Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Doğal gıda a.k.a organik


paspatur

Öne çıkan mesajlar

4 saat önce, Narstil dedi ki:

İnsanların çoğunun laktoz alerjisi var diyorlar , bazılarında etki çok fazla iken çoğumuzda etkisi azmış.

Canan Karatayın paça çorbasından sonra yeni çare veganlık ? sanırım

bunun türkiye deki oranı ne kadar acaba? asyanın süt ile tanışmamış milyarları veya avrupanın sütü anca peynirle gören milyonları için süt konusunda böyle bir alerji olabilir ama bu topraklarda çok bin yıldır insanlar küçükbaş hayvancılık yapıyor, süt ve süt ürünleri diyetlerinin önemli bir parçası ve özelikle türklerin gelmesi ile de yoğurt vb. ürünlerin yayılmasıyla bu oran daha da genişledi.

böyle bir geçmişte yüksek laktoz alerjisinin yaygın olması bana pek olası gelmiyor.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

1 saat önce, Feamer dedi ki:

bunun türkiye deki oranı ne kadar acaba? asyanın süt ile tanışmamış milyarları veya avrupanın sütü anca peynirle gören milyonları için süt konusunda böyle bir alerji olabilir ama bu topraklarda çok bin yıldır insanlar küçükbaş hayvancılık yapıyor, süt ve süt ürünleri diyetlerinin önemli bir parçası ve özelikle türklerin gelmesi ile de yoğurt vb. ürünlerin yayılmasıyla bu oran daha da genişledi.

böyle bir geçmişte yüksek laktoz alerjisinin yaygın olması bana pek olası gelmiyor.

süt 5bin yıldır insan hayatında 

bira 10bin yıldır. Biraya daha alışık yani insanlar öyle düşün

 

bu da laktoz mapi

 

map-of-Global-Lactose-Intolerance.png

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Sütün insan hayatına erken girdiği yerlerde laktoz sıkıntısı daha az. Yani insanlar uyum sağlıyor/sağlamış. Besin ihtiyacına göre evrimleşiyoruz, sütsüz yaşanır mı evet. Sütü sindirmenin bir yolunu bulmuş mu vücut evet. Bazı insanlar da olmuyor ama çoğunda oluyor. O konu hala iki tarafa da yakın, tüketmek veya tüketmemek. Aynı şeyi et için de geçerli, hatta yediğimiz birçok sebzenin de tamamını sindiremiyoruz.

Moral olarak tüketmemek daha ağır basıyor her ne kadar %100 doğru olmasa da en azından benim için reddedemeyeceğim kadar daha doğru.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

4 saat önce, Feamer dedi ki:

bunun türkiye deki oranı ne kadar acaba? asyanın süt ile tanışmamış milyarları veya avrupanın sütü anca peynirle gören milyonları için süt konusunda böyle bir alerji olabilir ama bu topraklarda çok bin yıldır insanlar küçükbaş hayvancılık yapıyor, süt ve süt ürünleri diyetlerinin önemli bir parçası ve özelikle türklerin gelmesi ile de yoğurt vb. ürünlerin yayılmasıyla bu oran daha da genişledi.

böyle bir geçmişte yüksek laktoz alerjisinin yaygın olması bana pek olası gelmiyor.

ww2 den önce süt öyle günlük içilen bir şey değildi

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC6927928/

Alıntı

Conclusion: In this population-based cohort study, the inclusion of cheese in the LLDS did not change the inverse associations with incident cardio-metabolic diseases and all-cause mortality. Furthermore, we found no significant association of total cheese intake with plasma dp-ucMGP. The results suggest that cheese is a neutral food group that fits a healthy diet.

2019. internetteki ilk sonuc. ayi gibi, onune gelen her bim peynirini yersen, icinde sutten baska her bi bokun tozu olan peynirleri tuketirsen tabiki de tuzu ve gereksiz bir ton kimyasali icine alirsin.

yoksa, sutten direkt kestirilip yapilan bir mozzarella, veya az tuzlu tulum peyniri gibi peynirleri yemeyen, bi zahmet reenkarnasyona inansin, birdaha ki hayatinda yer belki.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

3 sayfa neden sütün zararlı olduğu tartışılmış, yani çok bilinen bir şey zaten. ama bunun hayvansal ürün olmasıyla alakası yok. neredeyse bütün besinler içeriğinde anti nutrition denilen insanın sindirimine zararlı şeyler barındırıyor. mesela mercimek fasulye ve diğer bakliyatlarda ayrıcada tahıllarda da buluna lektin ve fitik asitler sindirimi bloke ediyor. aynen sütteki kazein ve laktozun yaptığı gibi. yani bakliyatlar fermente edilmeden çimlendirilmeden insanın yemesine uygun besinler değil. aynen sütün kefire yada yoğurda dönüştürülmeden uygun olmaması gibi.

laktoz şişkinlik yaparak, casein yavaş sindirilen bir protein olduğu için, fitik asit tohumun kendisini koruması amacıyla bağırsak çeperlerine saldırarak, lektin enzimleri engelleyerek sindirimi bloke ediyor. hepsinin yolu farklı ama sonuç aynı. işin tuhaf ve ilginç yanı biz bunları iyi şeyler zannediyor, sindirimin bloke edilmesini tokluk olarak algılıyoruz. aslında vucut ben bunlarla başedemiyorum yeter yeme diyor, biz oh iyi doyduk diyoruz. ama bizim anladığımız anlamda tokluk yeterli enerjiyi veya mikro-makro besinleri alabildiğimiz anlamına gelmiyor. tam tersine sindirim bloke halde olduğu için yediğimiz gıdanın enerjisinden, besin değerinden faydalanamıyoruz o tokluk anında.

o yüzden düzgün beslenmenin ilk anahtarı bağırsaktaki besin akışının bloke olmadan devam etmesi. bağırsak hiç durmuyor devamlı sindirim halinde. hiç bir şey yemediğiniz zamanda bile sindirime devam ediyor ve kendi kendini yiyor (otofaji). bu anti besinler yeri geldiğinde sindirim akışının lehine de kullanılabilir çünki sindirimin çok hızlı olmasıda bloke olması gibi iyi bir şey değil. hipoglisemi gibi durumlarda veya sindirimi çok hızlı besinlerle birlikte uygun ölçüde bu bloke ediciler iyi şeyler oluyor ama bunu ayarlaması kolay değil.

aslında bu sindirim bloke edici yiyecekler göçebe yemeği. çölde dağda bayırda uzun süre yemek bulunamayacak durumlarda işe yarar şeyler. zaten aryan istilacılarının özellikle pirinç yağmaladıkları ve yerleşik hayata geçişinde tahılların kontrollü üretilmesi ile ilgili olduğunu okuduğumu hatırlıyorum. yani aslında şu an yerleşik hayatta tahıl-tohum ağırlıklı beslenmekte ısrar ediyorsak yapmamız gereken şey 1 gün yemek yiyorsak 2 gün oruç tutmak. pirinç bulgur mercimek ve süt ürünleri bunu yapmaya gerçekten uygun yiyecekler.

hatta dahada ilginci genel geçer uzaylı betimlemesini aklınıza getirin. hep karnı şiş göbekli olarak tasvir ediliyor uzaylılar. bu tasvirin hayal ürünü olmadığını düşünürsek bir süreliğine, şöyle bir sonuca varabiliriz. demekki uzaylılar öyle bir beslenme yolu buldularki belki senede 1 kere yemek yiyip aynen bu bloke edici besinlerin verdiği tokluk hissiyle, besinlerini yavaş yavaş çok uzun sürede sindirerek yaşamlarına devam ediyorlar. zaten kafalarının çalıştığıda yine kafalarının büyük olmasından belli. gerçi bu konuda tam emin değilim çünki tokluk arttıkça insanın kafasının çalışması ve zihinsel faaliyetlerinin verimliliğide doğru oranda azalıyor. 

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

o göbekle içilir mi. zaten alt tarafı öne doğru şişmiş karın bloke olmuş sindirimin göstergesi. genelde göbek yapmışım diye düşünüyor insanlar. ama vucudun diğer yerlerine kıyaslayınca normal olmadığı anlaşılıyor. süt ve baklagil buna en çok sebep olan yiyecekler. birde gluten var tabi tahıllarda olan.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Süt ve süt ürünleri probiyotiktir. Ekmek de probiyotiktir. 

 

Ama endüstriyel süt, süt ürünleri ve tahıl ürünlerinde probiyotik yok. Laktoz sindirimine yardımcı olan Lactobacillus gibi probiyotik bakterileri de bu ürünlerle bağırsaklara almış oluyoruz. Ama endüstriyel ürünlerin yapaylığı yüzünden vücudumuz tepki gösteriyor. Sonra probiyotik bakteriler azalıyor ve yoğun şeker tüketimi nedeniyle candida mantarları çoğalıyor. Vücut şekere bağışıklık kazandıkça candida mantarları, böceklerin beynini ele geçiren parazitler gibi beyne hükmetmeye başlıyor daha çok şeker için. Karın şişkinliği de bu yüzden oluyor. 

 

Activia tarzı ürünler piyasaya karın şişkinliğini yok etme reklamlarıyla çıkmıştı. Uzun ömürlü ve pastörize sütle yapılan yoğurt neden tutmuyor çünkü içinde bakteri yok. O yüzden çiğ sütle yapılması gerekiyor. 

 

Laktozsuz süt dedikleri de süte laktaz enzimi katarak laktoz şekerinin galaktaza dönüşmesi sonucu oluşuyor. Tadının hafif şekerli olması da bu yüzden ama yine de 100ml laktozsuz sütte 0.1mg laktoz var. 

 

Mesela unlu gıdalar da öyle. Instant maya dedikleri şey bozuk mayadır. Gerçek mayayla yapılan ürünler sağlıklı olur, karnı şişirmez, mideyi yakmaz. Yediğimiz tüm mayalı ürünlerin mayası bozuk doğal maya olmadığı sürece. Reklam amaçlı ekşi mayalı, ruşeymli ekmek vs dedikleri de yine yalan. Göz boyama politikası çünkü zamandan ve toptan kazanç sağlamak için ali cengiz oyunlarına başvuruyorlar.  

 

Endüstriyel süt ve yoğurt diğer endüstriyel gıdalarda olduğu gibi kanserojen. Şekeri kısın. Zaten şekeri kıstığınız zaman tatlıların ne kadar şeker içerdiğini fark ettiğinizde rahatsız olup tüketemeyeceksiniz. Bütün tatlı ürünlerinin içeriğine bakın en az %50'si şeker. Toblerone, Nutella hiçbirinin eski kalitesi yok ve hepsinin şeker oranı %50'nin üzerinde. Şeker ilavesiz yazan içeceklerde bile şekerli içeceklerden daha çok şeker var. Glikoz şurubu denen illet zaten başlı başına tartışma konusu. 

 

Paketlenmiş ürünleri tüketmeyi mümkün olduğunca kısın hatta bitirin. Ev yoğurdu yiyin, kefir için hatta meyveli su kefirini tavsiye ederim gazozdan daha lezzetli. Bunları evde yapmayı öğrenin. Doğal probiyotik alın. Hem kilo verdiğinizi hem iştahınızın azaldığını hem de şişkinliğinizin azaldığını fark edeceksiniz. 

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

6 saat önce, Litminov dedi ki:

Uzun ömürlü ve pastörize sütle yapılan yoğurt neden tutmuyor çünkü içinde bakteri yok. O yüzden çiğ sütle yapılması gerekiyor. 

Günlük süt ile sorunsuz yapıyoruz.

 

Alıntı

Endüstriyel süt ve yoğurt diğer endüstriyel gıdalarda olduğu gibi kanserojen. Şekeri kısın. Zaten şekeri kıstığınız zaman tatlıların ne kadar şeker içerdiğini fark ettiğinizde rahatsız olup tüketemeyeceksiniz. 

Mesela laktozsuz sütte, süt şekeri (laktoz) basit bileşenlerine ayrılıyor. ( glikoz ve galaktoza ). Laktozun parçalanması ile açığa çıkan glikoz ve galaktozun tatlılık derecesi laktoza kıyasla yaklaşık olarak 4 kat daha fazla.

Hem paketli hemde sağlıklı bir ürün yok gibi sanırım.Paketli gıdalarda %2 den fazla ise trans yağ , paket üzerine yazılmak zorunda idi.. Son gelen yönetmelikle trans yağ içermez beyanı kaldırılıyor. Benzer durumu GDO için de yapmışlardı. Ama ürünlerde GDO kullanımı yasak , yasakken GDO içermez yazmak diğer ürünlerde GDO vardır algısı yapıyor olarak savunmuşlardı. Ülkemizde ki bu üst düzey kontrol ve ona olan güvenimiz ile ne yaparız artık kişiye kalmış oluyor.

 

 

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

On 25.12.2020 at 18:46, Flassh dedi ki:

ww2 den önce süt öyle günlük içilen bir şey değildi

demek istediğim tam olarak süt ürünleriydi. zaten peynir ve yağ gibi katma değer sağlayacak ürünleri üretmek yerine lıkır lıkır süt içmeleri pek olası değil.

bu bakımdan asya göçebeleri gibi veya batılıların bira içmeleri gibi sıklıkla direk süt tüketimi söz konusu değil gibi duruyor ama yine süt ürünleri tüketimi var

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@Narstil 

Pastörize süt ile yapanlar var ancak tutmayanlar da oluyor.

 

GDO olayı ise tamamen zemin hazırlama. Yaptıkları her pislik gibi alıştıra alıştıra sokuyorlar piyasaya ki kimsenin sesi çıkmasın. Artık ses çıksa da susturmaları kolay. Zaten yeni getirdikleri yasayla konuşmak da yasak oldu. GDO kullanımı yasak diyorlar GDO içeren bir sürü yerli marka çıkıyor ortaya. Trans yağ, glikoz şurubu, palm yağı, GDO, MSG, katkı ve koruyucu maddeleri paketli ürünlerin neredeyse hepsinde var. 

 

Dışarıdan yemek yemek resmen rulet oynamak gibi artık. Hani şu tiktok'ta kazanda süt banyosu yapan, çıplak ayağıyla ezmek için salça kazanının içine giren işçilerin olduğu taşeron firmalar var ya işte işletmeler ürünlerini o tarz yerlerden alınıyor. Çünkü ucuz. 

 

Bir de bu yemek yerleri pandemi dolayısıyla stokları eritmek için ellerinde kalan bozulmuş ürünlerle yemek yapıyor. Çevremde dışardan yediği için zehirlenen çok fazla kişi gördüm.  

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...