Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Jax Sukiyama'nın Günlüğü


Dev

Öne çıkan mesajlar

17 Kasım 2056

Bugün de diğer günler gibi geçti günlük. 67. Alanda kalan son birlikte, ümitsiz, çaresiz normal bir gün daha. Kasım ayında olmamıza rağmen havada bunaltıcı bir sıcaklık var. Neyse ki Arceus'umun içinden pek çıkmıyorum. Çok rahat olduğunu söyleyemeyeceğim ama en azından sessiz, serin ve her an saldırıya karşı hazır oluyorum. Bugün de öğle saatlerinde iyi ki Arceus'umun içindeydim.

Her şey bir anda oldu, ama bu ilk saldırı değil tabi ki, hatırlarsın, daha bu birlikte on kişiyken ve hepimizin machsuit leri varken, her şey daha heyecan dolu, daha güzeldi. Genelde biz saldırır ve alarmları çaldırırdık, o heyecanı asla unutmayacağım. Alarmın çalışıyla mechsuitimi harekete geçirdim ve merkezden çıkmaya başladım.

Attığım her adım ağırdı ve isteksizdim. Federasyonun gönderdiği bir kaç serseriyi temizleyemeyecek kadar küçük görmüşlerdi beni ama bu umurumda bile değildi. Ölmek istiyorum artık günlük, belki de bu beni huzura kavuşturacak.

Batan güneşin son ışıkları ihtişamlı Arceus'a vuruyordu ve ben, ben içinde kaybolmuştum adeta. Bir hiçtim. Büyük bir hışımla ateşleyici sistemi çalıştırdım ve göğe uzandım.




Kısa bir uçusun ardından şehirin etrafında gezmiş ve hedefin yerini saptamıştım. Mechsuitinin yeniliğinden anlaşıldığına göre federasyonun yeni yetiştirdiği genç bir pilot olmalıydı. Ona karşı acıma duygum yoktu, içi boş bir kabuğa dönüştüm resmen. Ona acımadım, hem de hiç.

Beni fark etti ve üzerime ateş açtı, daha çok gençti, çok genç. Silah kullanmayı bilmiyordu bile. Ani bir hamleyle arkasına kondum ve bir an göz göze geldik. Gençliğinin verdiği azme, canlılığına ve yeni mechsuit inin gücüne güveniyordu. Gözlerinden, içindeki ateşi anlayabiliyordum.

Ani bir hamleyle üzerime ısı bombalarını saldı, reflekslerimin ne kadar yıprandığını fark ettim o an. Belki de o an ölebilirdim, belki de ölmeliydim, ama bir şey beni kurtardı, belki de içimde kalan son ümit. Alevlerin arasından yukarıya doğru havalandım.

Arceus çok zarar almıştı yine de. Kendini toparlaması gerekiyordu. Rejenerasyon sistemini aktif ettim ve daha Arceus kendini toparlamadan üstüne doğru koşmaya başladım. Ne yapmaya çalıştığımı anlayamadı bile.

Aramızdaki mesafe o kadar azalmıştı ki suratındaki ifadeyi görebiliyordum, bu korkuydu. Herhangi bir silahı kullanmaktan korkuyordu çünkü kendi suitine de zarar verebilirdi. Ama ben bundan korkmuyordum.

Plazmayı ateşledim ve kolları geriye doğru çekerek uçtum.

Etraftaki toz bulutu dağıldığında suiti yerde yatıyordu. Ben de geriye doğru uçmuş ve iki ayağım üzerinde durmuştum. Bazılarınız buna şans diyebilir ama ben deneyim demeyi seçiyorum. Callaghar merkezindeki savaşta bu şekilde hayatta kalmıştım. Ölümden korkmamayı öğrenmek benim için bir dönüm noktasıydı.

Gene ateşleyici sistemi aktif ederek şehrin ana bölgesine uçmaya başladım. Arceus ile şehri tepedek izlemek istedim.

Ama federasyon her zamanki gibi aşağılık bir suikast düzenlemişti. Yorulan suitimi merkeze dönüşte başka bir mechsuit bekliyordu. Tek yapmam gereken basit bir patlamaydı, küçük bir mermi bile şehrin altındaki boru sisteminin tek yönlü çıkışını havaya uçurmaya yeterdi. O daha fark etmeden acil durum lazeriyle kapağa tek bir atış yaptım.

Daha bana ateş açamadan alevlerin arasında kayboldu. Belki de beni hiç görmedi. Yavaş yavaş uçarak şehrin eski haber merkezinin üstüne kondum. Orada ne kadar kaldığımı bilmiyorum ama sanırım bu sabah merkeze dönene kadar 18 saat geçmiştir. Arceus um şu anda huzur içinde uyuyor. Bir başka alarma ve bir başka rutin savaşa kadar...

Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

  • 2 hafta sonra ...
×
×
  • Yeni Oluştur...