Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Beyaz Yakalılar


barbu

Öne çıkan mesajlar

5 sene maaşlı düşük bir maaşla çalıştım, son 2 senesi kendi işimi de bi yandan yapıp geçen sene tam ayrılıp kendi ofisime geçtim. 3 ay sonra kriz oldu inşaat sektörü battı. 1 senedir aylık gelirim 15 tl falan. ama hiç böyle sorunlarım yok ve sanırım bunca fakirliğe rağmen op'dan daha mutluyum. arabam yok, evim yok. ofisin kirası çıkmıyor o birazcık problem. parasızlık tabi ki genel olarak problem ama para gerektiren pek hobim yok. haftasonları içebilecek, oyun kitap alabilecek kadar para kazanıyorum. tatile gitmeyi hiç sevmem. ekran kartımı upgrade edemiyorum en büyük problemim bu sanırım hayatta şimdi düşündüm de.

tabi ki şimdi çok da artistlenmeyeyim, yurtdışına gezmeye gidenlerin storylerini izleyip ağladığım da oluyor. yeni çıkan cod'u oynayalım dedik sabahtan beri o 300 tl'yi neremden çıkaracağım diye hesap kitap yapıyorum. ama işte en büyük motivasyon "geçer bu günler ekonomi düzelir illa ki mis gibi işin var" vs.

kendi işim olduğunda hayat baya bi değişti. şaka bi yana onun da etkisi büyük ihtimalle. tekdüze iş hayatı tamamen gidiyor. her gün yeni bi potansiyele açık daha heyecanlı bir iş hayatın oluyor. böyle şeyler yaşamadım diyorum çünkü maaşlı iş hayatım da iş kurayım aim'iyle geçti zaten ki büyük kısmında kendi işimi de yaptım bi yandan. tabi büyük negatifi de var stres, düzensiz para kazanmanın sıkıntısı vb. ama batmak hariç hiçbirşey beni maaşlı işe döndüremez. yani ne yalan söyleyeyim hakkaten patron olmak çok lüks birşey. her an karşına çok büyük bir fırsat çıkma potansiyeli de insana hayat katan bir şey. şuanda da hayata bağlanmamın sebebi heralde inşaatın eski şaşalı günleri kadar olmasa da kazandıracak kadar toparlanacağına olan inancım.

ekonomi seven arkadaşların klavyeye "abi inşaat düzelmez artık türkiyede" yazmaya başladıklarını buradan duyar gibiyim. düzelir olm. inşaat bu. illa düzelir. bi kaç sene daha bekleyelim bakalım.

14 dakika önce, Akhlaur dedi ki:

Abi zaman ve hırs bitiriyor bizi. Daha fazlasını isteme, bunun için daha çok zaman harcama ve harcadığın zamanı isteme.

özet olarak şu heralde. örneği de benim. hep fakir olduğunuzda böyle şeylere özenmeyip daha fazlası olsun diye hırslanmayıp güzel bir hayat yaşıyorsunuz. tabi biraz da işte ucuz hobileri olan falan bi tip olmanız lazım sanırım bir de benim meslekte (mimarlık) kendi işini kurmak mecburi gibi bişey ve sermaye ihtiyacı yok. o da şans tabi. kaç meslekte var böyle imkan bilemiyorum.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

11 saat önce, Akhlaur dedi ki:

zaman ve hırs bitiriyor bizi. Daha fazlasını isteme, bunun için daha çok zaman harcama ve harcadığın zamanı isteme.

su da isin diger goygoyu baskan.

(troll de olsam goygoyu cok sevmiyorum. ilginc)

abi parayi ne icin istiyorsun, neden para biriktirmek istiyorsun? Parayi isteme sebebimizin buyuk bir kismi (en azindan benim gibiler icin) gelecegini garanti altina almak. bunu biraz parcalayalim. mesela rahatsizlandiginda cekinmeden doktora gidebilmek bir garantidir. cocugun okulu ne olacak? kac para lan bir flut!!! dememek bir garantidir. kafani sokacak bir evinin olmasi garantidir.

aslina bakarsan istenilen seyler son derece normal seyler. ancak sorun burada degil. sorun "zaman ve hirs bitiriyor bizi!!!" tarzi sacma romantik yaklasimlarda da degil.

 

sadece benim icin degil, genel olarak en buyuk sorunlardan birisi calisma saatleri uzun, calisma saatlerine karsi aldigin paranin ulkenin ekonomik sartlarina kiyasla orani cok az.

 

simdi yazacaklarim benim penceremden gorunen, sizde farkli olabilir. eger bunun az ustunde kazanmak istiyorsan 2-3 kisilik is yapiyorsun. ayni sekilde kendini gerceklestirme imkanin her turlu engelleniyor cunku uzmanlasma ya da mantikli ve yenilikci fikire karsi asiri baskici bir yasli yonetim anlayisi yer aliyor.

spacer.png

 

kendi isini yapma olayina bir sey diyemiyorum. onun en onemli noktasi yerlesik hayata gecmek. ben gocebeyim... cok adam taniyorsun ama azi ile samimi olabiliyorsun (zaten samimi olma ve insanlarla kaynasabilme skillerim sanirim 1 ve 1...) simdiden bir sonraki ulke ne olacak, nasil olur? onun cilesini cekiyorum.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

5 saat önce, dasaaa dedi ki:

su da isin diger goygoyu baskan.

(troll de olsam goygoyu cok sevmiyorum. ilginc)

abi parayi ne icin istiyorsun, neden para biriktirmek istiyorsun? Parayi isteme sebebimizin buyuk bir kismi (en azindan benim gibiler icin) gelecegini garanti altina almak. bunu biraz parcalayalim. mesela rahatsizlandiginda cekinmeden doktora gidebilmek bir garantidir. cocugun okulu ne olacak? kac para lan bir flut!!! dememek bir garantidir. kafani sokacak bir evinin olmasi garantidir.

aslina bakarsan istenilen seyler son derece normal seyler. ancak sorun burada degil. sorun "zaman ve hirs bitiriyor bizi!!!" tarzi sacma romantik yaklasimlarda da degil.

 

sadece benim icin degil, genel olarak en buyuk sorunlardan birisi calisma saatleri uzun, calisma saatlerine karsi aldigin paranin ulkenin ekonomik sartlarina kiyasla orani cok az.

 

simdi yazacaklarim benim penceremden gorunen, sizde farkli olabilir. eger bunun az ustunde kazanmak istiyorsan 2-3 kisilik is yapiyorsun. ayni sekilde kendini gerceklestirme imkanin her turlu engelleniyor cunku uzmanlasma ya da mantikli ve yenilikci fikire karsi asiri baskici bir yasli yonetim anlayisi yer aliyor.

spacer.png

 

kendi isini yapma olayina bir sey diyemiyorum. onun en onemli noktasi yerlesik hayata gecmek. ben gocebeyim... cok adam taniyorsun ama azi ile samimi olabiliyorsun (zaten samimi olma ve insanlarla kaynasabilme skillerim sanirim 1 ve 1...) simdiden bir sonraki ulke ne olacak, nasil olur? onun cilesini cekiyorum.

Yok, romantik saçmalık demek sana kolay geliyor. Bahsettiğin şeylerin hepsi elzem değil, elzem olanlara da köpek gibi çalışmadan da sahip olabilme şansın var. Daha sakin bir iş, daha sakin bir şirket, daha az kazandırır ama sigortan var mı var. Çocuğuna yeterli eşyayı bakımı da sağlarsın ki henüz çocuğun bile yok. Eğer o kısmı o kadar umursuyorsan birikim yapmaya başlarsın. Çok çeşitli insanlar var etrafımda, az kazanıp birikim yapan, çok kazanıp bir kuruş kenara koymayan, kazandığını gündelik şeylere harcayıp az parayla yaşayan. En mutluları yaşamlarında aşırıya kaçmayan, günlük şeylerden keyif alacak şekilde yaşayanlar. Eşyalara çok kıymet yüklemeyen insanlar genelde azıyla yetinip bu bahsettiğin şeylere sahip olabiliyor. Kendi ablamdan biliyorum, 5 gün yerine 4 gün çalışmayı tercih etti, daha sade bir hayatı var ama çocuğuna da bakabiliyor, oldukça da mutlu. Kendi mutluluğu için emek vermekten çekinmiyor. Yeri geldiğinde bizim dışarıdan satın aldığımız şeyleri kendi yapmak için zaman harcıyor, ama baktığında 5 gün 6 gün köpek gibi çalışacağına o şekilde vakit harcamak mantıklı geliyor bana. Yani senin yaptığın açıklama sistemin yapacağı açıklama. Bana sistemi savunma canım benim sistem kendini her yerde reklam ediyor zaten.

 

 

Bende köpek gibi çalışıyorum bu arada. Yanlış anlaşılmasın, kendi kıramadığım bir zinciri kırmaktan bahsediyorum. 

Akhlaur tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ben biraz hayallerden girmek istiyorum mevzuya. Beyaz yakalı hayali olan ege'de bir sahil kasabasına yerleşmeyi çocukluğumdan beri yaşıyorum. Gerçekten çok güzel bir deneyim. İstisnasız gördüğünüz herkes iyi niyetli ve yardımsever oluyor. Masmavi bir deniz, gayet güzel bir kumsal, keşfedilmemiş koylar, keçiler, koyunlar, bahçede domatesiniz, biberiniz ile uğraşmak  vs. derken göz açıp kapayıncaya kadar zaman mutlu ve huzurlu bir şekilde geçiyor. Ancak bu ortam İstanbulluların istilası ile tamamen mahvoldu. 

İstanbul'daki stres tamamen Ege kıyılarına taşındı. Hayatta o kasabada o şehirde doğru düzgün kavga görmezken İstanbullular sayesinde ortalık bir savaş alanına döndü. Birbirine silah çekenler, sevgilisini dövenler, bağırışlar, tartışmalar... Bakir sahiller beach clublarla çevrildi. Lüks siteler yapıldı giriş, çıkışa özel güvenlik koyuldu. Dımdızlak kaldık. İşin kötü tarafı özellikle İstanbul'da yaşayıp emekli olup taşınanların en eğitimlisi de hıyar. Hemen bölgeyi sahiplenmeye ve yerlilere dahi hesap sormaya başlıyor. 

Ben Ege köylüsünden bir kere bile bu tip bir sahiplenme davranışı görmedim. Yörüklerin genel felsefesi şu hayata geldik gidiyoruz iştedir. İstanbullular tamamen ortamı domine ediyor. Kuş uçurtmuyorlar, kendilerine anında bölge çiziyorlar, o bölgeye yüksek surlar örüp mutlaka güvenlikli bir giriş koyuyorlar. 

Geçen sene hayatımda olmadığı kadar huzursuz bir yaz geçirdim. İstanbul'un kalabalığı keşmekeşliği beni sıkıp, boğuyordu o yüzden orada kalmak istemedim ama maalesef o keşmekeşlik dibime girdi. Ben İstanbul'dan kaçtım ama İstanbul yakama yapıştı.

İşin kötü tarafı Google Earth'ten kendime yer beğenmeye baktığımda bile en ücra yerin bile 15-20 yıl sonra keşmekeş insan dolacağını görmemek imkansız. Hemen hemen bütün ege sahilleri bu beyaz yakalı hayalinin sonucu olarak insan seline uğruyor. Emlak fiyatları fırlıyor, bir birim olan evin değeri yüz birim oluyor.

Çocukken hayatta başıma bir şey gelmez dediğim alanlar artık ailemle dolaşırken beni tedirgin ediyor. Benim için artık yaz bittiği zaman tatilin tadı çıkmaya başlıyor.

Kısacası siz şöyle para biriktiririm, şu işi şöyle yaparım, şuradan bir ev alırım, böyle emekliliğin tadını çıkartırım diye düşünürken o yaşa geldiğinizde daracık sahilde metrobüse biner gibi denize gireceksiniz.

Konuşulan konuların hepsi para. Para önemli de sevdikleriniz öldükten, sağlığınız gittikten, zamanınız avucunuzdan aktıktan sonra o parayla ne yapabilirsiniz ?

İş dönüp dolaşıp Amerikalı iş adamı ve Meksikalı Balıkçı hikayesine geliyor.

Türkiye'de beyaz yakalıların en büyük sorunu iş kaybetme korkusu ve stres yüzünden yoğun bir huzursuzluk yaşamaları, bunu da çevrelerine yaymaları. 

Neyse Charles Bukowski'den alıntı yaparak bitirmek istiyorum;

 

"orta yaşımda
on iki saatlik gece vardiyası
yaparken buldum kendimi,
gece be gece
yıl be yıl
ve bir şekilde kurtuluş yoktu
sanki.

tükenmiştim, boşalmıştım,
mesai arkadaşlarım da öyle.
kamçının altında
bir araya toplanmıştık,
dayanılmaz koşullarda
ve çoğumuz
kovulma kaygısıyla
çünkü başka bir şey
kalmamıştı bizim için.
bedenlerimiz tükenmişti,
ruhumuz kırbaçlanmıştı.

gerçekdışılık
duygusu hakimdi.
yorulursunuz,
başınız döner,
şaşkınlık ve acı karışır
cansızlığa.

o da, kanımca,
bizi orada çalışmaya iten unsurlardan biriydi.

12 saatlik vardiyalarla dolu
on yıldan fazlasını harcadım.
neden sürdürdüğümü açıklayamam.
korkaklık, herhalde.

sonra bir gece yerimden kalktım
ve "benden bu kadar, bu işi
hemen bırakıyorum!" dedim.

"ne? ne? ne?" diye
sordu yoldaşlarım.

"ne yaptığının farkında mısın sen?!"
"nereye gideceksin?"
"geri dön!"
"aklını kaçırmışsın! ne yapacaksın?"

sıra sıra dizilmişlerdi
koridor boyunca,
yanlarından yürüdüm, bütün o yüzler.
hepsi bakıyordu.

"aklını kaçırmış!"

sonra asansördeydim,
aşağı iniyordum.
zemin kat ve dışarı.

sokağa çıktım,
yürüdüm,
sonra dönüp
kaleyi andıran binaya
baktım, dört kat,
pencerelerdeki ışıklara
baktım,
içindeki 3000 kişinin
varlığını hissettim.

sonra dönüp
gecenin içine yürüdüm.

ve hayatıma sihirli
bir değnek değdi.

hâla da sürüyor.

yazan: charles bukowski

çeviri: avi pardo"
 

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@paparnoz un değindiği konu çok doğru. son 2 yıldır başladı bu. sanırım para biriktirip sahil kasabasına yerleşme amacıyla yaşayan şehirliler amaçlarını gerçekleştirmeye başladı. sahil kısmında bildiğin istanbul ankara büyük şehir hissiyatı. yolda yürümek felan direk gerginlik sıkıntı. çok basit şeyleri yapamaz hale gelmişler. dolmuşa bineceksin, yolda yürüyeceksin, markette istediğin şey bulup alıp çıkacaksın. bunların hepsi gerginlik olmuş adamlar için.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Geçen çok güzel iki yazı okudum one-man-army modunda şirket kurmakla ilgili, öneririm. Hayal tabii bunlar da okumanızı öneririm ?

https://broadcast.listennotes.com/good-enough-engineering-to-start-an-internet-company-f26be5b01025

https://broadcast.listennotes.com/the-boring-technology-behind-listen-notes-56697c2e347b

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

üstteki postuma ek

adam iş yerinde rekabet çekememezlik kıskançlık kuyu kazma ortamında yaşamaya o kadar alışmışki dolmuşta direğe tutunmuş giderken yanında önünde arkanda aynı atmosferi sana yaşatıyor.

Mal tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

10 saat önce, Mal dedi ki:

@paparnoz un değindiği konu çok doğru. son 2 yıldır başladı bu. sanırım para biriktirip sahil kasabasına yerleşme amacıyla yaşayan şehirliler amaçlarını gerçekleştirmeye başladı. sahil kısmında bildiğin istanbul ankara büyük şehir hissiyatı. yolda yürümek felan direk gerginlik sıkıntı. çok basit şeyleri yapamaz hale gelmişler. dolmuşa bineceksin, yolda yürüyeceksin, markette istediğin şey bulup alıp çıkacaksın. bunların hepsi gerginlik olmuş adamlar için.

Then, everything changed when the White collars arrived..

nerde çokluk orda bokluk. bodrum bildiğin metropol oldu mesela. böyle giderse biz emekli olana kadar yaşanılmaz olur sahil kasabaları. paparnoz dediği gibi şuan bile keşmekeş artık tadını çıkaracagınız zamanlarda. senenin diger yarısında sert iklim, uygarlıktan uzak yaşanılmaz bence. tatil kasabası dediğimiz yerler glorified köy. dükkanları sezon bitince kapatıp gidiyorlar.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

On 20.09.2019 at 18:50, goldbären dedi ki:

altmetinde "bilgisayar oyunlarını yoksullar için yapıyorlar" anlamı da çıkardım ben sdfs.
 

Ne alakası var şapşal, bilgisayar oyununun yerine koymaya çalıştığım şey kitap okumak, rulet oynamak değil. 

Bir de öyle varsaydığınız gibi bir zenginlik falan yok ya, beyaz yakayken daha çok kazanıyordum. Tabii ki çat diye işe bırakırken kurulu bir düzen olmaması çok daha zor ve sahip olduğum şey bir şans bunun aksini söylemiyorum ama blekayz dostumuz yapmış işte, umarım işleri düzelir. Mimar bir arkadaşım olduğu aklımda olacak, belki bir şey denk gelir.

Ayrıca şuan batsak bile kurumsala dönmem. Blekays gibi yaparım, aza tamah ederim. Çocuk falan da istemiyorum zaten. Anlatmaya çalıştığım şey kurumsalda yaşatılan o sahte başarı duygusu ve karşılığında istenen ödünlere artık katlanamadığımdı.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Beyaz yakalilik cagimizin normu arkadaslar. Kendinin isci oldugunun farkinda olmayan bir iscidir beyaz yakali. Hepsi yonetici olma hayaliyle yasar, bir avuc kadari bunda basarili olur. Geri kalani da kazandigi para ve sarf ettigi hirsin surekli ortalama bir hayat geri dondurmesinin buhraniyla yasar. Daha fazla para kazanmaya baslasa da herkes ayni anda daha fazla kazandigi icin alim gucu yine ayni kalir, buhrani devam eder. Isci oldugunun farkinda olmadigi icin haftada 60 saat calismasina ses cikaracak gibi oldugunda etrafindaki 10 tane sistem yalakasi tarafindan "O da bisey mi ben 90 saat calisiyorum ulan?!" diye sindirilir. Boynunu bukup yoluna devam eder.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

23 saat önce, Akhlaur dedi ki:

Daha sakin bir iş, daha sakin bir şirket, daha az kazandırır ama sigortan var mı var.

devamini okumadim da, (bariz gerek gormedim) bana 5 gun 9-17 calisilan bir insaat sirketi gosterin baskanlar.

genelde nasil gider bu isler soyleyim

toplami 180mil eur'un ustune olan bir proje kismi icin soyle mail alirsin

"If they cannot provide, I instruct you to prepare the current valid construction program that we can follow up. 

I expect to recieve the programsby Wednesday."

ben sali aksamina gitmek icin izin aldim ondan wednesday. sonra da pazar gunu ise gelirsin 6 saat program yaparsin. 

zaten o yuzden romantik diyorum. yok cunku. tatli su solculugu ile ayni geyikler bunlar.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

1 saat önce, dasaaa dedi ki:

devamini okumadim da, (bariz gerek gormedim) bana 5 gun 9-17 calisilan bir insaat sirketi gosterin baskanlar.

genelde nasil gider bu isler soyleyim

toplami 180mil eur'un ustune olan bir proje kismi icin soyle mail alirsin

"If they cannot provide, I instruct you to prepare the current valid construction program that we can follow up. 

I expect to recieve the programsby Wednesday."

ben sali aksamina gitmek icin izin aldim ondan wednesday. sonra da pazar gunu ise gelirsin 6 saat program yaparsin. 

zaten o yuzden romantik diyorum. yok cunku. tatli su solculugu ile ayni geyikler bunlar.

Mücahit o zaman senin anlayacağın dilden konuşayım, götün yiyosa çek krediyi arsaya ortak bina yap zengin ol. O da çok zor ben onu istemiyorum risk zart zurt. Bunu yapan da dolu, o kadar zor değil. Çok büyük bi fiymara girersen suyunu çıkarırlar, gir aile şirketine yüksel işleri başkasına devrederek kaytar. Bunu yapan da çok.

 

İlla sistem içinde açık arıyorsan al sana açık. Kendince haklı bulduğun yakıştırmalarla beni ve düşündüklerimi küçümsemeye çalışmayı bırak ama. Sana uymuyorsa uymuyor de. Yapabilen insanları kıskanıp böyle çirkefleşeceğine ben bunu tercih etmiyorum de geç.

Akhlaur tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...