Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

audio hakkında birkaç şey


aktiftablet

Öne çıkan mesajlar

Bir ara soranlar oluyordur diye bir de şu an canım sıkıldıgından (çünkü karantina) birkaç şeyin tanımını yazayım dedim:

 

Integrated Amplifier: Entegre amfi, stereo amfi, amfi, amp dendigi zaman kastedilen cihaz aslında budur. İçinde iki cihaz yani pre-amp ve power-ampi bir arada barındıran cihazdır. Arkasında pre-amp gibi girişler, ve power çıkışı olur. Bazı cihazlarda pre ve power katlarının ayrı ayrı pre-out ve main in girişleri olabilir.

 

Pre amp: Control amp de denir. Esas işlevi input seçimi ve ses seviyesi (volüm) kontrolünü yapmaktır. Bazılarının üzerinde (bass-treble-mid gibi)  ton kontrolleri de bulunur. Üzerinde hat seviyesi (line-level) girişler bulunur. Bu cihazın çıkışına pre-out yani kontrol edilmiş çıkış (kontrol katından geçmiş çıkış) denir. Ses seviyesi yani volume denen kontrol aslında bir “attenuator” yani sinyali azaltan bir ayarlı dirençtir. Sesi sonuna kadar açtıgınızda amfinizin kontrol katı sinyale hiç dokunmadan power katına gönderir. Maksimumun altındaki her seviyede sinyal, hat seviyesinden daha düşük bir gerilimle power katına aktarılıyordur.

 

Power amp: Ses sinyalini yükseltip, hoparlörleri süren amp. Genelde bu cihazların üzerinde bir açma kapama dügmesinden başka birşey bulunmaz. Bir adet main-in denilen giriş bulunur. Bu cihazda hiçbir kontrol katı olmadıgından pre-amp den gelen kontrol edilmiş sinyal baglanır. Genelde mono ve stereo modelleri olsa da sinema sistemleri için çok kanallı modelleride vardır, modeline göre 1 veya 2 takım hoparlör çıkışı bulunabilir.

 

Bi-wire: Bir hoparlörü amfiye 2 kablo ile baglamak. Bir boka yaramadıgı kanıtlanmış boş bir uğraş. Bi-ampingle karıştırılmaması gerekir.

 

Bi-amp: Bir hoparlörü iki amfi ile sürmek. Çoğu hoparlörde woofer-tweeter şeklinde iki sürücü bulunur. Bazı hoparlörlerde tek bir baglantı terminali vardır, kendi içinde sinyali filtre ederek sürücülerine gönderir. Bazılarında ise ikisi için ayrı ayrı baglantı terminalleri bulunur böylece iki sürücüyü de ayrı ayrı amfilerle sürme imkanı verir. A-B diye 2 ayrı çıkışı olan amfilerle bu hoparlörleri ayrı ayrı sürerek amfinin tam kapasitesi kullanılabilir.

 

Line level: Hat seviyesi: Analog ses sinyalini ifade eder. Kasetçalar, cd çalar, md çalar vs vs birçok cihazın analog çıkışları hat seviyesi sinyaldir.Direk hoparlör ya da kulaklık baglarsanız ya hiç ses duymaz ya da çok az bir ses alırsınız. 

 

Phono preamp: Phono katı olarak da geçer. Plakçalarlar yukarıda yazana bir istisnadır ve linelevel sinyal üretemezler. Bu cihazlar phono sinyali, linelevela yükseltilir. Eger sizin plakçalarınızda line level çıkış varsa, ya da entegre amfinizde phono girişi varsa, içinde phono katı var demektir.

 

DAC: Dijital-Analog dönüştürücü. Hem dac çipini, hem de komple dac cihazı ifade etmek için kullanılır. Eger dijital girişli bir amfiniz varsa, içinde bundan var demektir. Neredeyse dinledigimiz müzigin tamamı dijital oldugundan bu alet baya önemli. Bunun kalitesini temelde 2 şey belirler. Birincisi kullanılan dac çipinin kalitesi, ikincisi de o dac çipini besleyen güç kaynagı. 

 

Reciever: Klasik anlamda radyosu olan entegre amfilere reciever denir. Ancak günümüzde, müzik dinlenen kaynakların artmasıyla birlikte, anlamı genişleyip evdeki bilgisayarınızdan ya da tidal spotify vs servislerden müzik stream eden cihazlara da network reciever ya da kısaca reciever denmeye başladı.

 

AVR:  Audio video reciever. Bu da aslında çok kanallı bir entegre amfi ancak kontrol katı video da işleyebiliyor. Genelde inputları hdmi cinsinden olur bi cihazların. Her türlü hdmi kaynagınızın ses sinyalini video sinyalinden ayırır ,hem çözer, hem yükseltip hoparlörlerinizi sürer. Sinyalin video kısmını iste TVye gönderir. Çok feature filled (özellik dolu?) cihazlar oldugundan amfi katı fiyatlarına göre daha düşük kalitelidir. Çok üst modeller hariç kontrol katları sadece dijital olarak çalışır. Yani hat seviyesi girişleri olsa bile, ses içeride önce dijitale dönüşür, kontrol katından bu şekilde geçer sonra tekrar dijitale dönüşür. Bu da özellikle analog müzik dinlemek için bu cihazları anlamsız kılar.

 

Toslink: Toshiba linkin kısaltması. Ev cihazlarındaki optik baglantıyı ifade eden standart. Kablodan akan datayı degil, sadece fiziksel katmanı tanımlar. Kablonun tipi, jakların şekli vs gibi.

 

SPDIF: Sony-philips digital interface. PCM ses sinyalinin aktarılmasını saglayan bir protokol. Optik yani toslink kablo üzerinden veya RCA fişli bakır kablo üzerinden taşınabilir. Ancak toslink (yani optik ? ) elektromanyetik radyasyondan daha az etkilendigi için daha avantajlıdır.

 

PCM:  Pulse code modulation. Analog sinyali dijital olarak  örneklemenin iki yönteminden biri ve yaygın olanı. Yanlış bilmiyorsam ya CD ile beraber icad edilmiş ya da ilk defa CD ile kullanılmıştır. Bilgisayarınızdaki çoğu ses dosyaları PCM yöntemiyle örneklenmiş sesin az ya da çok, kayıplı (mp3, aac, vs) ya da kayıpsız (flac, alac) sıkıştırlarak ya da hiç sıkıştırılmadan(wav) kaydedilmiş halidir.  Bu formatta insan kulagının duyup ayırt edebilecegi dinamik aralık (sanırım 140db idi) 20bitlik bir veri ile ifade edilebiliyor. İnsan kulagının duyabilecegi en yüksek frekans olan 20khz ise (mümkün degil ama ses mükemmel şekilde tam bu frekansta filtrelendiginde) 40khz lik bir örnekleme oranı ile ifade edilebiliyor. CDde kullanılan 16bit/44.1khz insan kulagının algılayabilecegi sınıra çok yakın. MQA standardı 24bit/192khz ise sinyalin en üst frekansını daha rahat filtreleyebilme imkanı veriyor.

 

DSD:  Bu da analog sesi dijitale dönüştürmenin diger yolu. Bu da SACD ile beraber icad edilmiştir. Kapladıgı yer olarak PCMden daha verimli oldugu söylenir. Bu formatın bilgisayardaki dosya uzantısı .dsf . Herhalde  sıkıştırma algoritmaları olmadıgından yaygınlıgı daha az.


 

Baya uzamış yazı. Hadi bilener yanlış bildiklerimi yakalasın da kavga çıksın.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...