Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Yeni kıta hakkında


Kumadam

Öne çıkan mesajlar

Sabah yaptığı güzel kahvaltının üzerine yaklaşık 3 saattir çalışıyordu çalışma masasının başında, 3 saat diye geçirdi içinden en azından yaşlı gnome dostunun ona hediye ettiği "zamanısayıpbirdegösterenalet" öyle demekteydi. Şu günlerde büyük usta Anon'dan gelen mesaj sonrasında hayatında çok büyük değişiklik olmamıştı, düzenli olarak haftalık takip ettiği Lycaeum Ustalar toplantıları haricinde genelde zamanını sade kulesindeki çalışma odasında necromancy büyüleri üzerine yoğunlaştırmıştı. Para kazanmak için birkaç defalığına yazdığı scroller ve büyü kitaplarını saymazsak hatta moonglow bankasına hiç uğramamıştı bile.

Öğleden sonra yapılacak olağan haftalık toplantı için eşyalarını hazırladı. Çantasını son bir kez kontrol ettikten sonra merdivenlerden ana girişe doğru yöneldi. Geriye hafifçe baktı ve aklından hızlıca hazırlılarını sorguladı, bir şey yada bir şeyleri unutmadığına kanaat getirerek kapıdan dışarı çıktı. Her zaman ki gibi koruma büyüleri ile kapıyı kilitledi.

Eli çantasına doğru uzandığında güneşin tepeye varmış yakıcılığını beyaz saçlarının altında kalan derisinin altında hisseti. Biraz daha hızlı hareket etmeli düşüncesini elini hızlandırdı. Çantadan elini çıkardığında avucunda duran ufak at heykelciğinin üzerinde güneşin ışıkları atı canlı kılıyordu. Çok eski kadim bir heykelcikti bu, ethernal evrenden çağrılan ender yaratıklardan birisiydi ve sahibinin telepatik yetenekleri ile yönlendiriliyordu. Bir çok kez hayatını bile kurtarmıştı. Doru diye fısıldadı büyülü sözlerin bitiminde, ufak bir duman içinden atın yeryüzünü ziyaret edişine tanık oldu her zamanki gibi.

Ata bindiğinde sanki düşüncelerini okurmuşçasına ilerlemeye başladı Doru. Ay kapsına doğru yol alırken bir yandan da özlediği efendisinin varlığını üzerinde hissetmenin hoşnutluğu vardı. Felluca her zaman ki boştu yeni keşfedilen topraklar ile buralar haydutların ve katillerin yuvası haline gelmişti. Uzun bir süreden beri kayıp olan Lord Britsh'in etkisi ile bu düzensizlik gitgide tırmanmıştı. Bir çok dostu daha güvenli yerlere taşındığı halde Kumadam hala daha doğduğu ve büyüdüğü yerleri terk edemiyordu. Birkaç kez ciddi saldırılar yaşamış olsa da ailesinden kalan bu mirası terk etmek vicdanı tarafından engelleniyordu.

Ay kapısına vardığında güneş artık gökyüzünün tepesindeki tahtında bir kral edası ile yerini almıştı ve tüm müritlerine tepeden bakıyordu. Ay kapısı önünde yaşanan kısa bir ritüel'den sonra ağaçların yapraklarının daha yeşil, çimenlerin renginin daha parlak olduğu Trammel tarafında geçiş yaptılar. Doru için bu taraf her zaman sahibinin ısrarla yaşamaya çalıştığı diğer taraftan çok daha ilgi çekiciydi ve huzurluydu. Biraz olsun kendi dünyası ethernal tarafın havasını hissediyordu bu yerde. Kendi düşüncelerinden sıyrılan Doru sahibinden gelen Lycaeum'a komutu ile ilerlemeye başladı.

Uzun zaman olmuştu kasabanın içinden geçmeyeli, banka önünden geçerken bir farklılık hisseti, eskisi gibi kalabalık değildi. Tek tük birkaç kişinin dışında nerdeyse boş gibiydi. Kendi aralarında hararetli konuşan iki kişinin yanına yaklaştı ve - " iyi öğlenler dilerim" dedi.

Konuşmalarının kesilmesinden rahatsız oldukları belli olan iki kişi kafalarını çevirip hızlıca -"sizde iyi günler" diyerek cevapladılar konuşmayı ve hararetli konuşmalarına geri dönmek üzerde başlarını çevirdiler.

Kayıtsızlıktan canını sıkılmış olsa da biraz daha sert bir tonda yeniden seslendi -"konuşmanızı bölüyorum ama kasaba da herkes nerede?" diye sordu Kumadam.

Tekrar konuşmaları bölünenlerden birisi biraz daha sert bir bakışla cevapladı -" Herkes liman'da" dedi ve bir daha cevap vermeyecekmişçesine arkadaşı ile olan konuşmasına son kez döndü.

"Liman?" diye düşündü. Burası bir ada olsa da limanı çok işlek bir tüccar kenti değildi. İçindeki merak artarak hızlıca limana doğru yöneldi. Limana yaklaşırken artan kalabalık kasabanın geri kalanın nerede olduğu sorusunu cevaplıyordu.

Liman bağlanabilecek son sayıda gemi ile dolmuştu, gözleri bu işe en çok sinirlenecek liman görevlisi tanıdığı yaşlı Arkyetl'i aradı. Eski bir denizci olan Arkyetl emeklilik günlerini bu iş yükü hafif liman da gemilere kolculuk yaparak ve yakındaki handa bir sürü denizci yalanları anlatarak geçirirdi. Hoşsohbet birisi olması kasaba halkı tarafından yalanlarının masum görülmesine yol açardı. Genelde çok fazla içmez ama içtiği zaman eski günlerden kalma neşesi ile şarkılar bile söylerdi. İyi yürekli bir insandı ama bu kadar gemi onun için bile fazlaydı.
Liman girişinde at'tan inip, Doru'ya beklemesini söyledi, her zamanki gibi doru istenileni bir kerede anladı ve kendisini gizledi. Arkadaşı Arkyetl'in başındaki yoğunluk hafifleyince hızlı adımlarla yanına yaklaştı ve elini omzuna koydu. Hışımla dönen Arkyetl'in gözleri tanıdık bir simaya rastlayınca biraz olsun neşelendi. - "merhaba Kumadam" diyebildi yorulmuş ses tonu ile.

-"Merhaba eski dost, hayrola bu kadar gemi? seni bu kasaba da bu kadar çalışırken görmezdik" diye tebessümle karşılık verdi.
-" Duym
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Birdenbire gozlerini acti. Cok yorgundu. Kan ter icinde kalmisti. Bir elinde surekli bicak tutmaktan iz olusmustu. Oteki eli ise buyu malzemeleri yuzunden yanmis kararmisti. Nasil yani dedi? Gercek miydi hersey???

3 gundur ruyalarinda ayni yerde idi. Gunler geceler boyunca daha once gormedigi yerlerde dolasiyordu. Nortshire, Goldshire, Stormwind, ve aklinda kalmayan daha bir cok ormanlar, goller, nehirler. Uyanmadan once bir mezarligin yakinlarinda idi. Yeni bir sehir idi. Kimseler yoktu. Hafif karanlik idi. Sehir sanki terkedilmis gibi idi. Yaninda yarattigi "imp" ile dolasiyordu. Gunler gecelerdir hep ayni yaratik ile birlikte idi ruyalarinda zaten. Urperdi. Birsey hissetti sanki. Ve hersey birden oluverdi. Birisi cikiverdi ortaya birden ve duyabildigi tek ses metal bicagin tiz sesi ile vucuduna saplanisin verdigi urpertici darbe idi. Yine mezarlikta idi. Ve uyanivermisti. 3. gun, ayni dunya.

Hatirladiklarindan bir tanesi de komutanlarin surekli emirler ve gorevler verdigi ve gorevleri basari ile yerine getirdigi idi. Ta ki bilmedigi bir yerde, tanimadigi birisinin bir anda ortaya cikip oldurmesi gibi. Sanirim Rogue idi o kisi. Onbirinci ayin yirmi ucuncu gunu dedi icinden. Evet, surekli bir yerlerde bu tarih tekrarlaniyor idi.

Kimbilir dedi. Yatagindan kalkti. Haber guvercinlerinin oldugu yere yoneldi. Aliskanlik olmustu. Vazgecmek istedigi bir aliskanlik. Uyanir uyanmaz mutlaka haber guvercinlerinden haber olup olmadigina bakardi. "Hmmm" dedi, siyah ve beyaz renklerin karistigi guvercin gelmisti. Halfling hancisi duzenli olarak haber panosuna asilan duyurulari gonderirdi.

Bu seferki haber dostu Kumadam'dan idi. Yeni kita Tokuna Adasi'na yolculuk planliyor ve yoldaslar ariyordu. "Kesinlikle kacirmam" dedi Jean-Paul. Kendisi gelemese bile kardesi Norbert'e haber verirdi. Daha haylaz ve deli olan Norbert bu geziyi kacirmaz, asla kacirmazdi.

Huzunlendi birden. 3-4 gun once hayvan terbiyecisi arkadasi ona bu yeni kitadan bahsetmis ve ordan ehlilestirdigi iki degisik hayvan ile Norbert'in egitim savasi yapmasina izin vermisti. Hiryu ve Rune Beetle olan bu hayvanlar cok guclu idi. Lakin huzunlenmesinin sebebi bu adalara yolculuk yapmasi icin izin kagidi gerekiyordu. Ozel sifreli bu izin kagidi henuz kendisine ulasmamisti. 1-2 gun icinde ulasmasini bekliyordu.

Guvercini hazirladi ve yazdi: "Kardesim Norbert seve seve gelmek isteyecektir. Lakin yeni kitaya gitmek icin gerekli ozel sifreli izin kodu ile bu izin kodunu gecerli kilacak yuvarlak ve parlak bilgi kutusu henuz elime ulasmadi. Bu geldigi takdirde, gelince, ben veya kardesim Norbert gelecektir".

Guvercin'i serbest birakti. Halfling hanci'ya dogru yola cikti. Onbirinci ayin yirmi ucuncu gunu, bunu cozmesi gerekliydi. Simsekler cakti, beyninde uc harfli bir kelime belirdi "WoW".[signature][hline]Ride to live, Live to ride...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 1 ay sonra ...
İki haftalık bir hazırlık sürecinden sonra çıkılacak uzun yolculuk için her şey hazırdı. Eski dostlarından haber alamasa da Hafling hanına bıraktığı mesajın cevap aldığını hissediyordu. En kötü ihtimalin yalnız seyahat olması söz konusu olsa da yoldaş bulacağından emindi.

Yeninde son hazırlıklara göz gezdirdi, Tokuna adası için Sosaria'nın en iyi gemicisi ile anlaşmıştı. Yolculuk denizdeki kısmı en azından rahat olacaktı. Kadim büyü sanatı yanı sıra son dönemlerde merak saldığı kara büyülerini de hazırlamış bazı geceler sabahlara kadar çalışmak zorunda kalmıştı. Yeni kıta yeni tehlikeler demek olduğunu çok iyi öğrenmişti ak rengi saçlarına düşerken.

Zaman gelmişti, yolculuğa çıkılacak gün artık saatler ile ölçülüyordu. Yeni kıtanın keşfi için kader ona yeni yılın ilk Cumartesi gecesini öngörmüştü. Zaman bu kadar uygun olabilirdi, gökyüzündeki yıldızların konumu ve ay sanki bu yolculuğa çıkanları kutsarcasına bakıyordu.

"Cumartesi gecesi" diye geçirdi içinde, yeni yılın ilk Cumartesi gecesi olacaktı. Zaman 00:00'ı gösterdiğinde tecrübeli kaptanların eşliğinde kalkacak gemilerde "Tokuna adasına" yola çıkılacaktı.

Buluşulacak yer olan Moonglow bankasına doğru yola çıktı, içinde yanan yeni toprakları keşfetmenin verdiği ateşle.[signature][hline]e-mail:[email protected]
MSN:[email protected]
ICQ:341-207-046
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Muzik aletlerini özenle temizledi ve cumartesi gecesi yılın ilk avı için çantasına ekledi. Eşine dönüp, " CTS akşamı yıllık erzak toplamaya gidicem, istediğin postları toplayabilirsem sana güzel bir kıyafet yaparız" dedi. Duvardaki yayını indirip, dolaptan ejderha yağı ile ovmaya başladı. Geç bile kalmıştı ama herhalde avlanma zamanına kadar yay eski günlerdeki gibi kıvraklığına kavuşurdu. Yalnız bir problem vardı CTS akşamı saat 00.00 da mı gidilecek yoksa 23.59 veya Pazar 00.00da mı gidilecekti hatırlayamıyordu :P [signature][hline]Kalplerdeki Kaymak
Kızımız Duru


[Bu mesaj Absolut tarafından 31 Aralık 2004 18:28 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Konuştuğumuz saatte Moonglow şehrinde buluştuk. Zırhlar giyilmiş, silahlar bilenmiş halde ayaküstü birkaç muhabbetten sonra ilk iş bana özel bir silah için tanıdık bir tüccara gittik. Tam aradığım silahı bulmanın mutluluğunu yaşıyordum ki yaşlı kurt Jackin hayata gözlerini kapattığını ve dükkanın paragöz oğlu Micheala devrolduğunu öğrendik. Beğendiğim yay için astronomik fiyatı gördükten sonra eyvallah diyip yolumuzu büyük deprem ile yeryüzüne çıkmış yeni adalara yönelttik.
Adalara daha önce 1 kez geldiğim için öncülük ettim. Ronin ve Ninjaların fink attığı bir ormanın kıyısında kamp kurmaya karar verdik.
Kumadam hemen hummalı sihirini kullanarak bize karanlık taraftan yardımcılarını çağırmaya başladı. Bende uzun zamandır ilk kez yayımı elime aldım av aramaya başladım. Fakat kahrolası Roninler adanın bu kısmını o kadar ele geçirmişler ki adım başı birine rastlamamak elde değil. En sonunda içlerinden diğerlerinden uzakça duranları tek tek avlamaya başladık. Onları kampımıza çekip daha sonra değersiz yaşamlarına son verdik. Arada karanlıklarda saklanmış ninjalar bizim için ciddi tehlike de olsa ikimizde ölüme pek yaklaşmadık. Ölülerden para dışında pek değerli bişiler bulamadık. Yakın savaşta ciddi riskli olan Roninler bizler karşısında çaresiz olarak sonbahar yaprakları gibi birer birer döküldüler. Adanın bu kısmı bir nebze temizlendi ama daha yapılacak çok iş var.

Kampımız
Ronin Çevirme 500 Metre[signature][hline]Kalplerdeki Kaymak
Kızımız Duru
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
arcane, 02 Ocak 2005 03:14 tarihinde demiş ki:
biraz batırmış olacağım kusura bakmayın da takılıp kaldım ehe Jean Paul sanki uo yu bırakıp WoW a başlıyormuş gibi olmuş Wow yerine WoW yazınca :D


Sehir disinda idim maalesef katilamadim. :((

Bu arada evet WoW, yani World of Warcraft. Konuyu dagitmayalim ama acaip bir aliskanlik yapti WoW. Ama UO da devam :)[signature][hline]Ride to live, Live to ride...
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

onlar kumadam'ın yardımcısı lichler :)
kumadamı korumak için kendilerini feda etmişler düşmana karşı[signature][hline]Don't be afraid of the dark! Be afraid of what it hides!

Bonecrusher, 13 Mayıs 2004 23:29 tarihinde demiş ki:
Ekşi sözlük beni arasına almadıysa, kendi kayıbıdır.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ölmüş Ronin'leri ve Elit Ninja'ları Liche'e çevirip doğru yolu gösterdim ama dayanıksızdılar, yine de 3 adet yaratınca bir Ronin'i rahatlıkla aldılar.

Birde öteki diyarlardan Revenant çağırdım, böylece ölümsüzlerden oluşan bir ordu ile girdik yeni kıtaya.

Haftaya Fan Dancer Dojo'u deneyelim. Oradaki Ronin'lerden hiç luck'lı item kullanmadan %100 poison damage'li silah buldum geçenlerde.

Buarada EU'da Golem arıyorum var mıdır bilen?

*kötü yola sapmıştır*

buna oyun içi hilelerde dahil.[signature][hline]e-mail:[email protected]
MSN:[email protected]
ICQ:341-207-046
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...