Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Quarter-Life Crisis


elma

Öne çıkan mesajlar

uzun olacak ama çok açıklayıcı oldu bence. oku.

ya benzer düşünceleri herkes hissediyor. ha arada şöyle bi fark var iyi kariyer / eğitimi olanlarla olmayanlar arasında, iyi eğitimi olmayan çat diye amelelikten hallice işler buluyor. call center'larda çalışıyorlar, satış destek oluyorlar bütün gün sipariş geçiyorlar, yani inanılmaz rutin + kesinlikle inisiyatif alamayacağın ve ne ileri ne geri gidebileceğin işlerde çalışıyorlar. dolayısıyla bu bahsettiğin krizi hissedecek düşünecek enerjileri dahi kalmıyor. zaten o grup bi yerden sonra şükretmeye başlayıp evleniyor, 3 çocuk falan yapıyor, fazla düşünmüyor.

iyi eğitimli gruba geldiğinde sürekli bir "böyle olmamalıydı" durumu hakim. zira başta üniversiteler olmak üzere medya ve bi takım ortamlar sürekli olarak üniversite öğrencisi olma durumunu pohpohluyor ve sanki mezun olup birden 10 bin maaş alıp robot yapmaya başlayacakmışsın gibi bir hava yaratıyor. halbuki yakından uzaktan alakası yok.

yurtdışı tecrübesi yaptığın kadar yurtiçi tecrübesi de yapsaydın, bu bahsettiğimiz illüzyonu yaşamazdın, zira evet burası türkiye ve mal bu. mühendislerin %70'i satışçı ve/veya yönetici, kalanı da ya üretimde, ya inşaatta. satınalma gücümüz çok düşük ve inanılmaz ufak maaşlar alıyoruz.

ha yurtdışına çıkmak bir çözüm mü? benim için olmadı maalesef, biraz arabesk bir insanım ve maalesef gidemiyorum. imkanım var ama çıkamıyorum. iki sebebi var. birincisi avrupai yaşam bana uymuyor, resmen taksiciyle akepe çok dandik muhabbeti yapan bir insanım. soğuk sosyal ilişkiler öldürüyor beni. ikincisi ise şu:

mühendislik mezunuyum. almanyada erasmus ve staj yaptım. ingilizce ve almanca biliyorum.

istatistikler:
türkiye'de üniversite mezunu oranı %10. yani yalnızca dandik bir üniversite diplomasına sahip olarak her 100 kişiden 90'ının önüne geçiyorsun. ki bu yüzdeye heykent üniversitesi kar küreme fakültesi daire 3'te okuyan kız da dahil, sabancıda okuyan sen de dahilsin. yani aslında çok daha küçük ve özel bir gruptasın.

türkiye'de yüksek lisans mezunu oranı %0.76. yani yüksek lisans diplomasına sahip olarak her 100 kişiden 99'unu tokatladın. devam edelim.

türkiye'de ingilizceyi konuştuğunu iddia eden insan oranı %3 idi yanlış hatırlamıyorsam. bak iddia eden dedim. üniversite öğrencileri arasında bi muhabbet çevirirsen bu "iddia"ların ne durumda olduğunu bilirsin. yani oran büyük ihtimalle %1'in altındadır. yine 100 kişiden 99'u gitti.

türkiye'de ingilizce dışında bir dili daha bilen insan oranını bilmiyorum ama %1 olduğunu bile sanmıyorum.

şimdi almanya'ya gelelim, klasik türk usulü göçmenliğin en hayal edildiği ülke. hangi mühendislik öğrencisine sorsak almanyaya gitmek ister zaten. buyrun.

bir kere ne olursa olsun döner kebabçı bir türksün, bu net. bunu cebe 3-0 geride başlama olarak bi koy.

üniversite mezunu olma oranı %29. tabii bu oran içerisinde ilk 500'deki onlarca üniversiteleri dahil, bizimki gibi kağıt diploma basan yer pek yok.

yüksek lisans istatistiğine bakmaya üşendim.

almanya nufusunun %56'sı iyi derecede ingilizce konuşabiliyor.
almanya nufusunun tamamı iyi derecede almanca konuşabiliyor.

özet olarak olay şu: türkiye gibi eşitsizliğin had safhada olduğu bir ülkede, tahterevallinin yukarıdaki ucundasın, bu fırsatlar ülkesinde mucizeler yaratmak varken yet another immigrant olacağın ülkelere göç ediyorsun. burada inanılmaz qualified bir adamken, orada standartların azıcık üzerinde bi adam olacaksın. bu yüzden burada kalmayı tercih etmiş idim zamanında. ha pişman mıyım galiba evet. hiç bi zaman onu seçsem ne olurdu diye düşünmeyi bırakamazsın zaten.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ha askerliğe değinmemişim. abi evet büyük konuşmayayım da askere gitmeyeceğim. elimden geleni de yapıyorum, master'dan sonra da bedelli çıkmazsa yurtdışına çıkıp bi 3 sene çalışıcam. ama bak ülkenin güzelliğine dikkat çekmek istiyorum: askere gitmemek için yaptığın her şey aslında hem sana hem milletine eksra faydalı şeyler:

-yüksek lisans yapmak
-doktora yapmak
-yurtdışında çalışmak

yani öyle güzel öyle müşkülpesent öyle abdülcenap bir ülkemiz var KI, askerlikten kaçarken bile bereketli
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

üniversite-yüksek lisans falan sizi bir yere kadar bir yerlere götürür. ancak piyasada çok degisik dinamikler var. hayatı üniversiteyi bitirdim şuraya gelebilirim yüksek lisans bitirdim bunları yapabilirim şeklinde düşünmek yanlış. bizim bilgisayar oyunlarından alışkanlık üni bitti bunları unlock ettim yüksek de yaptım daha ne yapayım tarzı düşününce hayal kırıklığı kaçınılmaz. piyasada nelerin para ettigini şirketlerin nasıl pozisyon aldığı, borsayı, outsourcing i, projelerin işleyişini, reklamı pazarlamayı falan bunların birbiri ile iletişimini görünce birşeyleri anlamaya başlıyor insan. yapı kredi bankasında falan çok gördüm bogaziçi bilgisayar mezunu oturmuş normal kod yazıyor yıllar sonra bir yerlere gelebilir belki. yıllarca ben işimi en iyi şekilde yapayım elbet yükselirim tarzı düşünce tutabilir ama tutmama olasılığı daha yüksek. veya bu işin aynısını ben de yapayım deyip şirket kurup patlayan da birçok kişi var. dogada en güçlü olan değil en iyi adapte olan en uzun yaşar diye bir söz var, çoğu kişi türkiyenin ne kadar geride olduğundan bahsediyor bundan şikayet etmek yerine avantajına kullanabilirsin mesela. jet fadıl mesela adam sürekli milleti dolandırıyor. dünya kadar parası var yaptığı işin iyi veya kötü olmasını geçtim adam belliki milleti çözmüş bu açıkları kullanarak sürekli kar ediyor. ben bankalarda yazılımcı olarak çalıştım hep abuk sabuk frameworkler vardı zamanında bir şirket kakalamış bunlara bankalarda dünya kadar para verip almış. senarious ile konuştum gçeen gün mobil piyasa da öyle imiş. of ne kadar salaklar bu şirketler gerizekali programları kullanıyorlar demek yerine bu durumdan birşeyler elde etmeye çalışmak daha mantıklı bence. bunun için de sadece teknik bilgi değil daha birsürü şey gerekli (network tepede bana göre)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ay bende de bu var galba bilmiyom ki
2 ay sonra falan 25 bitiyor
2-3 yıl önce sorsan baya özgüvenli, kısa vadeli gerçekçi rotasını çizmiş gerekenleri tıkır tıkır yapar gibiydim. şimdi bu seneyi başından beri çok önemli görüyodum ama hiç bir gerekliliğini yapmadım falan. 2 ay sonrasını göremiyorum ki mezuniyete denk geliyor. hiç fikrim yok depresyona gircem sanırım 2015-16 sezonunda :(
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Madcat said:

öf askerliği yapmamış, hayatta zorluk yaşamamış, haber siteleri okuyup öf ülke çok cahil diyen bir starbaks genci.

akape çok kötü diye 10k maaşı "kendine yediremeyen adam" derdi de dertlerin en büyüğüymüş kardeş, geçmiş olsun.


Beni tanısan şunları yakıştıracağın son adam olacağımı bilirdin.
Neyse sen de haklısın tabi kardeş, umumi ortamda atıp tutmak kolay.

Sen burda akapeymiş tayyipmiş geçim sıkıntısıymış her gün başka bir şeyle uyanırken ben orda insan gibi yaşıyor olacağım. Bunu bildiğini bildiğimden seviniyorum söylediğin gerzekce laflar karşısında, o yeterli. Böyle insanları tanımadan bir kaç kelime okuyup rahatça yorum yapıp etiketliyorsunuz ya, benim gibi sakin adamı bile sinirlendiriyorsunuz. Şuraya 50 kişi fikir yazmış yapıcı yorum yazmış, haddini aşıp saçmalayan tek insansın.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

elma said:


Beni tanısan şunları yakıştıracağın son adam olacağımı bilirdin.
Neyse sen de haklısın tabi kardeş, umumi ortamda atıp tutmak kolay.

Sen burda akapeymiş tayyipmiş geçim sıkıntısıymış her gün başka bir şeyle uyanırken ben orda insan gibi yaşıyor olacağım. Bunu bildiğini bildiğimden seviniyorum söylediğin gerzekce laflar karşısında, o yeterli. Böyle insanları tanımadan bir kaç kelime okuyup rahatça yorum yapıp etiketliyorsunuz ya, benim gibi sakin adamı bile sinirlendiriyorsunuz. Şuraya 50 kişi fikir yazmış yapıcı yorum yazmış, haddini aşıp saçmalayan tek insansın.


elma said:

Anhora, senin durumundaydım az çok 6 ay önce. Uzun süre hayattan gerçekten ne istediğimi sorguladım.

Bu konuda benim de yazacaklarım var, paticikler üşenmeden okuyup yorumlarsa sevinirim.

Sabancıda Endüstri mühendisliği masterını bitirdim iyi bir dereceyle. Burada iş aradım, danışmanlık firmalarıyla görüştüm vs. hiç birine gerçekten isteyerek gitmedim. Hepsinde de networküm vardı, beğendirmiştim ama kendimi pazarlama hevesim yoktu getirmedim sonunu. En sonunda yapı kredi'de başlayacaktım. 2 yurtdışı, 3 yurt içi staj tecrübesi, ingilizce almanca bilen master mezunu vs (kendimi övmek için söylemiyorum, ortalamaya göre kalifiye sayılırım yani sokaktan geçen birine bile CV'mi göstersen) mezuna teklif ettikleri rakam 2.5 lira. Bakıyorum bu pozisyona girenler istanbul uni türkçe işletme falan mezunu, aramızda dağlar var. Evet daha hızlı yükselir, 2-3 yıl sonra 4-5 lira gibi rakamlar kazanırdım ama kabul etmedim. İstekli olup gidip kendimi satsaydım BCG, Mckinsey, hatta çok kolayca P&G, unilever gibi bir yere girip 4-5 liraya da başlıyor olabilirdim. Bu senaryoların hiç biri tatmin etmedi çünkü para kazansam da mutlu olmayacaktım burada onu biliyorum. özel sektörün beyaz yakalıyı aç gözlü sömürmesi üzerine TR'nin sömürü faktörü giriyor. 1 yıl izin yok, cumartesileri yok, özel hayat ve mesai saatine saygı yok vs. (Büyük firmalardan bahsediyorum). Ha ama laklak ortam var, çay içme muhabbet etme falan yapıp akşamları ekstra mesaiye kalma var. İnsanların kirli ofis politikaları yapmaları, yaptıkları işin kalitesinden çok yağcılıkla ve süslü kelime oyunlarıyla kendilerini ön plana çıkarmaları da bol bol var. Baktım askerlik de yaklaşıyor 6 ay sonra, akademiyi seviyorum eğitimi seviyorum. istanbuldan ve ülkeden çok sıkıldım, doktora başvuruları yaptım onlarca okulla mailleştim, en sonunda hollanda oldu 2 hafta sonra taşınıyorum okumak istediğim alanda ismi bilinen okula, keyif alacağım bir projeye gidiyorum. En az 4 yıl ordayım. Özel sektörde çalıştım, 9-18 i sevmiyorum, hele TR de bu saatlerden çok daha fazlasını talep ediyorlar. Akademide mutluyum öğrencilerimle, kampüs ortamıyla, flexible zamanlama imkanıyla ve bol bol gezmesiyle. Burada multinational firmaya girip 2-3 yıl sonra yurtdışına kapağı atardın diyecek arkadaşların, hem o ihtimalin o kadar kolay olmadığını, hem araya askerlik gireceğini, hem de 3 yıl sonra ülkenin ne durumda olacağını düşünmelerini isterim.

Burda ne kadar para kazansan da para sana kalite aldırmıyor. Kendi balonunu yaratıp etliye sütlüye dokunmadan orda mutlu olmayı amaçlıyor insanlar ama bu imkansız, sokağa çıkıyorsun insanlar yine saygısız ve ufak çakallıklar peşinde, otobüse biniyorsun herkes itiş kakış ve kokuyor. Devlet seviyesinde ise zaten malı götürüyo herkes. Senin ödediğin vergi ne oluyor diye sorsan kafana copu yiyorsun, ya da çok konuşma kes sesini diyor devlet. Burda mutlu olmanın formülü çok bir şey bilmeyip, azla tamah edip tevekkülle günü kurtarıp çok şükür bugün de doyduk kazasız belasız diyebilmekten geçiyor.

Aysun kayacı gibi yazıyorum bunları biliyorum ama durum böyle yani istediğiniz kadar bu adam elit entel takılıyor deyin, günün sonunda durum bu ve ben rahatsızım. Görünürde bu durum daha da kötüye gidiyor, çakallık, çürüyen kültür, kaybolan hoşgörü ve toplumsal tolerans her yeni nesille norm halini alıyor. Ülkenin politik durumu desen belli zaten, hazirandan sonrasını göremiyor insanlar.

Kararımla mutlu muyum, evet mutluyum. Gittiğim yere uyum sağlamasını ve mutlu olmasını becerebiliyorum. Ne kadar yer yer ırkçılıkla karşılaşacağımı bilsem de, burda zaten 1. sınıf vatandaş görünümlü 3. sınıf vatandaş muamelesi görmemden iyidir. Büyük konuşmayayım ama muhtemelen buraya daha dönmem.

Kısacası, insanların ne düşündüğünü, senden ne beklediğini çok takma bu seni bir yere götürmez. İnsanları mutlu eden parametreler farklı, hayattan beklentileri farklı. Otur fikir al tavsiye al, her şeyi terazide tart ve ona göre kendine en sıcak hissettiğin seçeneği seç. Ben de kendime referans noktası olarak bazı sınıf arkadaşlarımın mezuniyet sonrası durumlarını, hatta çalıştığım firmalardaki mesaidaşlarımın durumlarını alıp ben geride kaldım diye üzülürdüm. Hayat mezuniyet derecesi ve an itibariyle yaptığın işten çok daha fazlası, hiç beklemediğin insanlar hiç beklemediğin işler ve paralar kovalayabiliyor. Benden de mezun olurken çok iyi yerlere geleceğimi bekliyorlardı, ki gelirdim de ama burda olmak istemediğimi anladım ve gidiyorum. Bunu korkup kaçma diye düşünenler olabilir, ama işin o kadar basit olmadığını sanırım bunu okuyanların 90% ı içten içe biliyor.



topiğe şunu yazsaydın daha mantıklı konuşurduk ki daha önceden yazmışsın yani.

şimdi böyle açınca topiği kusura bakma artis oluyorsun hafiften.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

@pontipati

o hale gelmemek için normal bir hayat yaşayacaksın işte. çabuk memur hayatına atıl, garanti bir iş garanti maaş öyle bir hayat kur :P

elma said:

Bone, beni güzel özetlemişsin. Ben tabi ki ekşisözlük dışındaki tanımına giriyorum. Çoğu konuda yeterince tatminim. Kendi ayaklarımın üzerinde durma, cinsel ve sevgisel tatmin vs hepsini yaşadım sıkıntı yok, üstüne iyi firmalardan teklifler de aldım reddettim.

Dediğin gibi ülkeden memnun değilim ben. Politik sıkıntılar ve sokaktaki insanın cahilliği ve kabalığı sıkıntımın 60% ını oluşturuyor. Kalan 40% ise attığım adımların gelecekteki yansımalarından emin olamama, şu anki kariyer adımlarım doğru yöne mi sürükleyecek bir türlü bilememe. Bunun yegane sebebi de ülkedeki sıkıntı aslında, insan bir seçim sonrasını dahi göremezken her şey kötüye gidiyorken nasıl 5-10 yıllık kariyer planı yapar ki.

Bu yüzden dediğin gibi kapitalist dinamik verebilen ülkelerde yaşamak istemem. TR'ye bok atıyorum ama Amerika da benzer şey benim için, sokaktaki insanı aptal ve şımarık, ülkeyi elite few yönetiyor. Bir insanın aptal ve şımarık olması sorun değil, eğitim verirsen bu özellikleri başkasının canını sıkmaz. Bizde cahillik ve kabalık var, hayat kalitesinin için ediyor bu yüzden. Benim için huzur ve istikrar önemli. Sokağa çıktığımda tinercisi musallat olacak mı, araba park ettiğimde otopark mafyasına para verecek miyim, kadınsam birisi laf atacak kuytuda tecavüz edecek mi gibi dertlerle hayatıma stres katmayan herhangi bir ülke kafi.

İsveç'te 8 ay kaldım, hayatımın en ama en keyifli dönemiydi. Doğa temiz, insanlar mutlu, stres minimum ve hayat köy kadar şehirde olsa bile güzel.



dediğini anlıyorum. buna benzer durumdayım ben de, İngiltere, İsveç, Belgrad gördükten sonra Türkiye'deki yaşam koşullarına alışamadım.
babamdan Ferrari alıp, Bilkent Üniversitesi'nde okuyup, sonra da hazır işimin başına geçecek gibi iyi durumda olanlar kadar olsaydım umursamazdım tabii.

o yüzden de İsveç'e geri dönmek için uğraşıyorum şimdi :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hacı ilacın sanat. istanbuldaysan biraz sergileri gez.
kariyer gelecek vs sisteme çok sarmamak lazım çünkü bu kanallara giren gördüğüm herkes daha çok rahatlamak yerine daha sıkıntılı hale gelebiliyor

bir de herhalde biraz da evrimsel bişey, yaş ilerledikçe boş muabbet boş takılmaca ya da fazla maddi egosal tatminler sarmıyor, sanırım doğa, enerjiyi yeni bir canlıyı büyütmeye aktarmanı istiyor artık, yani çocuk + evlilik mevzu
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...