Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

patici/k/ silah topiği


Bone

Öne çıkan mesajlar

  • 2 hafta sonra ...
said:
...Motor başka bir ülkeden de alınabilir miydi? Bilmiyorum ama şimdilik ortak ülkeler ve NATO tercih edilmiş ve patent hakkı da bizde olan bir ürün yani istediğimize de satabiliyoruz. Ta ki motordan dolayı o ülke ABD’nin “Haydut devlet” listesinde olmasın. Pakistan ve tüm Arap ülkeleri ve Uzakdoğu potansiyel müşteriler arasında. (Ben bu satırları yazarken Pakistan’a 30 adet Atak satışına dair anlaşmanın sağlandığı haberleri telefonuma gelmeye başlamıştı). ABD motoru ile başlamamız bizim motor geliştirmemize mani değil. Beklemek yerine teknoloji kazandık. T-625 ilk sivil helikopterimiz için nasıl motor geliştiriliyor ve birkaç yıla hazır olması bekleniyor, aynı şey yapılabilir veya aynı motor düşünülüyor olabilir. Motor, boyutları ve teknik özellikleri ile ilgili araştırmadığım gibi bu konuda ne düşünülüyor bilemiyorum. Ancak belki de ileride Atak motoru yapılırken de bu motor baz alınacak.

http://www.kokpit.aero/hakan-kilic-cevapliyor-11?writer=23
http://www.kokpit.aero//image/data/hakan%20kilic/11/4.jpg

said:
Bu arada iki iddia, spekülasyon veya kimine göre komplo teorisi, kimine göre ise tesadüfi olayı yazmadan geçemeyeceğim. İlki Körfez Savaşı’nın Amerikalı komutanı General N.Schwarzkopf’un, Saddam Kuveyt’e girmeden 6 ay kadar önce ABD’de AH-64’leri çöl şartlarında test ettirdiği, tatbikatlar yaptırdığı. Bu, çöl performansının araştırılması açısından tesadüf de olabilir tabi. Körfez Savaşı üzerine yazılan, söylenen iddiaları destekleyen bir delil de. Çünkü dikkat edin savaştan 6 ay önce değil, Saddam Kuveyt’e girmeden 6 ay önce. Diğeri ise 11 Eylül’den sonra başlayan Amerikan-Taliban savaşının Taliban elindeki Stinger’ların raf ömrünün bitmesinden sonra olması. Yani 11 Eylül 3-5 yıl önce olsa idi Rus ordusuna kan kusturan eski Afganlı mücahitlerin Taliban tarafına geçen bir kısmı ellerinde az sayıda kalmış olsa da Stinger’larla AH-64’lerin korkulu rüyası olacaktı.


said:
Diğer yandan ilk savaşta yani Afgan-Rus savaşında Stinger ile yüzlerce kayıp veren Rus helikopterinin yanı sıra Mi-24 (Ağır ve insan taşıma kapasiteli Rus savaş helikopteri) Körfez’deki AH-64’lerden çok daha yüksek harbe hazırlık oranına sahip olsalar da onlar kadar başarılı olamadı. Evet binlerce Afganlı mücahidi öldürdüler ama kayıpları ve etkisi düşünüldüğünde başarılı değildi. Çünkü konumuza bağlarsak Körfez Savaşı’nda (Birinci savaş) düzenli ordu ile savaşan AH-64’e nazaran, Afgan dağlarında gerilla/gayri nizami harp veren mücahitlere karşı savaşan Mi-24 (NATO Kod ismi: Hind) helikopteri aciz kalmıştı.

İşte bu tecrübeler ile Terörle Mücadele Operasyonları’ndaki elde edilen tecrübeler ile Atak-2 versiyonu daha büyük ve yepyeni bir helikopter olarak yapılacak. Çünkü çok daha büyük ve sınıf olarak ağır savaş helikopteri sınıfında çok daha fazla tanksavar füzesi alabilecek. Peki neden?

Değişen konjonktür ve tehdit algısı ile Türkiye özellikle güney sınırlarında ciddi tehdit algılamakta. Gerek gelişen teknoloji gerek ticari olarak şirketin yani TAI’nin bir üst ürüne geçme isteği veya potansiyeli, gerekse TSK’nın yakın hava desteği ve tanksavar ihtiyacı ve bölgede Rus ve ABD güçlerinin savaş helikopterleri ile de varlık göstermesi bu ihtiyacı doğurdu. Ayrıca Yunanistan’ın AH-64 kullanıcısı, Irak’ın Mi-28 ve Suriye’de Rus KA-52’lerinin olduğunu belirtmek lazım (ABD’nin bölgedeki helikopter varlığını net bilemiyorum) Ancak mesele sadece düşman helikopterini helikopterle vurmak değil. Zeytin Dalı gibi harekatlarda veya genel savaşta tank sayımızın sınırlı olması sebebi ile ATAK-2’nin en etkili tanksavar olacağı kesin. Unutulmamalıdır ki, Soğuk Savaş’ta Avrupa’da kendisinden kat kat fazla olan binlerce tanka sahip SSCB tank taburlarını NATO A-10 Thunderbolt uçakları ve AH-64 gibi helikopterlerle durdurmayı, en azında hayal etmişti.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
13) Hürkuş, Güney Kore KT-1 uçağının veya başka bir uçağın kopyası mı? Sizce başarılı bir proje mi? Neden jet motorlu küçük CAS uçakları yerine yakın hava desteğini bir pervaneli (turboprop) uçakla yapacağız? Bu durum mali kaynakların kısıtlı olmasında mı, teknolojik yetersizliğimizden mi kaynaklanıyor?

http://www.kokpit.aero/hakan-kilic-cevapliyor-11?writer=23
Öncelikle Hürkuş kopya değil. Tasarımı TAI’ye ait. Evet tasarımında dünyadaki diğer turboprop eğitim uçakları ve KT-1’in şeklinden ilham ve örnek alınmış olabilir ama bu mantıkla kopya dersek Amerikalılar dahil dünyada tüm üreticileri kopyacılıkla suçlamış oluruz. Oysa trend belli. Aşağıdaki derlememe bakarsanız hepsinin birbirine benzediğini görürsünüz.

http://www.kokpit.aero//image/data/hakan%20kilic/11/5.jpg
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

yalnız saldırı helikopterlerinin önemli ölçüde kırılgan olduğu bir döneme girdik manpad'lerin yaygınlaşmasıyla. türkiye'de terör operasyonlarında neredeyse hiç kullanılmıyor iki yıl önce kobra düşürüldüğünden beri. bir tek afrin'de kullanıldı ilk defa, orada da manpad olmadığı istihbaratı alındıktan sonra sanırım.

piyade ve araçlara karşı hala çok etkili olduğu görüldü ama kendisi savunması çok güç modern piyade donanımına karşı bile. atgm için bile hala taşınma, kurulum filan ekip işi. manpad hareketli bir fireteam için taşıması da güç değil. üstlerine belli sistemler konduğu söyleniyor güdümü savuşturucu ama ne kadar etkili emin değilim. tasarım şirketleri bunları gerçek silahlara karşı maketle bile olsa testlere sokuyordur umarım.

gene aynı şekilde ışid'e karşı çok az kullandı abd, o da üsleri tehdit altında kaldığında filan. ilk körfez savaşı döneminden bu yana bayağı değişim var yani helikopterlerin durumunda. modernize etmek önemli gerçi yine de filoyu.

uçağın dizaynı da cookie cutter bir dizayn, pervaneli uçak tasarımı zaten belli bir yetişkinlik noktasına ulaşmış kaporta bakımından performans için. estetiği değişik olsun diye optimum dizaynı sallamaya hacet yok.

ar-15 de bütün dünyada kopyalanan tasarım mpt76 dahil. başarılı bir temel yapılmış, eldeki imkanla daha iyisi yapılamıyorsa kopyalamak mantıksız değil.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 4 ay sonra ...
  • 1 ay sonra ...
Kalaşnikof Rehberi
https://seyler.eksisozluk.com/dunyanin-en-cok-kullanilan-silahlarindan-kalasnikof-icin-bir-uzmandan-genis-bir-rehber


materyal analizlerde bir sıcak çatışma bölgesinde artık kalaşnikof çıkıp çıkmaması değil hangi modelinden ne kadar çıktığı daha yaygın olduğundan analistlerin bir bakışta bunların menşeini anlaması beklenir. kaleşnikofa benzeyen bir silaha bakarken ortalama yapım yılı, üretildiği ülke ve adını da söyleyebiliyorsanız olmuşsunuzdur biraz.

30 yıldır "kalaşnikof uzun namlulu" "kalaşnikof tipi" "keleş" gibi şeyleri duyup duruyorsunuz. akıntıya kapılıp yanlış terminolojiye teslim olmadan buyrun bir kalaşnikof görsel kılavuzu.


sovyet / rus tipleri

ak-47

bu tabii prototiplerden falan sonra ilk seri üretime girmiş olan model. günümüzde her kalaşnikofa ak-47 diyen güruha kanmayın. bu ilk modeller nadiren çıkar. üretimleri sonraki model kalaşnikoflara oranla pahalıdır. ayırdedici özelliği şarjörün hemen üzerindeki metal plakadaki dikdörtgen biçimli oyuktur. tahtadan kabza biçimi kendine özgü ve pürüzsüz, dipçik aynı şekilde ahşap, namluda kompensatör yoktur. mekanizma ilk yıllarda tornada kesilmiş yekpare çelik bloklardan yapıldığı için nispeten ağırdır. 1949-1960 arasında 4 alt türde üretilmiş sonrasında akm olmuştur.


akm

her yerde kalaşnikof dendiğinde gördüğünüz model büyük ihtimalle budur. akm, ya da avtomat kalaşnikova modernizirovanni, modernleştirilmiş kalaşnikof otomatik tüfeği bu silah janrını bugüne getiren model olmuştur. ak-47'den farkı kullanılan materyalin ve üretim metodunun ucuzlaması, günlük üretilebilir silah sayısının bu sayede katlanması ve basitleştirilmesidir. mekanizma torna yerine preslenmiş çeliğe dayandığı için silah ak-47'den 1 kg kadar hafiftir. otomatik atış isabetliliği daha yüksektir. namlu ucuna sivri bir "namlu freni" ya da kompensatör eklenmiştir. bunda da amaç mermi namluyu terkettiğinde gaz basıncının bir kısmı sivri olan kısmı aşağı ittirerek namlunun otomatik atışlarda yükselip gitmesini engellemektir. mekanizma içinde de bir tür rpm düşürücü sistem vardır. nitekim amaç daha kontrollü otomatik atış değil, ak-47'de olmayan bir tür güvenlik sistemidir. akm'de horoz yuvasından sadece mermi mekanizmeye oturup kilitlendikten sonra çıkabilmektedir. pkk'da falan her yerde olduğu gibi en çok bunları görmekteyiz.


aks

bu da ak-47'nin paraşütçüler uçaktan atlarken veya piyade zırhlı personel taşıyıcılarda kapalı yerlerde kullanabilsin diye seyyar dipçikli versiyonudur.


akms

bu da akm'nin paraşütçü / seyyar versiyonu. dipçik harici her şeyi aynı.


rpk

(ruhnoy pulemyot kalaşnikova ya da elde taşınan kalaşnikov makineli tüfeği) kalaşnikov dizaynının bir yan ürünüdür. bütün bu hücum tüfeği janrı 7.62x39 mm ufak mermiler taşıyıp 350 metreye ancak ateş edebilmektedir. sovyetler de bu silahın biraz uzun ve ağır namlulusunu yapıp piyade müfrezesine koyalım askerlerden bir tanesi 500 m efektif 1000 m teorik menzillere de atış yapabilsin diye düşünüp biraz büyükçe bir kalaşnikof üretmiştir. akm ile rpk arasında parça değişimi imkanı orta seviyededir. şarjörler ve pimler genellikle değiştirilebilirdir. onun harici ruslar da ne uğraşıyoruz bununla diyerek uzun vadede pkm (biksi) makinelisine geçmişlerdir. o da öyle kaliteli bir silah olmuştur ki biz dahil bütün dünyada hala bir pkm furyası esmektedir.


ak-74

bir şey iyi çalışıyorsa dokunma anlayışı kalaşnikof için pek geçerli olmadı. 1970'lerde sovyetler piyade üzerine araştırmalar yaparken 90 mermi taşıyan bir akm'li askerin o iğrenç v geziyle aynı yere iki mermi atamıyor olması konusunda biraz endişeye kapıldılar. yapılacak iki opsiyon vardı, ya asker daha çok mermi taşıyacak ve 90 mermide yapamadığını 120 mermide yapacaktı. ya da silah daha isabetli (ve pahalı) hale gelerek bireysel isabetlilik yükselecekti. sovyetler ikisi birden olacak ve daha ucuz olacak diyip bunu her nasılsa becerince ortaya ak-74 çıktı. bu silah 5.45 mm ufacık bir mermi taşır ancak 7.62x39 mm ak-47 mermisinden neredeyse yarı yarıya hafif olduğu için bir asker çok daha fazla mermi taşır. üstüne merminin içinde bir ufak çelik dart, dış çelik bir gömlek ve gizli bir boşluk da bulunmaktadır. yumuşak dokuya falan değince hiç dinlemeden açılarak boyuna oranla feci yaralar açar. güneydoğuda askeri doktorlar 5.45 yaralarına "dikiş tutmaz" tabiri kullanırlardı. rus ordusu bugün ak-74 türevlerini halen kullanmaktadır. daha isabetli daha hızlıdır.


aks-74u

rusların savaş doktrininde nişan alınmış tek tek atışlar yerine müfrezedeki her askerin ful otomatik atışı söz konusu olduğu (bkz: üstün atış gücü doktrini) ruslar da amerikalıların vietnam'da başarıyla deneyip uyguladığı tam otomatik tüfek mermisi atan karabin tasarımını ak-74'e uyarlayıp böyle bir sonuç alıyorlar. işte makineli tabanca ile hücum tüfeği arasında bir yerlere düşüyor ama her iki tasarımın da iyi kötü yönlerini de taşıyor gibi. iç alanlarda piyade tüfeğinden daha mobil, isabet falan kısa namlu yüzünden hak getire, namlu yükselişi çok şiddetli. 2.7 kilo ile hafif sayılabilir. tank helikopter mürettebatlarına dağıtılan aks-74u'nun usame bin laden'in de her yerde kendisiyle görünmesi ve elinde bu varken ölmesi yüzünden bugün çok da sevilen tutulan bir silah olamamıştır.




ak-101

bunun mekanizması da ak-74'ün aynısıdır. ancak kalibre olarak üretici izmash nato kalibresi kullanarak silahı 5.56x45 mm yapmıştır. neden böyle yapmıştır? çünkü nato kalibresi kullanan ülkeler silahı amerikadan değil bizden alsın diye export markete rusların en bilindik ticari emtiasını sokmaya başlamışlardır. endonezya, fiji, uruguay gibi özellikle amerikan etkisinde olmayan ülkeler de aha ucuz 5.56 tüfek bulduk diyip almıştır. ruslar daha sonra bu silahı ufaltıp daha da fazla ülkeye satacaktır. ak-74'ten görsel olarak nasıl ayırırız diyen şarjörüne bakmalıdır, 5.56 şarjörleri daha az eğiktir.


ak-102

ak-101'in kısaltılmış versiyonudur. aynı 5.56x45 mm nato kalibresi kullanır. export versiyonudur. malezya donanmasında kullanılmaktadır.


ak- 103

ak-101 ile kalibresi ve şarjörü hariç her şeyi aynıdır. eski akm tipi 7.62x39 mm mermi kullanmaktadır.


ak-104

ak-103'ün kısaltılmış versiyonudur. aynı 7.62x39 mm mermi kullanmaktadır. venezuela ordusunun milli tüfeği olmuştur.


ak-105

bu da ak-74 tipi 5.45x39 mm kullanan bir ak karabin varyantıdır. namibya deniz piyadeleri, suriye ordusunun bazı birimleri, ermeni ordusu ve rus içişleri bakanlığının bazı birimleri bu silahı tercih etmiştir.


ak-12

rus ordusunu daha modern ve daha modifiye edilebilir yeni tip piyade tüfekleriyle donatmak için kalaşnikof firmasının ihaleye giriş modelleri de bunlar oluyor. picattiny rayları ve sağına soluna eklenebilir aparatlarla daha modern bir imajı var. 5.45x39mm ak-74 tipi mermi kullanıyor. bu yıl üretime girdi.


ak-15

bu da ak-12'nin 7.62x39 mm versiyonu. adamlar ne kadar isteseler de 7.62'yi tam olarak bırakamıyorlar. özellikle çeçen operasyonlarında başlarına artık ne geldiyse spetznaz falan eski tip mermilere öncelik veriyor. rusya'da tepeden inme bir kararla hayır kullanacaksınız demeyip askerin ne istediğine önem verdiği için artık tüm silahları iki kalibrede bulunduruyorlar.


ak-9

bu da rusların özel kuvvetleri için geliştirdiği 9x39mm bir varyant. ak-104'ün bu yeni mermiye uyarlanmasıyla ortaya çıkmış ancak susturucu her silahla birlikte veriliyor. suriye iç savaşında suriye özel kuvvetlerin elinde arada bir görüyoruz. belirtmek gerekirse 9x39 mm 400 metrede 1 cm çeliği delmeye hallenen ilginç bir mermi. bunu gece sessiz atmak için de ak-9 ve as val kullanıyorlar.




saiga

saiga rusların sivil markete pazarladıkları tüm tüfeklerine ait bir çatı isim olsa da genellikle av tüfeği ile özdeşleşmiş bir isim haline gelmiştir. tam otomatik 12kalibre av tüfeği versiyonlarını bazen ülkemizde de görmek mümkündür. ama amerikada falan 7.62x51 mm g3 mermisi atan versiyonlarını da walmart'tan 5 taksitle satın alabilirsiniz.


mevzubahis versiyon
çin tipleri

tip 56

en büyük kalaşnikov varyant üreticilerinden biri olan çin bu silahı üreterek rusya'dan daha fazla kazanmış bile olabilir. dünyanın her yerinde kalaşnikovdan daha ucuz bir tip 56 bulunabiliyor. mekanizma büyük oranda aynı. namlu altındaki katlanabilir kazık süngü ve arpacığın tamamiyle kapalı olması sayesinde rus tiplerinden kolayca ayırdedilebilir. vietnam savaşında nva ve vietcong'un elindeki otomatik silahların çoğu bunlardı. bugün ise afrika ülkeleri ucuz diye birbirlerini genellikle tip-56'larla öldürmektedir.


doğu alman tipleri

mpi-k

genellikle en iyi kopyaları bunlardır. niye böyledir? herhalde parça kalibrasyonunda yüksek standartları olan alman üretim anlayışının bir miktar bunda katkısı var. varşova paktı ülkelerinde pazara doğu alman malı gelince iyidir diye kapışan ruslar da bu efsaneleri biraz yaymıştır. mp44 gibi bu silahlara da tüfek altı muamelesi yapıp mpi (maschinenpistole) diye damgalayan doğu alman ak koplayarının ayırdedici özelliği dipçiğin ahşap yerine bakalit olması ve silahın genel raf ömrüdür. pkk'nın falan alt düzey komutanlarının cesetlerine bakarsanız hep ölülerinde bunlar çıkar. yalan yok kaliteli silahlardır. ilçelerde askerlik şubelerinde kalaşnikof tipi tüfek taşıyan askerleri bir inceleyin genelde ekserisi pkk'dan ele geçmiş doğu alman varyantlarıdır.


polonya tipleri

wz.1988 tantal

polonya'nın kalaşnikof platformuna yaklaşımı da böyledir. daha kaliteli parçalar ve endüstriyel finişle birlikte sol tarafa başka hiçbir kalaşnikof türevinde görülmeyen bir de emniyet selektörü eklemişlerdir:


afrin ve menbiç'te bunlardan oldukça sık görülüyor. belirtmek gerekirse diğer kalaşnikoflara nazaran isabetliliği de bir miktar bunların yüksektir zira üretildiği skajisko-kamienna fabrikası orjinal rus dizayn blueprintinin dışına çıkarak namluyu 220 mm twist ile 4 yivli olarak dizayn etmişlerdir. biraz da o yüzden etkili erimi karşılaştırmalı kitaplarda hep 500m olarak geçer.


wz.1996 beryl

polonya ordusunun yeni piyade tüfeği de yine bir kalaşnikof türevi oldu. tantal dizaynının üzerine daha modern ve modifikasyona daha açık yan paneller ile 5.56x45mm nato kalibresi ekleyince ortaya oldukça kullanışlı bir silah çıkmış. 4 yivli tantal'ın üzerine yiv sayısını da 6'ya çıkarmışlar. 600 metreye atış yapan bir 5.56 fena olmasa gerek.


finlandiya tipleri


valmet m62 ve m76

tabii bunlara kalaşnikof dersek lauri torni mezardan kalkıp bizi çarpar ama sonuçta bu da bir varyant. finliler silah yapmayı biliyor ve bence en kaliteli kalaşnikof kopyası bu. gaz pistonunun içinde pistonun tüpe yakın durmasını sağlayan halkalar eklemişler ve içerde mikron düzeyde bile sürtünme/rattle yok. yavaş çekimde falan mekanizmasını izlerseniz her atış birbirinin aynısı. çok fluent bir atış sağlıyor. bütün parçalar çok hassas üretildiği için silahın genel güvenilirliği zaten kalaşnikof standartlarında aşırı yüksek. -60'lı derecelere kadar yağ gibi çalışıyor. kendine çok has üç pronglu bir alev gizleyeni var, bunu dikenli tel kesmek için de kullanıyorlar. arpacık da namlu yerine gaz pistonu üzerinde bulunuyor. israil 1967 savaşından sonra kendilerine has bir kalaşnikof türevi olan galil tüfeğini yaparlarken sovyet akm türevleri yerine en iyisi bu diye gidip bu silahı örnek almışlardır.


sako m95

finlandiya ordusunun bugünkü piyade tüfeği de bir kalaşnikof varyantı. ama tabii onlarda boynuz kulağı çoktan geçtiği için m62 ve 76'da ele geçen tüm deneyimi daha modern bir piyade tüfeği için kullanınca ortaya özellikle soğuk hava şartları için tasarlanmış çok dayanıklı bir şey çıkmış. coveri orjinalinden daha iyi gruplar gibi bir şey.


romen tipleri


pm md.63/65

akm'nin hemen hemen kopyası da olsa en kolay ayırdedilen özelliği kundağındaki tutamaktır. ele geçen örneklerine bakılacak olursa averaj bir kopyadır. ona rağmen uygun fiyatı yüzünden çoğu afrikadaki 34 kadar ülke tarafından ithal edilmiş ve hala da kullanılmaktadır. ira dahi bir dönem ingilizlere karşı belfast'ta bunlarla savaş vermiştir. son olarak nicolai ceausescu'yu da hatırlarsak bununla vurdular.


israil tipleri


galil ar

israil fn fal belçika tüfeğinin çöl şartlarında iyi çalışmaması ve düşmanlarının kalaşnikoflarının sıkıntısız çalışması yüzünden yeni bir piyade tüfeği arayışına girince yerli piyade tüfeği için bir referans model ararken yukarıda da belirttiğim valmet m62 fin varyantını görüp deyim yerindeyse aklı çıkmıştır. amaçları da her koşulda çalışacak, akm seviyesinde (sıfıra yakın) bakım gerektirip batılı tüfekler kadar da isabetli olacak bir tüfektir. bu da finlilerin becerdiği bir şeydir. ortaya çıkan galil, valmet tüfeğinin 5.56x45mm versiyonu gibidir. 1973'te orduya verilmeye başlanan ve çok da sevilen bu silah yom kippur savaşına yetişememiştir ama 1990 yılına kadar da hizmet vermeyi sürdürecektir. sonra amerika m4a1 tüfeklerini israile hibe etmeye başlayınca bedava mal ucuz maldan daha iyidir yahudi düsturu uyarınca israil galil tüfeklerini rafa kaldıracak tüm orduyu m4 ve m16 ile zaman içinde donatacaktır. m4 nihayetinde daha kullanışlı daha hafif daha modifikasyona açık falandır. ama o günden sonra israilin tarihindeki hiçbir silahı da galil kadar dayanıklı olmayacaktır.

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 1 ay sonra ...
  • 3 ay sonra ...
  • 1 ay sonra ...
6 saat önce, Feamer dedi ki:

 

Güzel özetlemiş ama aktrollerden korktuğu için siyasi konulara hiç girmiyor veya kendini iyice anlatıp, ikna etmeye çalışıp öyle ucundan kıyısından dolaşıyor.

Misal bahsettiği yıldırım füzeleri ilk kez 2008 Zafer Bayramı'nda kamuoyuna gösterilmişti. Tam da Milgem'in suya indirilip donatılmaya başlaması, Atak vs. derken bir de Çin ile ortak füze geliştirilme meselesi Ergenekon'u öne çekti. Şöyle ki 2008'de görücüye çıkan füzenin aslında 2001-2002'den beridir envanterde olduğu ve gizlendiği ortaya çıkınca acaba 2008'e kadar başka ne tür sistemler geliştirilmiştir diyerekten kozmik odalara girildi, generaller hapse atıldı. Hatta o dönem liberallerin savunma bütçesi şeffaf olsun gibi gerizekalıca isteklerinin arkasında yatan sebep de buydu. Bir ülke düşünün kritik teknolojilere yatırdığı ar-ge bütçesini çıkıp afişe edecek. Diyecek ki biz 500+ km menzilli balistik füze geliştiriyoruz... Akıl ve mantık namına en ufak bir kırıntı yoktu o dönem.

Milgem projesinde yer alan subaylara neler yapıldı oraya değinmiyorum bile.

İşte birilerinin bunları da anlatması gerekiyor. Yoksa AKP'liler çıkıp önceki hükümetler ABD'den İsrail'den hazır alım yaparken biz kendimiz geliştiriyoruz diye alenan manipülasyon yapıyor. Jöhpöh31 tayfa da bir güzel yiyor.

Düzeltme: Yıldırım füzeleri 2007 Zafer Bayramı'nda tanıtıldı, 2008 değil.

Max Damage tarafından düzenlendi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...