Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

The Irishman (2019)


eldar

Öne çıkan mesajlar

Filmde mafya temasi vardi ama onun otesinde etkileyici olan her insani zamanin nasil etkiledigiydi bence. Aile iliskileri, baba/cocuk iliskileri, hoffa'nin hirsli takintisi falan da destekleyici unsurlardi. en guzel tarafi bunlarin hicbirinin goze batmadan 3.5 saat boyunca ustalikla harmanlanip izletilmesi. bazilarina uzun gelebilir ama sureyi onden bilip ona gore acele etmeden baslayinca sikici falan gelmiyor.

Zamandan etkilenme kismini acarsak; insan ne kadar guclu olsa da, yaptigi isleri ne kadar onemli gorse de hayatinin kacinilmaz olarak suruklendigi nokta cok ic karartici ve korkutucu aslinda. bunu hissettirebilmek kolay degil. hele de gunumuzde insanlarin ilgi ozurlusu olduklarini dusununce film bayagi farkli oldugunu ortaya koyuyor. hollywoodun geldigi garantici, arkasini ergen zevklerine dayamis, boktan ve birbirinin aynisi superkahraman, starwars filmleri cikaran haline inat hala boyle ustaca islerin cikiyor olmasi umut verici.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

film mafya filmi, mafya teması filan değil. baştan sona metodik, textbook mafya filmi. bir adamın gençliğinden başlar, mafyaya nasıl girdi, nasıl yükseldi, neler yaptı, ailesiyle ilişkisi bu yüzden neden bozuldu, arkadaşlarına nasıl ihanet etti, hayatı gitgide rayından nasıl çıktı filan bunları 100 kere izledik, birkaç kere de scorcese'den. adam kat kat daha iyilerini ve ilginçlerini çekti, hem casino hem goodfellas. 70'lerden beri bu formülün uygulandığı filmlerin bini bir para. sinemafil, donanımlı insanların bu türe aşina olmaması, adeta yeni birşeymiş gibi anlatması çok garip.

aile ilişkisi filmde en zayıf işlenen kısım. kızı ve ikinci karısı dışında adları bile geçmiyor, offscreen boşanıyor, ilk karısı nasıldı, neydi, araları nasıldı, nasıl boşandılar filan HİÇBİRŞEY görmedik. adam silah upgrade eder gibi karı upgrade etti, ZERRE işlenmedi. ailesi namına işlenen tek şey işte peggy nasıl soğuyor, sonra sevdiği amca yüzünden hepten kopuyor o kadar. onun da film boyunca 3-4 satır repliği var işte "thank you" "no" filan bundan ibaret.

ilk 2 saat ile son 1,5 saati aslında ayırıyorum çünkü ilk 2 saat metodik düz mafya filmi olarak gidiyordu ve orada hızlıca hoffa meselesini bağlayıp, timeskipleyip bitirseler eh deriz geçeriz ama yok, deniro'nun uçak seyahati, araba seyahati, inmeler, binemeler, yürümeler uzattıkça uzatıyor, bir build up var ama deliverlamıyor zira FİLMİN BAŞINDA ADAMA NE OLDUĞUNU ZATEN SÖYLEDİ. e harbi yuh yani, tamam tarihi olayı bilen açısından spoil olacak birşey yok ama neyin build upını yaptın arkadaş, olan bir olay yok yani 10dk'de göster bitsin.

sonra birdenbire devasa bir timeskip ile finale atlıyor, oradaki geçiş de gayet inorganik. 5dk önce amerika'nın underground'ını yöneten adamlar bir anda yatalak oluyor. üç buçuk saat film çekip bu kadar kopuk geçişli film yapabilmek harbiden büyük başarı. scorcese gitsin godfather'ı filan oturup baştan izlesin bir hayat nasıl adım adım anlatılır diye unuttuysa şayet.

hollywood 45 yıldır garanti iş yapan birbirinin aynı mobster filmleri çekiyor, onların son ayağı olmuş işte birşey yok. açın herhangi birini izleyin bunun aşağı yukarı aynısı, çoğu da daha iyisi. şişirmek yerine mütevazi olsalar, 2 saatlik hikayeyi de 3,5 saat yapmasalar gene orta karar olurdu, vasatlaştırmışlar. cgi filmlerine theme park deyip deepfake benzeri suratlara 160m$ harcamak da trajikomik olmuş.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Aile ilişkilerinin gösterilmemesi bence bilinçliydi ve bayağı vurucuydu. İlk eşi ve sonraki çocukları adam için bariz bir şekilde önemsiz. Peggy'li olan ilişkisine de dikkati kızın Bufalino ve Hoffa ile olan ilişkisi dikkat çekiyor yalnızca. Filmin sonunda diğer kızıyla Peggy hakkında konuşacakken kızın ilk kez yakın plana girmesi, adamın pek de umursamadan sizi korumak istedim vs. diye bullshit sıkması, kızın "bizi neyden koruyordun?" sorusuna cevap dahi verememesi, kızın yüzünde dalga geçer bir ifade ile babasına "neler yaşadığımızı biliyor muydun?" diye sorması vb. ilk aklıma gelenler. Konu Frank'in gözünden anlatılıyordu, o yüzden anlatılan ve anlatılmayan her şey adamın neye ne kadar değer verdiğiyle ilgiliydi.

Filmin bir kaç odağı vardı bence, önceki sayfada yazdım, hepsini güzel anlatmış. Temposu ve süresi hoşuma gitti söylediğim gibi. Bu tarz filmleri izlemek netflix sayesinde daha mümkün oldu. Sinemada rahat izlenmez çünkü.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Filmin ne filmi olduğunu bilmiyorum da konusu geçen zaman ve pişmanlıklar. Bir "yükselme" öyküsü anlatmak isteseydi ilk sahnesini huzurevinde tekerlekli sandalyede oturan bir adamla başlatmazdı. 
Dolayısıyla o beklediğinden farklı olması normal, zaman atlaması var demen ilginç çünkü o zaman adamların hapiste geçen zamanı, orayı geçmiş.

Açıkçası beyazperdede gençleştirme bu kadar sırıtmıyormuş, zaten sırf özel efekt değil de efektin yanında makyaj ve filtreye yüklenmişler.

Kendi yorumumu zaten önceden yazdım, bana göre birçok yönden zorlama olmuş. Fakat bu oyuncu seçimleri ve anlatım tarzı bayağı bilinçli, bence bir şeyin sonunu anlatmak istemiş. Ha 10 sene önce tasarladığı filmi öyle veya böyle benim kafamda bu adamlar vardı diye devam etmiş de olabilir ama yani o ısrar da(bunlar yaşlandı diye başka oyunculara yönelmemesii, veya gençliğini başka bir oyuncuya oynatmaması) bence artistik bir tercih. Tabii ki iyi yönetmenlerin kötü filmleri de olabilir ama eğer bu film kötüyse bile, bu adam bu işten anlamıyor tadında eleştiriler yerine neyi yapmaya çalışıp neyi yapamadı diye düşünmek daha verimli olabilir.  Çünkü ilk bakışta olmamış dediğin şeyleri aslında senin anlamamış olma ihtimalin de bir hayli kuvvetli.
 

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

deadwoll, o da bir yorum, postere koydukları üç adamın ekmeğinin yenmeye çalışılmış olması da başka bir yorum. beni şahsen işlenme şekli tatmin etmedi. adamın ömrünün sonunda hayatının üçte birini o bir gün olarak algılaması yorumuna karşı değilim ama bir kişinin sadece kendi bakış açısından hayatını anlatıp da her karakterin yeterince işlendiği gayet başarılı filmler var lakin. bu bence yine de yeterli değil. haklısın muhtemelen ama sonuç vasat.

öykü yükselme öyküsü değil eldar, sanırım sen anlamamışsın yazdığımı. mob movie. yükseliş de var, iniş de var. fantezi filminde quest var demek quest filmidir anlamına gelmiyor, component ile bütünü karıştırmayalım. konusu mobsterın hayatı, bunu ne kadar romantize etmeye çalışsanız da synopsis belli yani. yoksa gidip mobster hikayesini uyarlamadan üç arkadaşın fiktif hikayesi de daha tatmin edici şekilde yazılabilir. zaman atlaması bütün film boyunca var, benim dediğim son kısımdaki bağ kopuk öncekilerin aksine. filmin ilk yarısından ziyade ikince yarısında daha ziyade sıkıntılar.

makyaj, filtre filan onlardan hiç bahsetmedim zaten çoğu kişinin aksine, belaltı vurmak istesem yönetmene oradan abanırdım çünkü 50 yaşında botoxlu görünen adama kid demek komik. ama girmiyorum onlara, yönetmenin niyeti belli, suspension of disbelief basıyorum geçiyorum sorun değil benim açımdan. bu üç adamla çekmek istemiş çekmiş.

bu adamın bu işten anlamadığını iddia ediyor olsam casino, goodfellas filan demem. benim dediğim şu: bu adam ne olduğunu zaten kanıtlamış çoktan, bunu reddeden de yok. lakin çıkmış ham ham konuşuyor yeni filminin reklamını yapmak için. amcacım senin bunlara ihtiyacın yok, ne oldum delisi derler yani böylesine. ama iyi madem kendini böyle THE CINEMA AUTHORITY olarak sundun, o zaman çıkar göster bakalım promosunu yaptığın yeni filmini. bakıyoruz, vasat. jübileye çıkardığın adamların da performansı artık gerilemiş ama hadi onlara hürmeten kritize etmiyorum çünkü en azından onlar attention whore moduna sokmadılar kendilerini filmi satmak için.

scorcese deseydi ki ben unumu eledim artık benden bu kadar çekmiyorum, gene onu kötü anmayacaktık yani. bu adamın sükseye de ihtiyacı yok, şu yaptığı da sükselik birşey değil. eleştirmenler 94 basıyorsa onlar da oscarlarda geçmişte ödül alamamış tiplere emeklilik öncesi son kötü rollerinde alelacele haksızca ödül vermeleri kafasıyla basmışlar 100leri. metascore casino 73 ama bu 94, size bu makul geliyor mu cidden? ben çok kıl oluyorum bu bandwagon kafasına. vasatsa vasat yani, iyiyse de iyi. expendables: the mobster actors this time desinler ona da eyvallah ama magnum opus demesinler.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

doğrusu budurluk birşey yok, beğenmedim şahsen ve anlattım niye, bundan ibaret. otoritelik iddiam yok.

iyi o zaman bundan sonra yerli ve millileştireyim: martin SKORSES, sahne adı gibi. bu sefer düşük skor. ? 

yok ya tantanalık bir durum yoktu esasen işte beğeneni de var bayık ve vasat bulanı da. izlenir boş vakitte ama yatak öncesi izlemeyin sızılabilir.

Sam tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

köyümüzü orklar bastı mı seven samurai? wth

ikisinin de 1954 yılında çıktığını hatta seven samurai'nin lotr kitabından önce yayınlandığını biliyorum. filmin hazırlanışıydı senaryosuydu desen bi kaç sene öncesine dayanıyodur.

benzerlik ararsan bulursun da biribirlye alakaları vardır yoktur ilk defa duydum.

sanssizsansli tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...