Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

fıstıkçı kız


Karea

Öne çıkan mesajlar

üç erkeğin bağırış çağırışlarla içeri girmesine köpeğimin tepkisi havlayarak üstlerine doğru koşturmak oldu, o sırada bende köpeğimi tutmak için yerimden fırlamıştım. tam tutmuştum ki içlerinden biri, dur dur biz severiz köpekleri diyerek eğildi ve köpeğimi sakinleştirmeye çalıştı, o sırada ben de yetişip tasmayı boynuna geçirmiştim ve içeri girdiler.

ilk konuşan uzun saçlı oldu. zaten sahilden bir merhaba mız vardı, naber eleman diyerek elini uzattı ve tokalaştık, sonra diğerleri ile tanıştık, tombik ve kardeşi.

üçü de sarhoştu ellerinde torba torba bira vardı, belli ki devam etmeye niyetleri vardı.
köpeğimi dodge layan tombiğin kardeşi köpeğimin yaşını sordu, 8 dedim, a aabii bilsem hiç bulaşmazdım 6 aylık falan yavru sandım ben dedi, gülümseyerek karşılık verdim. sonra benim yaşım soruldu 38 dedim iyice şaşırmışlardı çünkü 30 bile göstermiyordum. uzun saçlı tokalaşırken görmüş olacak ki elimdeki dövmeyi göstererek uzat bakiim dedi, uzattım.
hapse mi girdin sen ?
höö! yooo
hapiste yapıyorlar bundan
sen girdin mi ?
hapiste çeteler yapar bunları işaretleridir
ya ne hapsi manyak mıyım ben
hapiste yapıyorlar ama



biri yada ikisi kızlarla konuşurken mutlaka bir diğeri bana saçma sapan sorular yöneltip sorgu muamelesi yapıyor ve lafı döndürüp döndürüp ''ee anlatsana kimsin sen ? '' e getiriyordu. beni orada görmeyi hiç beklemedikleri her hallerinden belliydi, neyse sabırla üçünün de birbirinin aynı sorularına elimden geldiğince sakin cevaplar verdim.
getirilen biralar açılmıştı bir taraftan ve içki su gibi akmaya başladı. ama tam anlamıyla, zaten grupta sarhoş olmayan bir tek sporcu abla vardı, ben biraz ayılmaya başlamıştım allahtan ama diğerleri biraları yerlere döke saça içiyor arada birkaç şişe yere devriliyor bir taraftan siliniyor sonra yine içmeye devam ediyordu. arada tombik yada kardeşi bana kitleniyor ve aynı soruyu yineliyordu '' ee sen kimsin anlat bakalım'' yada uzun saçlı geliyor '' olm hapse girmedin dii mi bak ? '' diye yapıştırıyordu

bu böyle ne kadar devam etti hatırlamıyorum, sonunda birisi hadi sahile inelim dedi.
zaten çıkmasak eve polislerin gelmesi herhalde an meselesiydi çünkü bir anda evde çok fazla gürültü olmaya başlamıştı ve saat gece 2 civarı falan olmuştu. dışarı çıkmak işime geliyordu çünkü eve kaçmam daha kolay olacaktı, hep beraber dışarı çıktık.

15-20 metre yürümemiştik ki tombik oğlan benim hatunu bir ağacın yanına çekti ve hararetli hararetli birşeyler konuşmaya başladılar,o ağacın altında resmen durmuşlar ve konuşuyorlardı. biraz yavaşladım, göz ucuyla şapkamın altından baktım, hiç normal arkadaş konuşmasına benzemiyordu, bir kere fazla yakınlardı, tombik 3-4 cm daha uzanıverse dudaklarından öpebilirdi hatunu. içimden acaba eski sevgilimi yoksa sevgili mi ? diye geçirirken hala orada tek başıma sap gibi sokağın ortasında dikildiğimi farkettim, tam o esnada kızkardeşi gelip koluma girdi hadi biz gidelim gelir onlar dedi , başım eğik huzursuzca sokaktan sahile doğru yavaştan devam ettik.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sahile indiğimizde kızkardeş ben ve uzun saçlı kalmıştık, diğerleri ortadan kaybolmuştu. aradan neredeyse yarım saat geçmişti ve hala ortada yoktular, eve gitmek ve kalmak arasında gidip gidip geliyordum, gecenin bir yarısı tanımadığım insanlarla ve muhtemelen istenmediğim bir ortamda ne arıyorum ? diye kendime sorup duruyordum.

açık hava iyi gelmişti biraz daha ayılmıştım ve şimdi muhtemelen en ayıkları bendim, belki de işler değişirdi kim bilir ?

bu sırada tombiğin kardeşi elinde iki torba bira ile çıkageldi, ve içilmeye devam edildi.
tombik ve fıstıkçı kız ne zaman aramıza katıldılar hiç hatırlamıyorum ama herhalde 45 dk - 1 saat falan yoktular yada zaman benim için durmuştu.

bir ara tombiğe bu kadar süre ne konuştuklarını sordum, hayırdır ? dedim. halletmemiz gereken bir mesele vardı onu konuştuk gibi üstü kapalı bir cevap aldım.
hatuna sorduğumda da hemen hemen aynı cevabı alıyordum ve sinirden kuduruyordum, ama ne bekliyordum ki ?

sahildeki muhabbet tam bir rezalete dönüyordu. uzun saçlı bir ara kayboldu ve uzun bir süre onu aramakla geçti sonra farkedildi ki 100m ilerde bir bankta yatıyordu, tombiğin kardeşi ayyakkabılarnı çıkarıp çimlerde yatıyordu, tombik ortadan kaybolmuştu, fıstıkçı kız alkolün etkisiyle yerlerde devriliyordu ve kızkardeşi de ooohooo kanatlandın kızım iyice diye kıkırdayarak gülüyordu. sonradan öğrendim ki her devrildiğinde pedinin kanatları gözüküyormuş. ahaha tam bir rezillik yaşanıyordu.


bir ara tombik gecenin 4'ünde nereden bulduysa artık elinde bir parça pasta ile çıkageldi ve fıstıkçı kıza mumları üffletti, gecenin finali yaklaşıyordu ki kızkardeşe bir telefon geldi, bir arkadaşı daha geliyordu. genç mühendis aramıza saat kaçta katıldı çok hatırlamıyorum, zaman kavramı kaybolmuştu sabah olmak üzereydi ve biz hala sahildeydik.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

genç mühendis yakınlardaki bir barın açılışından geliyordu, ve geldiğinde benim dışımda herkes sarhoştu, eh bende sarhoştum ama en azından ayakta durabiliyor ve ortamda en az bira şişesini ben deviriyordum. zaten pek olmayan muhabbette gittikçe ölüyordu. tombik kardeşi ve uzun saçlı geldikleri gibi aniden kalktılar ,geceyi noktalamanın zamanı gelmişti. tokalaşıldı görüşürüz denildi ve üçlü geldikleri gibi gittiler. genç mühendis, ben, fıstıkçı kız ve kardeşi yerde açılmamış biraları da yanımıza alıp eve doğru yollandık. benim evime gidiyorduk...

eve vardığımızda ( allahtan 100 metre mesafedeydik ) herkes ceset gibiydi, güneş doğmak üzereydi ve kimsenin konuşacak yada içecek hali yoktu.
genç mühendis ve kızkardeşe yatak odamı tahsis edip fıstıkçı kızı klimalı odadaki yatakımsı şeye yatırdım ve yanına kıvrıldım.

dışarda gün başlıyor kuşlar cıvıldıyordu ama biz uyuyorduk. haftasonuydu ve ertesi gün iş yoktu.


sonradan öğrenecektim ki tombik ve arkadaşları beni o gece denize atmayı düşünüyorlarmış ama yanımda köpeğimin olması onları caydırmıştı. köpeğim beni gece soğuk bir duştan kurtarmıştı.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

kalktığımızda öğleni geçiyordu, dışarıda bir cehennem sıcağı vardı ve benim beynim zonkluyordu. haftasonu olmasından cesaret bulup kahvaltıyı bira ile yapmaya karar verdim, eh çivi çiviyi sökerdi. klimalı odada toplanmış muhabbet ediyorduk ve geçen geceye nazaran çok daha güzel bir muhabbet dönüyordu. bir süre sonra kızlar hadi oyun oynayalım diye tutturdular eh peki dedik. ve genç mühendis bir süreliğine dışarı gönderildi.
oyunu tam hatırlamıyorum ama yalan ve doğru söylemek üzerine basit piskolojik analiz oyunuydu, zaten çok kısa sürdü, genç mühendisimiz 3 soru ile ben daha ağzımı açamadan oyunu bitirmişti.
sonraki oyun yine analiz üzerineydi,biri yanındakine bir soru soruyor diğeri hızlıca yalan söylüyordu ve kaybeden bir shot bira içiyordu. shot bardakları çıktı biralar dolduruldu ve yalanlar söylenmeye başladı.

oyun çok hızlıydı, düşünmeye vakit yoktu, hızlıca yalanı yapıştırıyordun. içiyor yalanlar söylüyor ve eğleniyorduk, bu arada da fıstıkçı kız bana merak ettiklerini sorup cevaplarını çaktırmadan alıyordu ki sonunda o soru geldi, seviyormusun ? hızlıca evet diye cevabı yapıştırıp bana döndü ve aynı soruyu sordu seviyormusun ? hayır dedim düşünmeden ve mühendise sorumu sordum. bozulmuştum ama çaktırmıyordum, aradan 10sn geçmemişti ki fıstıkçı kız bunu farketmiş olacak aa ne dedim ben diyerek shot ını dikti. bir süre sonra da oyun bitti.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yazın ortasındaydık ve haftasonuydu, oyun bitmişti ve hava hafiften kararmaya başlıyor, serinliyordu. genç mühendis hadi dedi bildiğim çok güzel bir yer var tepeden bütün şehri gören bir anıt. süper manzaradan bahsediyordu, hem bizim eve de yakın diyordu oradan bize geçeriz bizde takılırız sonra sabah da yazlığa gidip deniz kum güneş ...

kızlar delirmişti tabii, eh peki dedik kızlar evlerine çanta toplamaya giderken ben hem köpeğimi gezdireyim hemde bir geceliğine ona yatacak bir yer bulayım diye genç mühendisle dışarı çıktık. çıktık ama bulamadık tabii ki. neyse köpeğimi eve bırakmıştım, toplaştık vapuru yakaladık ve karşıya geçtik. mühendisin bir arkadaşı bizi arabasıyla alıp o meşhur manzaralı anıta götürecekti. ama baya uzun sürdü gelmesi, hatta mühendis birkaç telefon açtı hafif bir tartışma döndü, belli ki gelmeye çok istekli değildi.
neyse sonunda geldi arabaya atladık tanıştık vs. bu arada fıstıkçı kıza göz kırpıp naber ? dedi. eh işte ''götürmece'' diye cevapladı fıstıkçı kız.

götürmece ?

götürmece mi ?

bu da nerden çıkmıştı şimdi, işler giderek ilginçleşiyordu.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Somon said:

tek bişiy dicem bi satır sonra

seviyosan konuş lagaluga yapma 2dk erkek olun amk taktikelr stratejiler uraşmayın ha baktın zorlasan olacak o zaman zorla ama böle bıyık altından baktım sıçarken ipad oynadım fln olmaz bu işler



bir kavram karmasasi olmus orada sanirim yada benim acemiligim anlatamamis o duyguyu verememis olabilirim

ordaki plan; hani aksama plan program yaparsin , o anlamda

yoksa strateji falan yok olaylar spontane gelisiyor zaten, yoksa kahramanimiz oturup proje cizmedi kizi goturmek icin
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hava iyice kararmıştı, şehrin ona yabancı sokaklarında yol alıyorlardı ve sokaklar gittikçe boşalıyor, tenhalaşıyordu.
sonunda araba dik bir yokuşta durduğunda işte geldik dedi genç mühendisin panpa'sı. mühendisle, panpası hakkında daha önce biraz laflamışlardı, anlaşılan pek ayrılmıyorlar, bütün aktiviteleri 2 panpa beraber yapıyorlardı, kardeşim gibidir diyordu mühendis onun için.
arabadan indiklerinde sonunu göremediği o kıvrıla kıvrıla yukarı çıkan merdivenlerle karşılaştığında büyük hayal kırıklığına uğramıştı, demek ki bu manzaranın bir bedeli vardı.
yavaş yavaş, konuşa konuşa o merdivenleri çıkarken içinden küfrediyordu.


en tepeye çıkmak neredeyse 20 dakikalarını almış, nefes nefese kalmışlardı.aşağıda şehrin ışıkları ve onu ikiye yaran deniz, sonsuz bir döngüye girmiş sevişiyordu.
tepede ise 3 tane kocaman halojenle aydınlatılmış anıtın altında sadece 4 tane bank ve etrafata birkaç boş bira kutusu vardı. onlardan başka kimse yoktu, aklı başında kimse de manzara ne kadar güzel olursa olsun gecenin bu saati buraya gelmezdi.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

banka oturmuş yanında güzel bir kızla harika manzarayı seyrediyor, bir taraftan da canı sıkılıyordu, belki sadece ikisi olsa durum değişirdi ama 5 kişi bu manzaraya fazlaydı ki neredeyse hiçbirini tanımıyordu.
panpa pek konuşmuyor anıtın etrafında adeta volta atıyordu, fıstıkçı cep telefonundan bir şarkı açmış , mühendisle kızkardeş ise diğer bankta oturuyordu.

olabildiğince keyfini çıkarmaya çalışarak sarıldılar ve manzarayı seyrettiler, biraz lafladılar.


eh yukarıda yapılabilecek başka bir şey yoktu, bir saat kadar sonra toparlanmışlar ve aşağıya yılan gibi uzanan o merdivenleri inmeye başlamışlardı.
merdivenlerde aydınlatma namına pek bir şey yoktu, hava zifiri karanlıktı. ayağın kaysa acaba aşağı indiğinde sağlam kemiğim kalır mı ? diye ister istemez düşündü.
tam sonu karanlık bir dönemeci dönüyorlardı ki

BÖÖÖÖ diye bir ses geldi, fıstıkçı kız neredeyse aşağıya doğru hızlı bir yolculuğa başlıyordu ki tam zamanında belinden kavrayıp onu kendine çekti.
kötü şakayı yapan kızkardeş ve mühendis karanlık bir çalının arkasından kahkalar atarak çıktı. çığlıklar bağrışlar kıkırdamalar eşliğinde aşağıya indiler.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

hep beraber mühendisin evine gelmişlerdi, daha doğrusu ailesinin evine ve ailesi muhtemelen yazlıktaydı.
ev denize bakıyordu, camdan baktığınızda tepedeki manzaranın minyatür bir versiyonunu görebiliyordunuz. belli ki ailesi baya varlıklıydı mühendisin, ne acı ki yolda alışveriş yaparken maaş kartı suyunu çekmiş, o da kendi kartını uzatıvermişti, 10 yıldır aynı kartı kullanıyordu ve o kart şimdiye kadar pos makinesinden hiç boş olarak geri dönmemişti.

mühendis ise salonda kırılacak eşyaları, kristalleri sağlama alma ve oturacağımız sehpanın altına çarşaf gibi birşey sermekle meşguldu.


ee peki biz nasıl gidecektik yazlığa ailesi oradaysa ? diye dank etti birden kafasına,
fıstıkçı kız ise vakit buldukça yazlığın ne kadar büyük ve harika olduğundan bahsediyordu, belli ki daha önce gitmişti, yada bir saniye!!!!! , bu iki panpa neredeyse tuvalete bile beraber gidiyorlardı.

o sırada aklına bir kelime düştü,

götürmece !

kafasında tilkiler dolaşırken kendini alkole verdi, artık onun da sarhoş olma zamanı gelmişti.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

sakin ve sıkıcı bir muhabbet dönüyordu,alkol hızla tükeniyordu.
bir ara evde oynadıkları oyunun daha sıkıcı bir versiyonunu oynamaya çalıştılar ama çabucak sıkılıp bıraktılar.
oyundan sonra 2 panpa ve kızkardeş evde kayboluyor odaların birinde, orada burada fısır fısır birşeyler konuşuyorlardı.

birden gitmek istedi, sarhoştu!

camdan aşağıya baktı, geniş bir cadde kıyı boyunca uzanıyordu, taksi bulabilir miyim diye düşündü
mühendise sordu, imkanı yoktu, zaten sabah 8 den önce vapur da yoktu. anlaşılan gece evde geçecekti.

evdeki alkolü bitirdiğinde ayakta sadece panpa kalmıştı, birbirini hiç tanımayan ve tanımak da istemeyen 2 kişi ne konuşabilirse, onu konuşuyorlardı.boş, anlamsız sorular,kısa cevaplar.
son birayı da bitirmişti, saat sabah 8 e yakın bile değildi ve hafif bir yorgunluk çökmüştü.uyumak üzere fıstıkçı kızın yattığı odayı bulmak için kalktı.
giriş kapısının yakınlarında içinde tek kişilik bir kanepe olan ufacık bir odada buldu onu, arkası dönük kıvrılıp yatmış uyuyordu. usulca yanına sokuldu arkasından sarıldı ve uyumaya çalıştı.
bu sırada kız hafifçe inlemiş ama uyanmamıştı, kollarının arasında hafif hafif kıpırdanıyor, kıpırdandıkça birbirlerine sürtünüyorlardı. dönüp kapıya baktı, açıktı. evde herkes uyuyor olmalıydı.
nazikçe elbisesinin eteğini sıyırdı, elinden geldiğince sessiz ve nazik oracıkta ona sahip oldu. kızın inlemeleri durduğunda uykuya dalmıştı bile.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

saat 10 gibi uyanmıştı, kız hala kollarındaydı ve alkolden başı dönüyordu. kalktı ve salona gidip sigara aramaya koyuldu ama nafile, gece hepsini silip süpürmüştü.
içinde hala gitme isteği vardı, ama önce bir sigara bulup kendine gelmek istiyordu, yada koyu sade bir kahve.
tam ayakkabılarını giyip çıkıyordu ki, fıstıkçı kız karşısına dikildi.

nereye ?

yazlığa gitmek işkence olacaktı, keyfi yoktu
eve gidip köpeğimi doyurmam lazım siz gidin yazlığa deyiverdi
bu sırada evdekiler yavaş yavaş uyanıyorlardı. her uyanana sigara soruyor ama anlamsız bakışlarla karşılaşıyordu. sigaracı çocuk sigarasız kalmıştı.

gitmeye niyetliydi, ama anlaşılan kızlar da onunla geliyordu, yavaştan toparlanıyorlardı.
yazlık planı ne oldu ? diye sordu.

anlattıklarına göre o uyuduktan sonra hep beraber çorbacıya gitmişlerdi, hatta onu da uyandırmak istemişler ama görünen o ki becerememişlerdi. tek hatırladığı uykuya dalmadan önceki kısa, sessiz kaçamaktı.
bu sırada çorbacıda kavga edilmiş ve yazlığa gitme planı iptal olmuştu, zaten panpa dün geceden beri karşıydı yazlık fikrine.
tek istediği bir dal sigaraydı, kızlar hazırlanmış tam çıkacakken mühendis kahvaltı fikri sundu, sigara içmesi lazımdı.
hep beraber dışarı çıkıp evin yakınlarında bir pastane buldular, gözüne bir market ilişmişti, koyu sade bir kahve ve birkaç atıştırmalık söyleyip hemen markete koştu, çıktığında sigarası yanıyordu.

kahvaltı sonrası mühendis onlara bir taksi buldu ve sessiz sedasız ayrıldılar.


hep beraber eve gelmişlerdi , köpeğini doyurdu, dışarı çıkardı ve biraz oturdular. hızlı bir haftasonu olmuştu, kafası karışık ve yorgundu.
kızlar ise onu kendi evlerine çağırıyorlardı,
biraz dinlenmem lazım, sonra görüşürüz diyerek kibarca vedalaştı ve kızları evlerine gönderdi.
tek başına oturup son 3 gündür yaşadıklarını düşünmeye başladı.

haftasonu bitmişti sonunda, ertesi gün işe gitmesi gerekecekti
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Karea merhaba,
Başlığı dün gördüm.
Senle 3 ya da 4 kez karşılaştık.
Fıstıkçı Kız’ı da seni de gerçek kimliklerinizle tanıyanlardanım. Aynı çatıyı paylaştığınız ilişkinizin evlilik boyutunda yaşandığını biliyorum. Gerçekler böyle olunca, hikayeni ve oradaki detayları okudukça canım çok! sıkıldı.

Ve bu forumda Karea olarak seni ve Fıstıkçı Kız’ı gerçek kimlikleri ile tanıyan birçok üye olduğunu da biliyorum.
Ben bile bir erkek olarak, okuduklarımdan o kadar rahatsız oldum ki kendisini konu hakkında bilgilendirmek istedim ve zaten birkaç üyemizin de bu konuda teşebbüs ettiğini öğrendim.

Onlara da bana söylediği gibi “boş verin, ayıp onun ayıbı, artık hayatımın 1 dk.sını bile çalmasını istemiyorum ” demiş.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ancak burada özellikle bir başka detay hakkında da notumu düşmek isterim.
Öğrendim ki hikâyende Tombik ve Kardeşi olarak anlattığın karakterler, Fıstıkçı Kızla da arkadaşlık ilişkimizi perçinleyen ve benim çok sevdiğim ortak dostlarımızdır.

Abi!! Aşağıladığın karakterlerden biri olan o adam şehrin resmi yüzü, 17 derneğin kurucu üyesi ve hatta geçenlerde adı, şehirde yapılan bir kavşak köprüsüne verildi. Tanıdığım en karakterli insanlardan biridir.

Anlattığın gece orada değildim ancak,- olayların yazdığın şekilde yaşandığına inanmıyor olsam da doğru kabul edelim hadi-, “Bu tipin – yani Sigaracı Çocuk olarak senin- Fıstıkçı Kızın yanında ne işi var, kim bu herif?” niyetiyle hikâyede olmuştur.

Bizzat kendim biliyorum o Tombiğin fıstıkçı kıza ne kadar değer verdiğini. Ve şunu da belirtmem gerekirse davranış biçimini de haklı bulurum çünkü seninle tanıştığım zaman – nedeni şimdi daha çok anlaşılıyor- “gecenin karanlığında niye şapkasını yüzüne bu kadar yapıştırarak takar ki bir adam” diye garipsemiştim; şapkanı bir ara çıkardığında da yüzünü gördüğümde yine, “abi bu herif ne kullanıyor acaba?” diye soru düşmüştü aklıma.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Özetle, Fıstıkçı Kızın Kız Kardeşi -aşağıda da kendileri açıklamış zaten, birkaç gündür uğraşmalarına rağmen bir türlü üyelik alamadıklarından ötürü- iletilerini paylaşmamı istedi, “seve seve” dedim, gönüllü oldum.

Neden mi?

Abi, ne kadar nefret etsen de, incinmiş olsan da vs. sevdiğini söylediğin, yaşanmışlığın olan bir kızın mahremiyetini böyle fütursuzca burada paylaşırken hiç mi düşünmüyorsun kötü niyetli insanlar olabileceğini?

Niye bu kadar savunmasız bırakıyorsun bir insanı? Ya biri bir şey talep etse, taciz etse senin çarpık hikâyelerin yüzünden? İnsanlık mı, sevmek mi abi bu? Yuh diyorum!
Sahipsiz mi sanıyorsun abi bu kızları sen, avukatları senin de tanışmış olduğun aile büyüklerinden biriymiş bu arada, bilgin olsun.

Neyse, Türkiye’de senin gibi adamlarla yaşamaktan utanç duyuyorum ve hikâyenin kahramanları arkadaşım olduklarından ben üstüme düşen görevi yapıyorum.

Ayrıca, bu art niyetli davranış biçiminin de forumda bir örnek teşkil etmesini umut ediyorum ki forum kurallarını çiğnemiş olman bir yana takdiri de forum yöneticilerine bırakıyorum: bugün Fıstıkçı Kıza yarın bize, bizim mahremimize, bizim dostlarımıza.
Hadi eyvallah..

ps: wot olmasın diye böldüm mesajları
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

iletidir;




"
1- “Fıstıkçı Kızın Kız kardeşi” nicki; paticik.com forumunun “karalama defteri” kısmında, “fıstıkçı kız” başlığı altında anlatılan öykünün, ilgili forumun başka takipçilerinin durumu taraflarımıza bildirmesi sonucunda, avukatlarımızın da yönlendirmesiyle açılmaya çalışılmış yeni bir üyeliktir. Ancak admin onayının gecikmesinden ötürü forum üyesi olan bir arkadaşım vesilesiyle mesajımızı iletiyoruz .
(Konu başlığı ve mesajların ekran görüntüleri de alınarak avukatımıza iletilmiştir.)

Burada Fıstıkçı Kız’ın kız kardeşi olarak bulunmaktayım.
Zira bu mesaj aynı zamanda forum yetkililerine, bu “topik”i kullanan diğer forum üyelerine, kısacası okuyucu dâhil tüm üyelere bir açıklama mesajıdır. Fıstıkçı Kız başlığıyla açılmış topikteki tüm sayfalar ve mesajlar, ( bu açıklama mesajıyla da birlikte), gerek görüldüğünde yetkili mercilere verilecektir.

2- Karea isimli forum üyesi ve hikâyenin yazarı, bu olayın “yaşanmış” olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla bu hikâye ve anlatılanların tümündeki “gerçekler”, hikâyenin tüm muhataplarını kapsamaktadır. Fıstıkçı Kız’ın kendisi bizzat bu forumun eski bir üyesi olduğundan ve buradan birçok üye ile “kimliği açık bir şekilde” sosyal hayatında da iletişim içinde olduğundan bu kişilerce konu hakkında uyarılmış, dolayısıyla bize “cevap hakkı” doğmuştur.
Burada hayli fantastik; sevgi, saygı, özel hayat gibi etik algı kaymasının yanı sıra, olayların geçtiği yer, zaman ve kişiler boyutunda da son derece erozyona uğramış bir beyin ve ahlaki değerleri çökmüş bir anlatıcı söz konusudur.

3- İşin “edebi” reytingi de; okuyan üyeler tarafından pornografi ve erotizme doğru adeta cesaretlendirilerek oluşturulan bu öykü; yazanın, yaşadığı ilişkiye dair “hatıra” ve “mahremiyete” hakaret şöyle dursun; şimdi bahsedilecek olan detaylarla; suça girmiştir. Zira öncelikle forum kuralları çiğnenmiştir:


PATİCİK FORUM KURALLARI 2. Yasa dışı olan ve T.C kanunlarına aykırı hiç bir içerik foruma gönderilemez. Porno resim, site adresi, dosya ve her türlü benzeri unsurun paylaşımı ve foruma gönderimi yasaktır.

PATİCİK FORUM KURALLARI 3. Din, dil, ırk, cinsiyet ve sınıf ayrımı yaparak insanları küçük düşürmeye ve rencide etmeye yönelik mesajlar foruma gönderilemez.

Ayrıca, yeni Türk Ceza Kanunu’nca da açıkça belirtilmiş bir suç işlenmektedir:
Özel hayatın gizliliğini ihlâl
MADDE 134.
- (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlâl eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlâl edilmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, ceza yarı oranında artırılır.

Yani burada, görüntü veya ses kaydı olması durumunda “ikiye katlanacak” biçimde; kişiyi küçük düşürme, rencide etme, özel hayatın gizliliğini ihlal, özel hayatı ifşa etme durumundan ötürü; en hafif biçimiyle “adli para cezası”nın uygulanacağı bir suç açıkça işlenmiştir.

Ayrıca kanunlarımızca, bir suçun cürüm olması için, ilgili suçun birkaç kişiyi birden bağlaması, ya da en az 3 kişinin şahitliğinde işlenmiş olması, suçun kesinleştiğine kanıt sayılmaktadır.
Bu forumdaki “sadece edebi tanıklık eden” ve bize durumu bildiren okur-üyeleri bir yana bırakalım; suç bilfiil “Fıstıkçı Kız”a, “Fıstıkçı Kızın Kız Kardeşine” ve kız kardeşin yanındaki, ( öyküde, aşağıda da detaylandırılacağı gibi pek çok “nahoş” tanımla geçtiği üzere) “Kız Kardeşin Partneri”ne karşı işlenmiştir. Şöyle ki;
- “Fıstıkçı Kız” ile yaşanan özel cinsel hayat ve beden sınırlarına tecavüz;
- “Fıstıkçı Kız” ve “Fıstıkçı Kızın Kız Kardeşi” ne yönelik; “Lezbiyen eğilimli İki Kız Kardeşle Sex Fantazisi” yoluyla aşağılama;
- “Fıstıkçı Kız” , “Kız Kardeşi” ve “Partneri”ne yönelik; “dörtlü sex”, “grup/ çoklu sex” fantazisiyle küçük düşürme, rencide etme, özel hayatı ifşa etme;
- “Benden daha erkek” gibi, cinsiyetçi aşağılama yoluyla ayrımcılık;
- Ve dolayısıyla diğer tüm kimliklerin ve mahremiyetlerin çiğnenmesi söz konusudur.


4- Hikâyenin kahramanlarının “açık biçimde” ifşa olması nedeniyle doğan bu “cevap hakkı”, aynı zamanda admine şikâyet/ foruma mesaj ve de gerekli görüldüğünde avukat aracılığıyla ilgili yerlere bir suç duyurusu niteliğinde olduğu için, “Fıstıkçı Kız” hikâyesinin yazarı, gerçek kimliği de tarafımızca bilinen Karea isimli üyeden talebimiz şudur: Kimse kimsenin paylaşımını engelleyemez ancak bu da kurallar dâhilinde olmalıdır. Seçiminizi yine buradan açık biçimde herkese ve dolayısıyla tarafımıza iletmek üzere size iki seçenek sunuyoruz:
A- Özel yaşamın gizliliğini ifşa sebebiyle suç teşkil eden hikâye içeriklerinizin silinmesini site yöneticilerinden talep ederek forum paylaşımından kaldıracaksınız.
B- Ya da devam ettiğiniz takdirde biz kanuni haklarımızı kullanarak hukuki yollarla sizi sınırlayacağız."
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...