Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Karachi,Lahore,Faisalabad...Ez cümle, PAKİSTAN'a gidiyorum


KuddusiMavra

Öne çıkan mesajlar

Vikipedya’da bulabileceğiniz bilgiler….
PAKİSTAN ismi nereden gelmektedir?
Hem Urdu ve hem de Fars dilinde Pak ülke anlamına gelen PAKSTAN isminden gelmektedir.
5 eski Hindistan sömürgesi eyaletin harflerinin birleştirilmesi ile oluşturulmuştur.
P (Pencap)
A (Afganya, ülkenin kuzey batı bölgesi)
K (Keşmir)
S (Sind)
TAN (BelucisTAN)
160 milyon nüfusu vardır.
Nüfusun %97’sini Müslümanlar (Müslüman nüfusun 80%’ini Sünniler, 20%’sini Şiiler oluşturmaktadır), geriye kalan 3%’ünü de Sih, Budist, Hindu ve Hristiyanlar oluşturmaktadır.
60’dan fazla dilin konuşulduğu bir ülkedir Pakistan.
Karaçi
Sind Eyaleti’nin başkenti.
18 milyon nüfusa sahiptir..
Hint Okyanusu kıyısında kurulmuş olan Pakistan’ın ticaret ve sanayi merkezi konumunda olan şehir.
17inci yüzyıl ortalarında balıkçıların kurduğu bir köyken 19uncu yüzyıl ortalarında sömürgeci İngilizler denize açık ve oldukça korunaklı olması nedeniyle bir liman inşa ederek buranın büyümesine neden olmuşlar.

Vikipedya’da bulamayacağınız bilgilere gelince…
Karaçi’nin en büyük sorunu terörizmdir. Hemen her gün bombalar patlamakta ve onlarca kişi hayatlarını kaybetmektedirler. O kadar karışık bir terörizm sorunu var ki kime sorsanız herkes farklı bir şey anlatıyor ve sonuç olarak herkesin anlattığı doğru. Dolayısıyla buradaki terörizmin kaynağı
-farklı etnik yapıların birbiri arasındaki çekişme
-farklı Müslüman mezheplerin ve Hindistan etkili Hindu ve Sih mezheplerin birbirleri arasındaki çekişme
-radikal İslamcı teröristler
-başka bazı şeyler daha var ama şimdi yazmayacağım
Daha önce birkaç kez gittim Pakistan’a ama o zaman hep Faisalabad ve Lahore’a gitmiştim. Karaçi’ye birkaç kez niyetlenmiştim ama her seferinde büyük bir terör olayı neticesinde oradaki acentam seyahatimi ertelememi istemişti çünkü böyle durumlarda Karaçi genelinde sıkı yönetim ilan ediliyor ve şehrin dünya ile bağlantısı kesiliyor.
Dün THY’nin tarifeli uçağı ile İstanbul’dan Karaçi’ye gitmek üzere yola çıktım. Uçakta Pakistanlı yolcular ağırlıklıydı ve ne yazık ki neredeyse tamamı uçağa biner binmez çoraplarını ve ayakkabılarını çıkartır, ya elleri ile ayaklarını karıştırmaya başlarlar ya da benim yan tarafımdaki amca gibi terliği ayaklarına geçirirler.


Terlikli amca

Yaklaşık 5 saatlik direk uçuş ile Jinnah Havaalanı’na indim. Uçaktan dışarıya çıkar çıkmaz sabahın 3ünde sımsıcak bir hava sizi sarıp sarmalıyor. Bunaltıyor. Sabahın 3’ünde!

Jinnah International Airport
(benim uçağın üzerinden görünen binanın üzerine ince bir yazı ile yazmışlar)

Pasaport kontrolü tıpkı daha önce ki Pakistan seyahatlerimde olduğu gibi son derece kolay bir şekilde geçiliyor (daha önceki Pakistan seyahat izlenimlerimle ilgili yazım (http://forum.paticik.com/read.php?23,7277818,page=3 )
Bir yazım daha olacak ama bulamadım nedense. Neyse. Özellikle Karaçi ile ilgili herkes için bilgilendirici bir gezi yazısı olmasına çalışacağım.
Hava alanı çok sıradan. Küçücük. Duty Free çok küçük ve dikkat çekici bir şey yok. Sadece bu sıralar almaya niyetim olduğu için baktığım SAMSUNG GALAXY NOTE-3 fiyatının 650 Dolar olması ilginç geldi.
Birinci uyarı! Kesinlikle sigara içenler sigaralarını bizim havaalanından alsınlar çünkü dünya üzerinde görebileceğiniz en ilginç SİGARA SAĞLIĞA ZARARLIDIR resimleri burada ne yazık ki?!?!


Sigara kapağı
Her zaman olduğu gibi biraz para bozdurdum (50 Dolar). 1 USD = 96 Rupi’den bozdular. Şehirde 98 Rupi’den bozduklarını daha sonra öğrendim (tahmin edilebilecek bir şey hava alanında biraz daha ucuza bozmaları).
Beni otelin elemanının karşılaması gerekiyordu ama yaklaşık 15 dakikalık beklememin ardından havaalanının çıkışında ofisleri olan 2 taksi firmasından birisinden yardım istedim.
İkinci uyarı! Kesinlikle Karaçi’de yoldan geçen taksilere binmeyin.
Taksiye giderken valizlerimi taşıyan elemana önce 50 Rupi bahşiş verdim. Baktım çok şirinlik yapıyor, 100 Rupi daha verdim.
Üçüncü uyarı! Buralarda kesinlikle bahşişsiz iş halletmeye çalışmayın.
Taksi beni 10 dakika içinde otelime götürdü.
450 Rupi tutan ücreti 500 Rupi olarak verdim ve üstü kalsın dedim.
Otel Pakistan standartlarına göre temiz ve lüks sayılabilecek bir otel. Acentam ayarladı ve oda + kahvaltı dahil geceliği yaklaşık 60 Dolar.
Odaya girip hemen duşumu aldım ve Pakistan saatiyle 5 buçukta yattım. 6 saat uyudum. Kahvaltıya özellikle inmedim ki uykum bölünmesin.
Dördüncü uyarı! Böyle uzun uçuşlar (daha uzun uçuşlarım oldu tabi ama 5 saat uçuş da az değil) sonrasında en önemli şey deliksiz uykudur. Çünkü zaten jet lag hali 1-2 gün sizi sallayacaktır.
Acentam beni saat 12de resepsiyondan aldı ve fabrikaları gezmeye başladık. Yollar berbat. Alt yapı berbat. Fotoğraflardan zaten göreceksiniz.


Karaçi’de yol-1



Karaçi’de yol-2

Bir de yolda giderken şu fırını gördüm. Çok güldüm.


Al Hamdulillah Bakery


İnsanların Türkiye sevgisi, sempatisi burada gerçekten tıpkı Lahor ve Faysalabad’da olduğu gibi üst düzey. Her yerde Muhteşem Süleyman’ın ve adını bilmediğim, varlığından dahi haberdar olmadığım Türk dizilerinin ve özellikle de bu dizilerde oynayan güzel kadın oyuncularımızın dev afişleri asılı.
Fabrikalarda bir patron odası nasıl olur. İlgili fotoğrafı paylaşıyorum. Duvar Kur-an’dan ayetler gibi.
Ayrıca koltuğa da mutlaka havlu koyarlar burada. Sırtlarının terini alması için.

Patron odası

Enerji krizi 2 senedir burayı sallıyordu fakat şu son 4 ay gerçekten çok kötü. Tıpkı Türkiye’deki gibi hidro elektrik santralleri kapatan hükümet enerji ihtiyacının tamamına yakınını doğal gaz santrallerinden karşılayacak şekilde yatırım yapmış fakat doğal gazı da dışarıdan alıyorlar. Su sıkıntısı özellikle Karaçi’de had safhada. Karaçi’nin terörizm sorunu da üzerine gelince ülkenin lokomotif sektörü olan tekstilde üretim her zamankinin 3’te 1’inin de altına gerilemiş vaziyette (kendi adıma ben de bunu bu ülkeye yaptığımız satışlardan çok rahat doğrulayabiliyorum, geçen senenin aynı dönemine göre satışlarımız 4 kat azalmış).

Karaçi’de tıpkı Lahor ve Faysalabad ve hatta Dakka (Bangladeş)’da ki gibi arsa fiyatları inanılmaz derecede pahalı olduğu için (Karaçi’de metre kare fiyatları 1300-1400 Dolar arasındaymış) fabrikalar (fabrikadan kastedilen de 99% tekstil fabrikaları) enine değil dikine inşa edilmiş. Yani Türkiye’de geniş bir alana zemin şeklinde inşa edilmiş boyahaneler burada 6,7 hatta 8 katlı olabiliyor. Böyle olunca da 4 tarafı açık büyük asansörler kullanılıyor. Ve bu asansörlerin operatörleri var. Tabureye tüneyip 12’şer saatlik 2 vardiya halinde çalışıyor asansör operatörleri.


Asansör operatörü ve 4 tarafı açık asansör

Yemekleri kebap ve türevleri şeklinde ama İran, Bangladeş, Hindistan, Nijerya’da ki pirinç sevdası burada da geçerliliğini koruyor. Yemeklerin vaz geçilmezi pirinç pilavı. Tavuk yine aynı şekilde çok tüketiliyor ve Türkiye’de tavuk yememe kuralımı bozduğum birkaç ülkeden birisi olan Pakistan’da tavuklar hala tavuk lezzetinde.
Akşam gittiğimiz restaurantta kara çarşaflı birçok kadın gördüm ama onların 4te 1 oranında başı açık kadınlar da gördüm. Yine de gezdiğim Müslüman nüfusa sahip ülkeler arasında kadının sosyal hayatta en az yer aldığı ülkenin Pakistan olduğunu kesinlikle söyleyebilirim (hatırlatma. Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ülkeler arasında Türkiye’den sonra kadınların sosyal hayata en fazla katıldığı ülkenin İran olduğunu düşündüğümü daha önceki gezi yazılarımda belirtmiştim).
Hijyen kavramı buraya henüz yeni giriyor. Televizyonlarda sağlık bakanlığının yayınladığı “haydi çocuklar, ellerimizi mutlaka tuvaletten sonra yıkayalım” şeklinde çevrilebilecek reklam kampanyası sürekli dönüp duruyor.
Beşinci uyarı! Kesinlikle şişelenmiş su haricinde su içmeyin. Kesinlikle açıkta servis edilen meyve ve çiğ sebze yemeyin. Salata yemeyin. Çok zor durumda kalırsanız (bana sık oluyor, yemeğe götürüyorlar, kendi çaplarında gerçekten bana her türlü ihtimamı gösteriyorlar ancak ne kadar yemek istemezsem istemeyeyim en azından tadına bakıyorum mecburen, ayıp olmasın hesabı) tadına bakınmakla yetinin. Oteliniz 5 yıldızlı otellerden birisi ise bile bu kuraldan vaz geçmeyin. Çünkü mutfakta çalışan adamın kafası tek yıldızlı.
Ben size yaptığım uyarıya uyamadım çünkü resmen zorla aşağıda resmini paylaşacağım tatlıyı bana yedirttiler. Dondurma ve üzerinde bildiğiniz şehriye makarnası. Külfi diyorlar burada buna. Bildiğiniz dondurma ve bildiğiniz şehriye makarnası 


Kulfi

Yarın tatil günü. Kahvaltı ardından internette biraz vakit geçirmeyi planlıyorum. Öğle yemeğinde buradaki acentam beni yine buranın iyi restaurantlarından birine götürecek ve daha sonra da Karaçi’nin turistik yerlerini gezdirecek. Bol fotoğraf çekip yarın akşam sizlerle paylaşmayı planlıyorum.
Şimdilik bu kadar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Dün akşama ait fazla fotoğraf paylaşmamışım sizinle yorgunluktan. Birkaç fotoğrafı burada paylaşayım istedim.
Buranın en lüks restaurantı olduğunu söyledikleri bir yere götürdüler beni. 3 katlı restaurantın terasına çıktık. İnsanlar ve hem de yüzden fazla insan kuyrukta bekliyordu. Biz 7 kişilik rezervasyonumuzu önceden yaptırdığımız için terasta yerimizi aldık. Karaçi Limanı görünüyordu yalnız telefonum geçen sene gezi'de çok fazla kamerası üzerine düştüğü için çok kötü çekiyor özellikle gece fotoğraflarını. Kusura bakmayın.





Kulfi ile dün tanıştırmıştım sizi, bir kez daha paylaşayım.







7 kişilik hesap 50 bin Rupi geldi ki bu yaklaşık 520 Dolar tutuyor.

Bugün öğleyin buradaki acentam ve adamları beni otelden aldılar. Açıkçası cami, müze gezdirmelerini bekliyordum ama beni alış veriş merkezinin birine götürdüler. Arabayı otoparka almadılar çünkü Pazar günü AİLE GÜNÜ'ymüş. Dışarıda bir yere park edip girdik içeri.



Öncelikle alış veriş merkezinde başı açık ve hatta kot pantalonlu, omzu açık kadınlar ve genç kızlar görmek beni çok şaşırttı. Elbette baştan aşağıya burkalı, çarşaflı kadınlar çoğunluktaydı ama yine de bu zamana kadar Faisalabad ve Lahore'a yaptığım seyahatlerde asla tek bir başı açık kadın dahi görmemiştim. Böylece yeni bir şey öğrenmiş oldum. Pakistan'ın diğer yerleri aşırı tutucu. Karaçi ise modern yaşamak isteyen insanlara da sahip. Ve şimdi buradaki radikal İslami terör örgütleri ve bunlara karşı mücasdele veren yerel etnik unsurların oluşturduğu terör örgütlerinin mücadelesi bir anlam kazandı kafamda. Tabi bu arada benim acentamın da bayağı bayağı radikal İslamcı olduğu konusu kafamda netleşti.


başı ve omzu açık kadın


başı açık kadın


kapalı kadınlar

Bugünü, yani anneler gününü de unutmamışlar.




Bir şeyler yemek üzere yemek katına çıktık ve uzaktan ŞÖLEN İSTANBUL yazısını gördüm. Başkalarını bilmem ama ben yurtdışında ülkemle ilgili neredeyse tüm olumsuzlukları unuturum ve hele İstanbul'a dair bir şey görünce içimi huzur kaplar. Yemek yiyeceğimiz yer burasıydı kesinlikle. Ustaları Türk'tü.Haydar usta.1 senedir buradaymış ve çok iyi iş yaptıklarını söyledi. Karachi'de DOLMEN MALL CLIFTON yani DOLMEN ALIŞ VERİŞ MERKEZİ'ne giderseniz yemek katında ŞÖLEN İSTANBUL'u göreceksiniz. Yemekleri muhteşem. Hayatımda ilk kez dönerli kaşarlı kapatma pide yedim ve inanılmaz lezzetliydi. Köfte , lahmacun da öyle. Pakistan'ın baharatlı kebaplarından gına gelirse ve piza hut,mc donald's,burger king sevmiyorsanız ya da bıktıysanız mutlaka gidin. Tavsiye ederim. Fiyatlar Türkiye'ye göre uygun. Avrupa ve Amerika'ya göre kat be kat uygun. 5 kişi tıka basa doyduğumuz yiyeceklere ve gazlı içeceklere buranın parası ile 2200 Rupi yani yaklaşık 24 Dolar verdik.









Aklımdayken söyleyeyim,çok gerekli bir bilgi değil ama olsun.CAREFOUR'un buradaki adı HYPERSTAR.



Terasa çıktık sigara içmek için. Bir de ne göreyim.Önümüzde uçsuz bucaksız deniz uzanıyor. "Ne iş?" dedim. "Hint Okyanusu-Karaçi Sahili" dediler. "Hadi,hadi" dedim ve bunları zorla alıp sahile götürttüm.



Muhteşemdi.
Şimdiye kadar bütün okyanuslara ayağımı sokmuştum ama Hint Okyanusu'na bir kez Endonezya'dayken elimi değdirebilmiştim yaptığımız tekne turunda. İlk kez burada ayaklarımı suya sokma şansım oldu. Ve bu kadar sıcak bir deniz suyu olabileceğini asla bilmiyordum.
Çok güzeldi sahil ve deniz.








Gökyüzünde bir şahinin güvercinle resmen kedinin fareyle oynadığı gibi oynadığını fark ettim. Çektim ama çok güzel çıkmadı.




Pazar günü müzeler kapalıymış. Bu nedenle beni müzelere götüremediler. Camileri gezdirmek istediler.Onu da ben reddettim. Bozuldular biraz ama beni az çok tanıyorlar.Çok üzerinde durmadılar.
Dönüş yolunda paranın her yerde ne yazık ki en iyi yaşama olanaklarını satın aldığına şahit oldum bilmem kaç bininci kez.Bizim Etiler gibi lüks konutların olduğu, her tarafı asker-polis tarafından korunan, her biri en az 500er bin Dolarlık evlerin arasından geçtik.Dünkü Karaçi yollarının aksine daha bakımlı,temiz ve düzenli yollar vardı.





Işıklardan birinde durduğumuzda maymun dikkatimi çekti. Fotoğrafını çektim. Bunu fark eden sahibi hemen maymunu bizim arabanın camına zıplattı. Bahşişi de kaptı.





Ulaşım ağırlıklı olarak tıpkı Faisalabad ve Lahore'daki gibi motorsikletler, bisikletler ve tuk tuklarla yapılıyor.





Motorsiklete çoluk,çocuk ailece doluşmuş Paki'ler trafiğin ayrılmaz parçaları haline gelmişler.




Arabada hareket halindeyken son anda fark ettim. Uzaktan çekebildim. Bir saraymış. Adını 5-6 kez tekrar ettirdim ama anlamadım. Yazma imkanım da yoktu. Sanat faaliyetleri için kullanılıyormuş. İdare edin işte.



Yarın Karaçi'de 3üncü günüm. Umarım farklı bir yerler, bir şeyler görür ve fotoğraflayabilirim. Bugün tarihi bir yerler görüp sizlerle paylaşmak istemiştim ama ancak Hint Okyanusu fotoğrafları paylaşabiliyorum. Kusura bakmayın B)-

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sağolun arkadaşlar.elimden geldiği kadar yurtdışına giden insan en çok nelere dikkat etmeli sorusuna cevap vermeye çalışıyorum yazdıklarımda.

Elan_Morin said:
' in de dediği gibi değişik bir şey yemek istiyor insan ve yine
Marty said:
' nin dediği gibi 1 hafta aralıksız Paki yemeği adamın midesini bozar,ishal eder, hatta bizim buralarda bilmediğimiz bakteriyel bir çok hastalık riski var. Zamanında perişan olan çok arkadaşım var "ben yerel yemekleri yiyeceğim,deneyeceğim" diyenlerden.

spompas said:

normal yaşam standartları için kendi para birimlerine göre ne kadar gerek?


asgari ücret 15000-16000 Rupi yani 155-160 Dolar gibi. Ama buralarda tıpkı bizim Anadolu'da ki, özellikle doğu ve güneydoğu Anadolu'da ki gibi akrabalık ilişkileri halen çok kuvvetli. Fabrikada çalışan işçinin hemen tüm meyve-sebze-et ihtiyacı hala köylerdeki akrabalarından geliyor. Bir de sosyal hayat diye bir şey yok zaten. adamların en fazla sosyalleştikleri zaman camiye gittikleri zaman.


imamizer said:

yazık ediyorsun o kadar geziye. dslr makia al bi tane güzel olsun fotoların.



çok haklısın.döndüğümde note 3 alacağım kendime.o kadar güzel fotoğrafları elimdeki alet o kadar berbat çekiyor ki,çoğunu silmek zorunda kalıyorum.

20 dakikalığına otele uğradık.üzerimi değiştirip resepsiyona ineceğim. müşteri ile yemekli toplantımız var. akşam otele döndüğümde 3üncü günü yazacağım.

bu arada yarın sabah 8 uçağı ile iç hatlarla Faisalabad'a uçacaktık fakat akşam 17:50ye alınmış bu uçuş.bu nedenle 1 fazladan gün daha geçireceğiz Karaçi'de.

Ayrıca otelimin adını söylememişim. Buraya gelebilecek herkese tavsiye ederim. EMBASSY INN HOTEL. Oda+kahvaltı 60-70 Dolar civarında anlaşmanıza göre kalabliyorsunuz. Gerçi kahvaltısını herkes beğenmeyebilir çünkü kahvaltıdan çok fasulye,pilav,et var açık büfede.
Bir de bu otel havaalanına sadece 10 dakika mesafede. Hemen yanında gece saat 11'e kadar açık bir market var.ben Danimarka peyniri,sandviç ekmeği,nar suyu,çeşitli çikolatalardan oluşan alışverişimi buradan yapıyorum...fikir olsun diye söyleyeyim; büyük boy Doritos cips, 2 tane 33 cclik nar suyu, 4lü sandviç ekmeği, 10lu ince dilimlenmiş paketlenmiş Danimarka peyniri, mars-snickers-kit kat-nestle-oreo'dan oluşan çikolata-bisküvinin hepsine birden 1200 Rupi verdim. Yani 12,5-13 Dolar gibi bir şey tutuyor.

Akşam yazacağım.
Selamlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bugün Karaçi’de 3üncü günümü yine müşteri ziyaretleri ile geçirdim.

Şimdiye kadar size Karaçi trafiğinden bahsetmedim. Trafik sorunu fazla yok. En azından Dhakka, İstanbul,Atina, Lagos ve Mexico City gibi değil. Bu saydığım 5 şehir bana göre en sorunlu trafiğe sahip dünya şehirleri. Her neyse. Trafikte en çok süslü otobüsler ve otobüslerin üzerinde dahi yolcu taşımaları dikkat çekiyor.







Ziyaret ettiğim fabrikaların kendi özel güvenliği var. Hepsi silahlı.Ayrıca bazı fabrikaların önünde polis veya asker de bekliyor. Zenginler ve özellikle de pahalı arabalara sahip olanlar peşlerinde içi özel güvenlikle dolu araçlarla geziyorlar. Beni burada arabadan dışarıya cep telefonumu çıkartarak çekim yapmamam konusunda uyardılar. Çünkü çok fazla bu şekilde çalınma olayı oluyormuş.



Gittiğim fabrikalardan birinde içeriden merdiven yapmamışlar. Sadece asansör var 5 kat arasında inip çıkan. Merdivenler ise aşağıda göreceğiniz gibi dışarıya yapılmış. 3üncü kata çıkana kadar canım çıktı. Sıcakta cabası. Bugün 32 derece civarındaydı ama rutubet İstanbul’un yaz aylarındaki halinden beter. Bir de dışarısı sıcak,içeriye girdiğinizde hemen klimalarla buzhaneye çevrilmiş ortam olunca özellikle bugün bir türlü baş ağrım geçmek bilmedi.



Öğleyin Burger King’te yedik.



Tam karşısında Pakistan’ın ilk Kadın Üniversitesi olmakla övünen şu üniversiteyi gördüm.



Akşam yemeğine giderken Türk Konsolosluğu’nun önünden geçtik. Kale gibi korunuyor. 4 tarafı dikenli tellerle ve beton seyyar duvarlarla çevrilmiş.





Konsolosluğumuz Khayaban denen yerde (sanırım semtin adı bu çünkü sorduğumda buraya Khayaban dendiği söylendi), aynı zamanda Savunma Bakanlığı’da buraya çok yakın bir yerdeymiş. Tam karşı caddemizde Suudi Arabistan Konsolosluğu’da bulunuyor.
Ben hala bayrağımızı görünce duygulanan nesilden olduğum için bayrağımızı da fotoğrafladım.



Akşam beni yine dün gittiğimiz Karaçi Sahili’ne götürdüler. Buranın tartışmasız en pahalı ve en lüks restoranı olduğunu söylediler. Gerçekten de vardığımız da buna inandım çünkü dışarıda 1er manga asker ve polis, bunların 2 katı kadar kalaşnikoflu, pompalı tüfekli özel güvenlik, oto park tıka basa son model jipler, mercedesler, bmvler…



Ve restaurant eski Reyna’ya çok benziyordu. Özellikle deniz kıyısına oturmak istediğimiz için sıra numarası verdiler ve yarım saat kadar beklememiz gerektiğini söylediler. Neyseki 10 dakika sonra deniz kıyısı değil ama 1 kat yukarıda bir masanın boşaldığını söylediler ve oraya geçtik.



Okyanus manzarası muhteşemdi. Yemekler muhteşemdi. Bilenler bilir, İstanbul’da ki Mavi Balık ile Gelik Et karışımı bir konsepte sahipler. Hem balık ve hem de et yemekleri veriyorlar. Pakistan, Thai, Hint, Lübnan mutfağından seçme yemekler var menülerinde.





İlk gün için yazdığım yazımda Karaçi’nin 17inci yüzyılda balıkçılar tarafından kurulan bir köy olduğunu yazmıştım. İşte o zaman ki adı KOLACHI’ymiş. Bu akşam yemek yediğimiz restaurantın adı da oradan geliyormuş. Menü ve bazı fiyatları sizin için fotoğrafladım.





Biz 4 kişi dünyayı yedikten sonra acentam 75000 Rupi (yaklaşık 760-770 Dolar) ödedi. Fakat yemekler gerçekten son derece iyiydi. Özellikle Pakistan yemekleri içinde her zaman favorim olan MUTTAN (bol acı soslu, yeşil biberli tavuk yahnisi şeklinde tarif edebilirim) gerçekten çok güzeldi. İştah açıcılardan getirdikleri Humus Mısır’dan ve Hatay Sofrası’ndan sonra yediğim en lezzetli humustu. Restaurantın logosunu köriyle humusun üzerine yapmışlar.



Kebap, tavuk, balık lezzetliydi ama fazla bir özelliği olmadığı için onlara çok takılmayacağım. Siz Karaçi’ye geldiğinizde okyanusa bakarak klimasız bir ortamda terlemeden sadece ve sadece okyanus serinliği, çalan kaliteli hafif müzik ile güzel bir yemek isterseniz KOLACHI’yi taksiye söyleyin. Restaurantın bulunduğu yer DO DERYA…Derya Farsça’dan Türkçe’ye geçmiş,biliyorsunuz ve bizdeki ve Farsça’daki anlamı deniz.Ancak Pakiler “NEHİR” anlamında kullanıyorlar. DO ise “İKİ” anlamında ve İKİ NEHİR anlamına geliyor bu restaurantın bulunduğu semt. Açıkçası 2 nehir var mı yakınlarda diye sormak aklıma gelmedi.

Alt taraftaki haremlik-seramlık nişan kutlamasını da çektim ama güzel çıkmadı. Erkekler yarım kat yukarıda, kadınlar aşağıda.



Bu arada Pakistan’da sofraların vazgeçilmezleri arasında kağıt peçete de var. Elle yemeyi seviyorlar ve el yıkama alışkanlıkları yok. Bu restaurantta ilaveten el temizleme jeli de vardı.



Yemeğimizi yedikten sonra dışarı çıktığımızda ANTİ TERÖR KOMANDOLARI’nın da geldiğini gördüm. Fotoğrafladım.



Otele dönerken ilginç bir şekilde arabamızın önünden kırıta kırıta geçen daracık giyinmiş iri yarı bir kadın ve daha minyon tipli bir kadın dikkatimizi çekti. Arkadan gördüğüm için kesin bir şey diyemeyeceğim ama bana homoseksüel gibi geldiler. Özellikle kadının biri 1.90 vardı. Geçerlerken arabalardan ve çevreden bir çok kişi laf attı, onlar umursamadan kırıta kırıta yürüyüp gittiler. Sordum, homoseksüeller varmış Karaçi’de böyle gece yollarda gezen.

Dün Karaçi ile ilgili vardığım düşünce daha da sağlamlaştı. Bu türden bir görüntüyü Faisalabad veya Lahore’da görmenize kesinlikle imkan yok çünkü zaten kadını bile çok az görürsünüz bu şehirlerde ki gördüğünüz kadınlar 100% baştan aşağı kapalı kadınlar olur. İlk kez başı açık, omzu açık, kot pantalonlu kadınları Karaçi’de gördüm.

Normalde yarın sabah 8’de Faisalabad’a uçacaktık fakat uçak firması akşamüzeri bu uçuşumuzun öğleden sonra 17:50’ye ertelendiğini bildirdi. Yani Faisalabad programımdan 1 gün eksildi, ekstradan 1 gün daha Karaçi programı çıktı.
Yarın akşam kazasız belasız Faisalabad’a varırsak ve yorgun olmazsam 4üncü günle ilgili izlenimlerimi de becerebilirsem farklı fotoğraflarla paylaşacağım.

Sevgiler.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sağolun dostlar. elimden geldiğince yazmaya çalışacağım.

GERGE said:

Note 3'ü geç abi, üst seviye Lumia'lardan al, onlar çok daha kaliteli fotoğraf çekimi konusunda.

işim içinde note 3 tarzı bir şey lazım Gerge. aslında çok kararsızdım ve birkaç arkadaş bir şekilde ikna etti beni note 3'e. şimdiki telefonumdan daha iyi olacağı (samsung galaxy s duos) kesin :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 3 hafta sonra ...
×
×
  • Yeni Oluştur...