile biyoloji bilmiyondur kesin ordan burdan alıntı yapıp attention whoreluk peşinde misin anlamadim dayı seni.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Evolution tells us we might be the only intelligent life in the universe

Evrim bize evrendeki tek akıllı yaşam olabileceğimizi söyler

https://theconversation.com/evolution-tells-us-we-might-be-the-only-intelligent-life-in-the-universe-124706

Şu başlığı ele alın mesela tek akıllı hayat formuyuz evrende belki evrilme bize bunu diyor. 

Ben daha ileriye gideyim bir adım öne geceyim. Şimdi Tüm buradaki herkese göre kesinlikle maymunla ortak atadan evrildik. O zaman tüm evrende ki tahmini 14 milyar yıllık bir evren ki karanlık tarafını bilmiyoruz bildiğimiz kısımda Tek insan biziz. Milyarlarca gezegen var Ama tek insan biziz.  14 milyar yıl boyunca tek insan dünyada meydana geldi Çunkü şöyle düşünün hayat olsa diger gezegenlerde kaçı bizim gibi evulation geçirecek ve bizim formumuzu alacak  maymunu bulacaksın bilmediğimiz ortak atayı bulacaksın carbon kopya değil ya o gezegen cok zor bir ihtimal hemen hemen hic yok gibi. Bence Tüm evrende tek insan biziz  demek Çok büyük bir bencilliktir. Belki milyarlarca veya yüz milyonlarca yıl once cok uzak bir galakside bir başka gezegende bir insan yaşadı. Bu olasılığı tamamı ile yok etmektir bu. Veya şu an için bile evrendeki tek insan biziz bu kesin bilgidir demek çok yanlış. Çünkü bu maymunla ortak atadan geliyoruz demek Tüm evrede bir eşimiz benzerimiz olamaz demek. Size göre bu kesin. Ben bunu asla kabul edemem.  Yani İnsan bu gezegende evulation gecirdiğine göre başka evrenin hic bir yerinde yani baska gezegenlerde olmaz. Çok kıt görüşlüsünüz. Bu kadarını sizin gibi yetişmiş kültürlü gençlerden beklemezdim. Benim icin büyük hüsran. İnsanı Milyarlarca gezegenden tek bir gezegene hapsettiniz.  Shame on you!

Ah yukarıda ki linklediğim yazıda tam siz bencillere göre. Sizin evulasyonunuza göre evrendeki tek akıllı yaşam formu bizmişiz çünkü bunun olması hemen  hemen cok neredeyse imkansız bir oranmış yani akıl gelişmesi bir canlıda eldeki evulasyon bilgilerine göre 100 trilyon gezegende 1 miş Tabii buna hayat olabilecek yalnız nadir gezegenleri eklersek. Hİc bir şans neredeyse yok akıllı bir hayat formu icin. Sizin inandığınız bu işte. Ben buna inanmıyorum.  Hangisi cahillik acaba?

Evrendeki tek akıllı hayat formu benim (darwinciler) vs hayır başka akıllı hayat formu olabilir 

Evrenteki tek insan benim    (darwinciler)                 vs Hayır evrenin bir yerinde başka insan olabilir. 

Belki görmek istemiyorsunuz ama siz     (darwinciler) ve benim iddia ettiğim.

 

akirafes tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

İnsanlar balıklar karada sürünmelerine izin veren kemikler evrimleşene kadar evrimleşemezlerdi. Kemikler, karmaşık hayvanlar ortaya çıkana kadar evrimleşemedi. Karmaşık hayvanların karmaşık hücrelere, karmaşık hücrelerin de fotosentez ile oksijene ihtiyacı vardı. Bunların hiçbiri, yaşamın evrimi olmadan, tekil olaylar arasında tekil bir olay olmadan gerçekleşmez. Tüm organizmalar tek bir atadan gelir; anlayabildiğimiz kadarıyla hayat sadece bir kez oldu. Merakla, tüm bunlar şaşırtıcı derecede uzun zaman alıyor. Fotosentez, Dünya'nın oluşumundan 1,5 milyar yıl sonra, 2,7 milyar yıl sonra karmaşık hücreler, 4 milyar yıl sonra karmaşık hayvanlar ve Dünya'nın oluşmasından 4,5 milyar yıl sonra insan zekası gelişti. Bu yeniliklerin çok faydalı olması, ancak gelişmesi çok uzun sürmesi, son derece imkansız oldukları anlamına gelir. 

Bu tek seferlik yenilikler, kritik hatalar, evrimsel darboğazlar veya filtreler zinciri oluşturabilir. Eğer öyleyse, evrimimiz piyangoyu kazanmak gibi değildi. Piyangoyu tekrar tekrar ve tekrar kazanmak gibiydi. Diğer dünyalarda, bu eleştirel uyarlamalar, güneşleri nova gitmeden ya da hiç gitmeden zekanın ortaya çıkması için çok geç evrimleşmiş olabilir. Zekanın, her biri% 10 gelişme şansı olan yedi olası olmayan inovasyon zincirine bağlı olduğunu hayal edin - yaşamın kökeni, fotosentez, karmaşık hücreler, cinsiyet, karmaşık hayvanlar, iskeletler ve zekanın kendisi - her biri% 10 gelişme şansı. Gelişen zeka ihtimali 10 milyonda bir oluyor.

Ancak karmaşık uyarlamalar daha az olası olabilir. Fotosentez proteinler, pigmentler ve zarlarda bir dizi adaptasyon gerektirir. Eumetazoan hayvanlar çoklu anatomik yenilikler gerektirdi (sinirler, kaslar, ağızlar vb.). Belki de bu yedi önemli yeniliğin her biri zamanın sadece% 1'ini geliştirmektedir. Eğer öyleyse, zeka 100 trilyon yaşanabilir dünyada sadece 1 dir. Yaşanabilir dünyalar nadirse, galaksideki tek akıllı yaşam, hatta görünür evren olabiliriz.

Zeka, olanaksız olaylar zincirine bağlı gibi görünüyor. Ancak çok sayıda gezegen göz önüne alındığında, Hamlet'i yazmak için sonsuz sayıda daktiloya çarpan sonsuz sayıda maymun gibi, bir yerde evrimleşmek zorunda. Muhtemel sonuç bizdik.

Alıntı

Yukarıdaki yazı bir üsteki makaleden  Google ceviri ile çevrilmiştir. 

 

akirafes tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

6 saat önce, Sotto dedi ki:

Bilinc gelisirken bunun sadece belli primatlarda gelismis olmasi da ilginc bir durum sanki?

şuradaki "sadece" kısmına takıldım çünkü kullanmamız gereken kelime "henüz" olmalı. 1 milyar yıl sonra hangi türlerin bizim olduğumuz noktaya gelebileceğini bilmiyoruz ama ihtimal dahilinde.

5 saat önce, Sotto dedi ki:

Bu arada Homo Sapiens'in de dunyadaki en zararli varlik olmasi da isin ironisi. Yani gelismislik ayni zamanda yoketme uzerine kurulmus ve bu sadece survival ile aciklanabilecek bir durum degil. Sadece salt survival'a dayansaydi bu kadar doganin icine etmez, onlarca canli turunu yok etmezdik zaten. Yarin obur gun gelismis varlik gelse ve deseki Homo Sapiens evrenin kanseridir o yuzden baska gezegenlere gitmesine izin vermemeliyiz, birsey demeye hakkimiz olmaz sanirim.

Benim sikintim insan egosunun bu dunyayla uyum icerisinde olmamasi ile alakali. Evrim olusurken kendi yasadigi cevreden, dogadan bu kadar bagimsiz evrimlesmesi bana hep anlamsiz ve eksik gelmistir. Tarih boyunca kendi yasadigi dunyaya bu kadar zarar vermis herhangi bir baska canli turu yok. Bu sadece gelismislikle filan aciklanamaz dedigim gibi - eger gelismis bir varlik olsaydi zaten bunun yanlisligina cok daha once farkina varirdi. Yani oyle kafamizda geometrik sekilleri canlandiriyoruz, imaging yapiyoruz, hayal ediyoruz filan bir yere kadar gelismislik gostergesi. Ben burada insanin baya kisitli oldugunu dusunuyorum.

Insanin su dunyanin virusu olmasi cok acayip gelmiyor soyle genis pencereden bakinca.

bu konuda da endüstri kaynaklı bir sorun var daha ziyade. yoksa mesela doğal tarım doğayla içiçe ve sürdürülebilen bir hayatta kalma stratejisi. hazırda mevcut besin kaynakları hariç kültive edebilen canlı yok. ama bulunduğu ortamdaki kaynakları sonuna kadar tüketip, fosur fosur üreyen ve aç kalınca ölüp dengelenen çok sayıda canlı var. en basidinden çekirge sürüleri mesela. ayrıca çeşit çeşit balıklar, böcekler, memeliler vs var başka bir ortama geçince onunla başedebilen başka canlı olmadığı için diğer herşeyi öldürüp yaşam alanlarına çöken. bunların bazıları insanlar tarafından taşındığı için gözlemleme şansı bulduk.

biz doğayı sanki devamlı dengedeymiş gibi farzediyoruz ama devamlı bir tür diğerine üstün geliyor, aşırı ürüyor ama besin yetmediği zaman ölerek dengeleniyor. biz de elimizin ayarını tutturamayıp yaşamamız için gereken ortamı bozarsak ve besin yetmezse ölürüz, gene dengelenmiş olur. hayvanları hor görecek kadar kendimizi akıllı görüyorsak o noktaya gelmememiz icap eder gerçi.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Haklisin Sam, ancak bu verdigin ornekler de doganin dengesine cok aykiri degil sanki. Duzen cunku ayni sekilde isliyor - baskin gelen bir tur - asiri cogalma - ve kacinilmaz yokolma/geriye gitme. Dogada kac tane canli turu var bilmiyorum acikcasi diger neredeyse tum canlilari yokeden ve hala hayatta kalmaya devam eden. Insan sanki tek gibi bu konuda.

Insan gelisimi sanki bu dogal akisa ters gibi. Antitezi olmayan baskin bir tur - durdurulamaz cogalma. Iste burada kacinilmaz yokolma ise doganin ve dunyanin yokolmasini da beraberinde getiriyor su anki duzende. Terminator ornegini o yuzden verdim. Sanki doga insan evrimlesirken yokedicisini evrimlestirmis bilerek veya bilmeyerek. Sen bir kod yazsan ve o kod zaman icerisinde tum programina zarar verecek seviyeye gelse hala o kodu yurutmeyi surdurur muydun mesela. Bu felsefik acidan din ve Tanri kavramini da sorguluyor ama oraya getirmek niyetim degil konuyu. Ama benim insan gelisimi ve doga uyumsuzlugu ile dusuncem bu yonde. Sanki bir noktada bu is doganin isteginden/kontrolunden cikmis gibi. Ama bu fikre varmak icin cok erken olabilir tabii - insan hayati bugun dogaya birsey olmadan da son bulabilir, mumkun elbette.

Isin bilinc konusunda ise benim hala suphelerim var. Milyonlarca/milyarca belki tur arasindan tek bir turun bu inanilmaz sicramayi yapmis olmasi bana ilginc gelir. Ama dedigin gibi tarih penceresine cok dar bir acidan bakiyoruz muhtemelen. Ben yine de - hele ki insanin yuzbinlerce yildir bilincli bir varlik oldugu dusunuldugunde, diger turlerin bundan etkilenmemis olmasini yadirgiriyorum, eger insan evrimi bir catalyst etki yarattiysa doga duzeninde, bunun diger canlilarda da bir nebze sicramasini beklerdim ama bu da fantastik bir dusunce muhtemelen. 

 

 

Sotto tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

aslında insan için de geçerli bu durum. amazon ormanlarındaki yamyam kabilelerle ilgili ilginç bir yazı okumuştum. bunların nüfusu ne zaman çoğalsa, bölgedeki kaynaklar yetmeyince komşu kabilelere saldırıp birbirilerini öldürüyorlardı, dengeleniyordu gene nüfus. biz zaten endüstri, tarım teknolojileri ve tıp sayesinde bu noktanın ötesine geçebildik ancak.

dünyanın yokolması diye birşey sözkonusu değil, daha ziyade kıyamet senaryoları insan uygarlığının yokolması üzerinden gidiyor. dünya üzerindeki her insan ölmüşse de zaten doğa milyon yıllar içinde toparlamış olur tekrar. yucatan'a düşen meteor mesela kitle yokoluş yaşattı ama bu tarz yokoluşlar birkaç kere oldu dünya tarihinde. türlerin %95'i yokolduğu halde gene bugünkü çeşitliliğe tekrar ulaşılmış. zaman alır ama

giphy.gif

bugün mars'ta geçmişte hayat olup olmadığı inceleniyor mesela. insanoğlu olarak atmosferi tamamen silip atacak birşey yapmadığımız takdirde dünyada canlıları sıfırlamamız pek kolay değil. muhtemelen o noktaya getiremeden önce ölmüş oluruz.

"har vurup harman savuralım, nasılsa doğa halleder" demiyorum ama doğaya tehdit doğa içinden çıkınca zaten o tehdit kendisini önce bitiriyor. kendimizi necronlara çevirip gıda, hava, su ihtiyacımızı sıfırlamadığımız takdirde doğaya ihtiyacımız olacak. o noktaya gelmişsek de dünyadaki canlılar için kötü tabii ama biz şu saniye bunları konuşurken kimbilir kaç dünyada kaç tür yokoluyor her saniyede. bunların hepsinin değeri onlara kıymet verecek zeka ve farkındalıkta birileri olduğu sürece var ancak. biz yarın yokolsak, pandalar varmış veya yokolmuş bu kalanların hiçbirini ne üzer ne de sevindirir. ancak biz hayatta kalmalarına bir kıymet atıyoruz.

hani "bizden sonrası tufan" biraz gerçekten de, doğa kendi başının çaresine bakacak o zaman. ama biz yaşadığımız sürece koruyup kollamalı, mahvetmemeliyiz çünkü en başta bizi ilgilendiriyor zaten.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bi kaç yanlış nokta var, garibim karabuz düzeltmeye çalışıyor ama nefesi yetmez insanın.

 

Sümerlilerden başlayalım, vakumda bir anda süper gelişmiş bi medeniyet olarak ortaya çıkıyor değiller onların öncülü medeniyetler var. Ama yazıyı buldukları (ya da öncüllerinden miras alıp güçlü bir devlet sistemi de kurarak ilk defa kurumsallaştıkları) ve komşu toplumlara ilettikleri için sanki herşeyi ilk onlar bulmuş gibi görünüyoruz. Çünkü elimizdeki ilk YAZILI kaynaklar (aka tarihin başı) adamlara ait.

Ve evet semavi dinlerin kökeni de sümerliler ama atlanan bi nokta var, dinleri de sıfırdan oluşturmuyorlar, yalnızca varolan dinleri mitleri vs. kağıda (taşa) döküyorlar ve bu arada tarihin her döneminde her toplumun yaptığı gibi kendi siyasi figürlerini de dinin içine iliştirip yönetici kasta meşruiyet veriyorlar. Sümer dini ve mitleri semitik politeistik dinlerin ilk hali değil, YAZILI ilk hali sadece.

Göbeklitepe misal, aslında organize dinler ve hiyerarşik düzenin tarım toplumu sonrası oluşmadığını, tam tersine bunların (çevresel faktörlerle birleşip) tarım devrimine yol açtığına yönelik ipuçları taşıyor. Yani daha eski ve belli başlı mekanizmalara sahip kültür ve toplumlar mevcut, yalnızca yazı olmadığı için kayıtları yok ve antropolojik iz bulmak her zaman kolay değil.

 

17 saat önce, Sotto dedi ki:

Evrim olusurken kendi yasadigi cevreden, dogadan bu kadar bagimsiz evrimlesmesi bana hep anlamsiz ve eksik gelmistir. Tarih boyunca kendi yasadigi dunyaya bu kadar zarar vermis herhangi bir baska canli turu yok.

İnsan yaklaşık 2 milyon yıl boyunca yaşadığı dünyaya diğer canlılardan daha fazla zarar vermiyor. Harari'nin deyimiyle bilişsel devrimden sonra dahi böyle, hatta tarımın yaygınlaşması bile buna neden olamıyor. Sen 300 yıllık sanayi devriminin sonuçlarını göz önüne alıp 2 MİLYON yıllık evrime anlam yüklemeye çalışıyorsun.

Ki dünyaya şimdiye kadar verilmiş en büyük zarar great oxygenation event (holocaust) , yani eşi benzeri görülmemiş bi soy tükenmesi var ve tek sebebi anaerobik canlıların açgözlülüğü. Oksijen rezervuarlarının dolduğunu ve fazlasının atmosfere salınacağını fark edemedikleri için gezegenin düzeninin içine edip oksijen denen zehirli gazı atmosferin %20si seviyelerine çıkarıyorlar. Yan etkisi: oksijenli solunumun birim enerji miktarı daha yüksek olduğundan çok hücreli canlıların gelişiminin önünü açıyor.

PS: Doğadan bağımsız evrimleşmek diye bişey yok.

 

12 saat önce, akirafes dedi ki:

Ah yukarıda ki linklediğim yazıda tam siz bencillere göre. Sizin evulasyonunuza göre evrendeki tek akıllı yaşam formu bizmişiz çünkü bunun olması hemen  hemen cok neredeyse imkansız bir oranmış yani akıl gelişmesi bir canlıda eldeki evulasyon bilgilerine göre 100 trilyon gezegende 1 miş Tabii buna hayat olabilecek yalnız nadir gezegenleri eklersek. Hİc bir şans neredeyse yok akıllı bir hayat formu icin. Sizin inandığınız bu işte. Ben buna inanmıyorum.  Hangisi cahillik acaba?

Evrendeki tek akıllı hayat formu benim (darwinciler) vs hayır başka akıllı hayat formu olabilir 

Evrenteki tek insan benim    (darwinciler)                 vs Hayır evrenin bir yerinde başka insan olabilir. 

Belki görmek istemiyorsunuz ama siz     (darwinciler) ve benim iddia ettiğim.

 

 

Akirafes hep bu tür şeyleri yanlış yapıyorsun, insanlar da bu yüzden tepki duyuyor. Linklediğin yazı bi fikir ortaya atmış, fermi paradoxundan dem vurmuş, dünyada bazı imkansıza yakın olayların zincirleme geliştiğinden falan bahsetmiş bi nevi zihin cimnastiği yapmış vs, diyorsun ki biz DARWINCİLER evrende başka akıllı hayat olamaz diye inanıyormuşuz ve BENCİLMİŞİZ. Yahu kim niye böyle bişeye inansın? Bu yazı niye bizim (ya da evrim teorisine inanan insanların) öyle düşündüğünü kanıtlasın?

Şu yaptığın pilot kalemle evrimi çürütmeye eşdeğer. Dur durak bilmeden aynı bu şekilde alakasız makaleleri yetiştirip bize cevap verdiğini sanıyorsun. Bi nevi bizim ne düşündüğümüzü anlamak yerine, bizim ne düşündüğümüze ait fikirlerin var ve onlarla mücadele ediyorsun. İyice okumadan kavramadan bu kadar atlama olaylara.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben allak bullak olmuştum gelip güzel toplamış aksdişim. oksijen örneğini vermiştim ben de ama arkadaş ona external bir değişim diyip geçiştirmişti açıkçası anlamadım dünyadaki canlıların yine dünya atmosferinde yarattığı bir değişim nasıl external oluyor? ya da bakteriler değil de biz atmosferin anasını (başka bir tür açısından bakıldığında) ağlatınca internal mı oluyor?

sottonun mantığa şöyle karşı gelebilirim; bugün bir adam çıkıp sonsuz yakıtlı bir flamethrower'la bütün dünyayı yakıp en sonunda da intihar ederse bunun suçlusu yine bu adamın bunu yapmasını engelleyemeyen evrim mi olacak? aynı şeyi çok daha komün bir şekilde ve 300 senelik bir sürece yayarak yaptığımızda ne değişiyor da bunun suçlusu bir anti-destruction yönelimi geliştiremeyen evrim oluyor mesela. bu yazdıklarımın üstüne axedice'ın yazdıklarını quote etmişim gibi düşünebilirsiniz işte. gayet güzel açıklamış benim dil dönmemişti.

akirafesle ilgili de şöyle bir durum var orayı atlamışsın adam evrimi kabul de ediyor. ondan sonra başka bir postunda evrimi çürütmeye çalışıyor. sonra bir başka postunda da evrimi tekrar kabul edip sadece insan evrimini diğer tüm canlılardan ayırmaya çalışıyor. yani ben anlayamadım ne olduğunu ve bıraktım.

şu ayarda bir şeyle muhattap oluyoruz büyük ihtimalle

mersinli_2535.jpg

Black-ice tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ayni seyleri okuduk mu bilmiyorum ama dunyadaki canli turlerinin, neredeyse tamamina yakini Homo Sapiens tarafindan yok edilmis. Bu direk olarak sanayi devrimiyle dogaya verilen zarardan bagimsiz bir durum daha once dedigim gibi ve cok daha oncesine dayaniyor.

Yine tekrarliyorum, anti-tezi olmayan, baskin ve cogalmasi durduralamayan bir tur ve onun zararlarindan bahsediyoruz. Ve bu senin dediginin aksine cognitive (bilissel) devrimin hemen sonrasina denk geliyor.

Hatta direk kitaptan alintiliyorum (Following cognitive revolution ile ilgili kisim). Ingilizcesini bulabildim kusura bakmayin. Turkce kaynaktan sayfalari linkleyeme calisacagim.

" .....The journey of the first humans to Australia is one of the most important events in history, at least as important as Columbus’ journey to America or the Apollo 11 expedition to the moon....The moment the first hunter-gatherer set foot on an Australian beach was the mo ment that Homo sapiens climbed to the top rung in the food chain and became the deadliest species ever in the four-billion-year history of life on Earth."

"Up until then humans had displayed some innovative adaptations and behaviours, but their effect on their environment had been negligible. They had demonstrated remarkable success in moving into and adjusting to various habitats, but they did so without drastically changing those habitats. The settlers of Australia, or more accurately, its conquerors, didn’t just adapt. They trans-formed the Australian ecosystem beyond recognition".

Yani cognitive devrimin hemen sonrasi bunlar. Tarim ve agricultural revolution oncesi. 

"Within a few thousand years, virtually all of these giants vanished. Of the twenty-four Australian animal species weighing 100 pounds or more twenty- three became extinct.² A large number of smaller species also disappeared. Food chains throughout the entire Australian ecosystem were broken and rear- ranged. It was the most important transformation of the Australian ecosystem for millions of years. Was it all the fault of Homo sapiens?"

Devamindaki chapter da ise diger bilimadamlari olaylari dogaya baglasa da bu degisimlerin insan yuzunden oldugu fikrine variyoruz. Atesin bulunmasiyla hayvan habitatlarinin yokedilip tarim icin duzlestirilmesinden tut, exotic hayvanlarin yokedilmesine, ozellikle dogurganliklarindan dolayi zayif olan memeli hayvanlarin yok edilmesine kadar insanin parmagi mevcut. Tek tek cumleleri daha fazla alintilamak istemedim.

".....The extinction of the Australian megafauna was probably the first significant mark Homo Sapiens left in our planet"

"....The settling of America was hardly bloodless. It left behind a long trail of victims. American fauna 14,000 years ago was far richer than it is today."

"...But no longer. Within 2,000 years of the Sapiens arrival, most of these unique species were gone"

"...At the time of the Cognitive Revolution, the planet was home to about 200 large terrestrial mammals weighing over 100 pounds. At the time of the Agricultural Revolution, only about a hundred remained"

Ha bu tek bir kaynaktan alinan ornekler sadece. Ancak insanin sadece 300 yildir dogaya zarar verdigini soylemek cok iddali geldi acikcasi.

Black-ice bakteri ornegine gelirsek daha detayli bir kaynak verirsen okumak isterim, anlamamis olabilirim tam olarak olayi. Ancak soyle bir fark goruyorum ben yine de: Bakterilerin herhangi bir bilincsel evrim gecirmediklerini kabul edersek bu durumun yine egosal nedenlerden kaynaklanmadigi sonucuna varabiliriz. Ancak su ana kadar bilinc devrimi gecirmis tek canlinin doga uzerine verdigi zararin evrimdeki yerini ve amacini felsefi olarak sorguluyorum ben. Eger hala insan aslinda o kadar da zararli degil derseniz, o ayri bir tartisma konusu. 

Doga icin insanin evrimlesmis veya evrimlesmemis olmasinin bir onemi olmadigini dusunuyorsak yasadigi ortama bu kadar zarar vermis bir kodun yazilimi bana anlamsiz geliyor. Ve ilk mesajimda dedigim gibi daha ustun bir varlik homo sapiens'in dunyanin virusu olduguna idrak etse ve diger gezegenler icin tehlike arz ettigini dusunse, buna karsi cikabilir miyiz?

 

Sotto tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

insan tüm yaşamı yoketse ve kendi de yokolsa bile dünya bi bu kadar daha yaşamaya devam edecek evrim bir şekilde devam edecek. insanı hatırlayan bile olmayabilir yani. demek istediğim çok önemsemeye gerek yok homosapiens şöyleymiş böyleymiş diye. ha küresel ısınma, ormanlar yokoluyor vs diye bakarsan bu pencerede tartışılabilir

Fistan tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aynen oyle zaten cok da ozel bir varlik olmadigimizdan (en azindan benim dusunceme gore) cikmisti butun konu. Ama bu noktada benim dusuncem insanin dunyayi da beraberinde goturmeden kendisini yoketmesinin biraz zor oldugu yonunde artik.

Sotto tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

51 dakika önce, Black-ice dedi ki:

ben allak bullak olmuştum gelip güzel toplamış aksdişim. oksijen örneğini vermiştim ben de ama arkadaş ona external bir değişim diyip geçiştirmişti açıkçası anlamadım dünyadaki canlıların yine dünya atmosferinde yarattığı bir değişim nasıl external oluyor? ya da bakteriler değil de biz atmosferin anasını (başka bir tür açısından bakıldığında) ağlatınca internal mı oluyor?

sottonun mantığa şöyle karşı gelebilirim; bugün bir adam çıkıp sonsuz yakıtlı bir flamethrower'la bütün dünyayı yakıp en sonunda da intihar ederse bunun suçlusu yine bu adamın bunu yapmasını engelleyemeyen evrim mi olacak? aynı şeyi çok daha komün bir şekilde ve 300 senelik bir sürece yayarak yaptığımızda ne değişiyor da bunun suçlusu bir anti-destruction yönelimi geliştiremeyen evrim oluyor mesela. bu yazdıklarımın üstüne axedice'ın yazdıklarını quote etmişim gibi düşünebilirsiniz işte. gayet güzel açıklamış benim dil dönmemişti.

akirafesle ilgili de şöyle bir durum var orayı atlamışsın adam evrimi kabul de ediyor. ondan sonra başka bir postunda evrimi çürütmeye çalışıyor. sonra bir başka postunda da evrimi tekrar kabul edip sadece insan evrimini diğer tüm canlılardan ayırmaya çalışıyor. yani ben anlayamadım ne olduğunu ve bıraktım.

şu ayarda bir şeyle muhattap oluyoruz büyük ihtimalle

mersinli_2535.jpg

bu benim çocukluk resmim beni burada yüz yüze tanıyan çok kişi var onlar sana teyit eder fotodan tanırlar beni zaten.  Senin kadar kibirli bir insan da şefkat,merhamet ve sevgi olmaz. Yukardaki insanın nesini beğenmedin?

fes1.jpg

akirafes tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

44 dakika önce, Sotto dedi ki:

Black-ice bakteri ornegine gelirsek daha detayli bir kaynak verirsen okumak isterim, anlamamis olabilirim tam olarak olayi. Ancak soyle bir fark goruyorum ben yine de: Bakterilerin herhangi bir bilincsel evrim gecirmediklerini kabul edersek bu durumun yine egosal nedenlerden kaynaklanmadigi sonucuna varabiliriz. Ancak bilinc devrimi gecirmis tek canlinin doga uzerine verdigi zararin evrimdeki yerini ve amacini felsefi olarak sorguluyorum ben. Eger hala insan aslinda o kadar da zararli degil derseniz, o ayri bir tartisma konusu. 

Doga icin insanin evrimlesmis veya evrimlesmemis olmasinin bir onemi olmadigini dusunuyorsak yasadigi ortama bu kadar zarar vermis bir kodun yazilimi bana anlamsiz geliyor. Ve ilk mesajimda dedigim gibi daha ustun bir varlik homo sapiens'in dunyanin virusu olduguna idrak etse ve diger gezegenler icin tehlike arz ettigini dusunse, buna karsi cikabilir miyiz?

 

yok güzel bi konu zaten ona lafım yok.

bunu evrimle bağladığın nokta yanlış geliyor bana sadece. evrimsel bir gelişimin doğaya ve oradan da o türün kendisine zarar vermesi bence tamamen unrelated bir talihsizlikler silsilesi ve sonsuz ihtimalin olduğu bu evrende böyle birşeyin yaşanması gayet normal geliyor bana.

insan doğada maximum seviyede hayatta kalabilmek için evrim geçiriyor. ancak geçirdiği evrim bir yerde çok üstün bir bilince sahip olmasına sebep oluyor. bu da o bilinci bireysel maksimum seviyede bir yarar için kullanmasına sebep oluyor. evrimini de max 60-70 sene yaşamak üzerine geçirdiği için bundan sonrasını düşünmeme eğilimi oluyor. sonuç olarak yine kendi canını, canı sağlama alınca lüksünü düşünüyor.

yaşadığı ortama göre böyle bir kodun oluşmasıyla evrimin sistemi arasında bir bağ kuramıyorum ben. evrimin ortaya çıkardığı bir özelliğin böyle bir sonucu olmasının illa evrimle bir bağlantısı olmak zorunda değil sanki. sanki evrimin 3. dereceden gelecekteki bir ihtimali de düşünebilmesi gerektiğini söylüyor gibisin. evrim max survival için bir özellik üretti ancak bu kötü sonuçlara yol açtı. belki de evrende bu kadar bilince sahip olmak kötü bir şey ve başka galaksilerde de milyarlarca yıl boyunca bu evrimi geçiren başka uygarlıklar yok oldu. belki de bazıları yok olmadan önce başka gezegenlere seyahat etti vs.

hatta daha ileri götürürsem bu konuyu belki de canlılık denen kavramın gelebileceği max. nokta budur? bilinç ve onun getirdiği aşırı pragmatizmin yol açtığı self destruction. hani canlılar karmaşıklaştıkça bilinci de aynı düzeyde artar ya. mesela bir kediyle iletişim kurabilirsin kızdığında onu anlayabilir ya da daha ilerisi maymuna işaret dili öğretebilirsin ama bir karıncayla bu tarz iletişim kurman imkansızdır. bizim de aynı şekilde bırak kedinin insanı anlayamadığı kadar, bir karınca kadar ezik kalabileceğimiz ve anlayamayacağımız bir bilinç düzeyi var mıdır ya da olabilir miydi? marslılar mesela hehe. belki de yok işte. bu top nokta ve çok hızlı olmazsan self destructiona yol açıyor. konuyu farklı yerlere sürükledim sanki asd

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • Konu başlığı Sam tarafından Darwin'in Evrim Teorisi olarak değiştirildi
×
×
  • Yeni Oluştur...