Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Osmanlı İmparatorluğu (MTW-1)


Arkasokak

Öne çıkan mesajlar

1087 yılında Erzurum, Erivan, Diyarbakır ve Suriye vilayetlerinde Orta Çağ'a Selçuklular adıyla giriş yapan Türklerin Osmanlıya uzanan öyküsüdür.

Ordularının başında yaşına(54) rağmen dinç olan Sultan Süleyman(1) miras olarak İslam birliği sağlanmış bir coğrafyayı çocuklarına bırakma amacı gütmektedir. Bu yüzden genişleme amacıyla doğu seferine güvenilir Doğu Valisi Amir Hasan Sabbah'ın topraklarından yani Suriyeden yola çıkmıştı. casusluk amacıyla Antakya'ya yollanan elçilerimiz bize, Mısır sultanının Antakya'da olduğu haberini vermişti. Bu haber üzerine Sultanımız Lübnan topraklarını ele geçirerek Mısır sultanını, destek yollarını tıkayıp ele geçilmeyi planlar.


Sultanımızın güçlü orduları kolay bir galibiyetin yolunu açmış, bekletmeden Hasan Sabbah'ın Antakya'daki zayıf Mısır ordusuna saldırması emredilmişti. Diyarbakır'dan yola çıkan birliklerle Mısır sultanı Hasan Sabbah'ın insafına kalmıştı.


Tuzağa düşen ve tüm veliahtlarıyla birlikte Antakya'da ele geçirilen Mısır sultanına karşı Osmanlı ilk büyük ganimetini ele geçirmiş, aldığı topraklar ve fidye ile kendine güveni iyice yerine gelmişti.


İlerleyen yıllarda orduların başına geçecek yaşan gelen Şehzade Osman, Sultanımızla seferlere çıkmış kendini geliştirme fırsatı yakalamıştı. Çok geçmeden doğunun korkusuz cengaverleri Filistin, Arap yarımadası ve Kahire topraklarına egemen olup Mısırlıların hakimiyetine son verecekti.


Elde edilen fidye geliriyle Sunni Araplara karşı cephe alan Süryaniler ve Türkmenler Osmanlı saflarına katılacak Mısır'ın fethinde büyük rol oynayacaktı. Doğu cephesinin kapatılışı ve Emeviler'in üzerne gitmenin tehlike arzedişi nedeniyle Sultanımız Bizans topraklarına göz dikti. Ortanca şehzademiz Aybak Mısır'da Lala Mustafa eşliğinde hanedana layık olacak bir lider olarak eğitilmek üzere geride bırakıldı. Hasan Sabbah eşliğinde Sultanımız ve büyük oğul Şehzade Osman başken Erzurum'a doğru yola koyuldu. Bu sırada yapına çok önce başlanan Erzurum Kalesi Sultanımızın gelişine yetiştirildi. Antakya ve Kahire gibi önemli ticari merkezleri ele geçiren Osmanlı, hızla büyük bir servete kavuştu. Hazine asker üretimine adeta teşvik ediyordu Padişahımızı.


Bir yandan Osmanlı İslam'a büyük edebi eserler katmaktan geri kalmıyordu.


Malesef beklenen oldu ve hasta Padişahımız 1101 yılında hayata gözlerini yumdu. Haremin gözdezi Ayşe Hatun'un entrikalarıyla küçük Şehzade Süleyman, Sultan Süleyman(2) olarak tahta çıkacaktı.


1108 yılına girerken başkent Erzurum'un ardından ikinci kalemizi Antakya'ya diktik. Bu kale ağabeylerine karşı Süleyman'ın yanında yer alan, Arap diyarına
nam salmış korkusuz cengaver Doğu Valisi Hasan Sabbah'a hibe edilecekti. Aynı zamanda kutsal toprakları korumak
ve Türklere karşı ezeli kin besleyen Arapları kontrol altında tutmak için Arap yarımadasına kale inşaatı son sürat
sürmekteydi.

1109 yılında, doğuştan katil olan 2. Süleyman Erivan ve Diyarbakır kalelerinin inşaatını emretmiş ardından çok güvendiği Hasan Sabbah ve ağabeyi Şehzade Osman'ın komutasında, Bizans diyarına saldırıya geçmişti. Hasan Sabbah, İslam alimleri tarafından etki altına alınan Adana ve yöresine girmiş, Sultanımız karadeniz topraklarına orduları sürerken ardında savunmasız bir başkent bırakmış, Şehzade Osman ise geneli paralı Arap, Süryani ve Ermeni askerlerden oluşan ordusuyla Gürcü topraklarına girmişti. Karşılarında tecrübeli
komutanlar tarafından yönetilen çağının en güçlü ordusu bulunuyordu. Bizans ordusu...


1109 yılında Sultanımız Trabzon'u, Hasan Sabbah ise Adana yöresini zorlanmadan ele geçirmiş, Bizans ordusunu batıya çekilmeye zorlamıştı. Gel gelelim kardeşi tarafından adeta sabote edilen Şehzade Osman, bağlılığı ve savaşma becerisi düşük paralı etnik askeri birlikler ve zayıf Türk askerlerin başında Gürcü vilayetinde büyük bir bozguna uğrayacaktı.


1110 yılında, başkenti koruma çemberine almak adına Hasan Sabbah iç anadoluya sefere çıktı. Yorgun askerler malesef burada
büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar. Aynı sırada Sultanımız ağabeyi Şehzade Osman'a onu küçük düşürürcesine zorla yardım yollamış, Erzurum ve Erivan'dan destek birlikleri emrine vermişti. Bu destek doğal olarak Gürcü vilayetini Osmanlı'ya kattı.


İstanbul'a giden yol artık Bizans'ın Ege'ye çekilmiş bulunan orduları üzerinden geçiyordu.

1111 yılına girilirken Antakya ve Diyarbakır'dan Adana'ya nakledilip Amir Sabbah'ın kontrolüne verilen birliklere, Trabzon ve Erzurum'dan Sultanımızın emriyle gönderilen birlikler eklendi. Hasan Sabbah'tan bu kez mutlak zafer bekleniyordu ve öyle de oldu. İç Anadolu, Türk egemenliğine girdi.


1111 yılında elde edilen büyük zafer Avrupa'da yankı yaptı. İngiliz ve İspanyol elçiler Sultanımızın huzuruna ihtişamlı hediyeleri ile çıktılar. İspanyolların arzusu güneyde Kahire'ye komşu bulunan Emeviler'e karşı güç birliğiydi. Şehzade Aybak ve gerisinde bulunan birliklerin durumu göz önüne alınarak bu istek reddedildi. İngilizler'in teklifi ise olumlu karşılandı.


1112 yılında Sultanımız Hasan Sabbah'ın komutasındaki birliklerin başına geçip, Ege kuşatmasını birinci elden yönetme arzusunda idi. Hasan Sabbah Trabzon'a geçip yeni ve
güçlü bir ordu toplamakla görevlendirilirken, Sultanımız eldeki hemen hemen tüm birliklerle Egeye girdi. Bizans imparatoru 1. Alexis ve dört veliahtı komutasındaki Ege kuvvetleri arkalarında büyük ve güçlü bir kale ile stratejik bir vilayet bırakarak geri çekildiler. Artık İstanbul kaçınılmaz olarak ilk hedefti. Akdeniz kıyısındaki illerini Kıbrıs'tan ya da daha öte illerden gelebilecek deniz çıkartmalarına karşı korumak için arap yarım adası ve Suriye'den askerler kutsal topraklara aktarıldı.

Yapılan hazırlıklar sonrası 1114 yılında Sultan 2. Süleyman komutasındaki ordular İstanbul topraklarına giriş yaptı. Trabzon yöresinde toplanan Hasan Sabbah komutasındaki askerler
Sultan'ın emrine verilirken, halk arasında giderek popüler olan ve ileride saltanata karşı bir tehdit oluşturmasından çekinilen Hasan Sabbah ordunun arkasını korumak bahanesiyle Ege'ye sevk edildi. Hasan Sabbah bu duruma içerlerken öfkesini gizledi. İleride neler yapabileceğini kim bilebilirdi...


1115 yılında, 41 yaşındaki Sultan Süleyman(2) İstanbul'un fethi ile yeni bir başkente ve Avrupalı devletlerin gözünde büyük bir saygınlığa sahip olmuştu. Sıra Anadolu topraklarının islamlaştırılmasına, Akdeniz'de söz sahibi olunmasına gelmişti. Şimdilik ordularımız İstanbul'u doyasıya yağmalayabilir, şarabın ve kadının tadına ölesiye doyabilirdi...

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben expert modda oynuyordum. easy'den normale harda hiç değişmiyor. vergi ayarı ve vali atamalarını bilgisayarın eline bırak. erzurum ve erivanda askeri gelişmeye ağırlık ver. lübnan ve filistinden de sürekli paralı asker al. paralı asker olmadan zor aşarsın bizans ordusunu. İstanbul'u aldıktan sonra paralı askerlerle sağa sola saldır erit. sayısı azalanları da disband et gitsinler :)
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

nedense bu harita şekli daha bir hoşuma gidiyor.ama işte bunda da önce meydan da yen sonra kaleyi kuşat mevzusu kötüydü.

güzel güzel. ben hep danimarka ile oynarım medievalları küçük krallık biraz bekliyorsun almanya+fransa+ingiltere birbirine girdiği anda gözüne kestirdiğine giriyorsun hhehe
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 3 ay sonra ...
×
×
  • Yeni Oluştur...