Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Sevgi kırıntıları


S-kri-nona

Öne çıkan mesajlar

"Yürek, yürekten sevmek, aşk, seni seviyorum, canım, hayatım..vs" gibi kelimelere oldum olası gıcık olmuşumdur. Ne kadar da hoyratça kullanılmış, içi boşaltılmış, anlamsızlaştırılmış kelimeler bunlar böyle. Edebiyattan, bazı şarkılardan ve şiirlerden nefret edişim de bu yüzdendir. Oysa ağlamak çok insanca bişeydir (Ağlayan insanlara da gıcık olurdum eskiden. Hele hele birşeyi elde etmek için ağlanıyorsa, tam çenesine esaslı bir yumruk atarak gözyaşlarının acısını dindirmeye çalışırım. ).

Hayatımda bazı değişiklikler oluyor son zamanlarda. Herzamankinden daha fazla karanlıkta Sezen Aksu dinlemeye, daha fazla düşünmeye, çabuk etkilenmeye başladım. Birşeylerin etrafına, ördüğüm kalın duvarlar yıkılmış gibi. İçimi kavuran pervasız çelişkiler -beni ben yapan duygularımın beni terkedişi -.

Asla dolu birşeyler vermeye, doğru birşeyler yapmaya çabalamadım. Herzaman şu hani annelerin oğullarına "o çocukla arkadaş olmanı istemiyorum", kızlarına "işte hayatının hatası" dediği adamlardan biri oldum. Bir serseri değildim, kabadayı veya gelecek vaadetmeyen biri hiç olmadım. Ama bende yanlış giden birşeyler olduğunu insanların anlaması için sadece yarım saatlik bir sohbet yapması yeterliydi. Bir tek ben anlayamıyordum kendimdeki "defo" yu.

Bunca çelişkiye rağmen kadınlar ısrarla bana aşık olmaya devam ediyorlar. Bütün kasvetime, dokunulmazlığıma, kibrime, haddimi bilmezliğime, korkusuzluğuma, saygısızlığıma rağmen onları bundan alıkoyamıyordum. Bazen bir kadının orgazm taklidi yapması gibi onları seviyormuş gibi görünüyorum oysa kadınları hiçbir zaman sevemedim.

Ceplerimde bahar şiirleriyle dolaşırdım kışın dudak çatlatan soğuğunda. Travestiler, fahişeler kadar masumdu hayat aslında. Namus kadar kıymetliydi, vadiler dolusu altın misali. Ama asla hayata bağlanamadım. Ölüm bana herzaman daha doğru bir seçenek gibi geldi. O an belki hayatımın en mutlu anı olacaktı. Bu ne doymuşluğun, ne ruhsal buhranların, ne de istediğini elde edememenin sonucuydu. Sadece ölümü arzuluyordum. İntihar etmek fikride hiç cazip gelmiyordu. Bekliyorum. O nasılsa birgün gelip beni bulacak. Kokuşmuş bedenimi solucanlara, bakterilere, zebanilere teslim edecek. Ölmek garip şey aslında, insana gerçekten Allah'ı hatırlatıyor. Varlığına kesinlikle inanıyorum ama beni cennete koyacağına pek inanmıyorum. Cennetin kolay, cehenneminde gereksiz olmadığını yaşadıkça daha iyi anlıyorum.

Ezgi bana son aşık olan kadın."Sevgi kırıntıları" isimli yazıda ondan biraz bahsettim. Doğrusu "sevgi" kelimesine garip anlamlar yüklemeye başladı benim için. Ona attığım tokatların, yaşattığım kanlı irin kadar tiksindirici duyguların, insanlık dışı vahşi gözlerimin bedelini, bana inandığım değerleri(!) yıkarak ödetecek gibi görünüyor. Nedense bunu başarmasını bende için için istiyorum.Birçok erkeğin gözüne "dehşetengiz bir afet" olarak görünsede beraber geçirdiğimiz bunca zaman süresince -diğer kadınlar gibi- ona "et" gözüyle bakmaktan kendimi alamadım. Her fırsatta kendisini ucuz bir fahişe olarak hissetmesini sağladım -oysa o gerçekten asil bir kadındı. Para, karizma, konfor, güvence gibi putları yoktu-. "Anne olmak" gibi masum hayaller kuruyordu -bu beni hiçbirzaman rahatsız etmedi, hiçkimsenin hayallerini yıkmadım şimdiye kadar-.

Üzerine onca şiir yazılmasına onca söz söylenmesine rağmen "gözler" hakkında kendi kitabımı yazmayı tercih ettim. Deneyerek öğrenmenin acısını, öğrenip keyfini çıkarmaya tercih ettim. Mazoşist değildim.. Zaten sonu "izm" le biten bütün felsefelere, akımlara ve kelimelere oldum olası nefretle bakmışımdır. Belalı bir kadına çattım bu sefer anlaşılan.. Kadınlarda en ürtüğüm karakter özelliği "sabır" dır. Bir kadının sabırlı olanından farenin kediden korkması misali korkmuşumdur. (Kendi tabiriye) "Bütün hayvanlığıma" rağmen beni seven bir kadından korkmamak benim için mümkün değildi. O da benden korkuyordu -karşılıklı korkunun doğurduğu rezonansa inanmaya başladım-. Çıldırtan bir denge oluşmaya başladı hayatımın en mahrem köşelerinde. Beni tanıyan herkes bir kadına "aşık olmak" gibi bir kavramla aynı kefeye giremeyeceğimi hatta bu kelime grubuyla, ismimin aynı cümle içinde zikredilemeyeceğini gayet iyi bilirlerdi.

Herzamanki ucuz kabadayı tavrımla, bana köpüklü bir kahve hazırlamasını "emrettim". İtaatkar tavrından taviz vermedi, oysa isyan edeceği ve onu defedeceğim anı dört gözle bekliyordum. Doyumsuz bir mutluluk ifadesi vardı benimle geçirdiği zamanlarda. Bu tutku beni ürkütüyordu. Bir insanın başka bir insanı bu kadar sevmesi bana anlamsız geliyordu. Üstelik önünde adeta sıraya girmiş şekilde ona hayatını feda etmek için bekleyen onca aşık varken.. Bu intikam duygusumuydu. Hiç zannetmiyorum. İntikam almak isteyeceğim hiçkimse olmadı hayatımda ama benden intikam almak isteyen, böcek gibi ezileceğim, yerlerde feryat figan sürüneceğim günü arzuyla bekleyen onlarca insan tanıyorum. Çekmeye razıydı kaprislerimi, dövsemde-sövsemde istediği tek şey halini anlamamdı -anlamaya başlamak hayatımın hatası olurdu-. Şimdiye kadar hi
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...