Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Chernobyl (2019) - HBO


sabonis

Öne çıkan mesajlar

teoride meltdown oluyo iste, fukushimada da ayni boku yediler. al orada da meltdown oldu, akibeti bilinmiyo deldi mi tankin metal ceperini ve concrete i, delmedi mi. 

 

cernobilde de sogutsun mk coreunu diye basiyolar suyu iste, sora o su da buharlasip hidrojen cikarinca ignite oluyo ne var ne yoksa patlatiyo. oysa su basilmasa belki sadece meltdown olcak.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

çok iyi kurgu gerçekten, klasik afet filmi klişeleri üstüne kurulu ama ne olacağını bilmemize rağmen sürükleyiciliği hat safhada. Hem ilginç bir konu, bir yandan daha ilk bölümün ilk sahnesinden verilen Sovyet baskısının yarattığı tedirginlikle, diğer yandan kim ne zaman radyasyondan ölecek sorusu birlikte güzel bir gerilim dozu yakalanmış. Ayrıca tamamen teknik bir meseleyi "bu reaktörün patlaması imkansız, nasıl patladı" sorusu etrafında izleyiciye yavaş yavaş anlatmalarını, böylece sıkmak bir yana merak duygusunu diri tutmalarını çok takdir ettim.

IMDB'den baktım. Senarist  ciddi bir iş yapmamış şu zamana kadar, bir fırsat olsa nasıl bir şey çıkar görmek isterdim.

eldar tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Çok başarılı bir mini seri, hasret kalmışım böyle yapımlara. İtfaiye eri ve hanımı sahnesi  nobel ödüllü Svetlana Alexievich'in hem nobel konuşmasından Voices from Chernobyl: The Oral History of a Nuclear Disaster alıntıymış (ekşide gördüğüm kadarıyla)

 

Alıntı

''çernobil nükleer santrali’nin yakınlarında yaşıyorduk. ben büfede çalışıyordum, çörek pişiriyordum. kocamsa itfaiyeciydi. yeni evliydik, pazara bile el ele gidiyorduk. reaktör patladığı gün, kocam nöbetçiydi. çağrıya sırtlarında gömlekleriyle gittiler, ev giysileriyle. nükleer santralde patlama olmuştu ve hiçbir özel kıyafet vermediler onlara. böyleydi işte bizim hayatımız, biliyorsunuz. bütün gece yangını söndürmeye uğraştılar ve hayatta kalmalarına imkan vermeyecek kadar çok radyasyona maruz kaldılar. sabahında uçakla moskova’ya götürdüler hepsini. akut radyasyon hastalığı… insan ancak birkaç hafta yaşayabiliyor. benimki güçlüydü, sporcuydu, en son o öldü.

moskova’ya vardığımda bana ‘özel bir bölmede yatıyor’ dediler, ‘oraya kimseyi sokmuyorlar.’ ‘ben onu seviyorum’ diye yalvardım. ‘askerler bakıyor oradakilere, sen nereye?’ dediler. ‘seviyorum.’ beni ikna etmeye çalıştılar; ‘o artık senin sevdiğin insan değil, zararsız hale getirilmesi gereken bir obje. anlıyor musun bunu?’ bense hep aynı şeyi söyleyip duruyordum, seviyorum, seviyorum.

geceleri yangın merdiveninden yanına çıkıyordum, ya da hasta bakıcılara para veriyordum beni içeri bıraksınlar diye. bırakmadım onu, sonuna kadar yanındaydım.

o öldükten birkaç ay sonra, kızım dünyaya geldi. sadece birkaç gün yaşadı. onu ne çok beklemiştik… bense öldürdüm onu. kızım beni kurtardı. tüm radyasyonu üzerine aldı. minicik şey, yavrum… ama ben onların ikisini de sevdim. sevgiyle öldürmek mümkün mü ki? neden bu kadar yakınlar, sevgi ve ölüm? hep yan yanalar. kim açıklayacak bana? şimdi dizlerimin üstünde, mezarlarında sürünüyorum…''

 

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

valla inanılmaz bir dizi bence. hakkaten bende Chernobyl in bukadar tehlikeli olacagını bilmiyordum . tabi o dönem çocuk oldugum hatta 3 yaşında oldugum için hali ile bugüne kadar çok ta merak etmemiştim. yani nükleer santral nasıl işler "Valery Legasov" açıklayana kadar gram bilgim yoktu.  ne biliyim ya bizde daha yapmadan zeminin de çökme yaşandı. yaparsak ,bitirirsek ve herhangi bir sorun olursa,  AKP hükümeti ile başımıza neler gelecegini az çok biliyoruz artık.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...