Jump to content
Forumu Destekleyenlere Katılın ×
Paticik Forumları
2000 lerden beri faal olan, çok şukela bir paylaşım platformuyuz. Hoşgeldiniz.

Paticampaign v5.0 Campaign Journal


Grudge

Öne çıkan mesajlar

sevgili oyuncularım bu günkü sessiondan 1125'er xp kaldırdılar. En müdavim oyuncum genjuro bile dumur oldu. yani bişeyler tahmin ediyodu da bukadarını etmiyodu muhtemelen...

neyse ben detay vernicem. Güzel bi rapor veren patiye 11xp bonus :) (%1)

Waterdeep? Never heard of it....
[signature][hline]THAT IS NOT DEAD
WHICH CAN ETERNAL LIE,
AND WITH STRANGE EONS
EVEN DEATH MAY DIE.
-An unknown prime author.
Proving that not all of them are clueless


[Bu mesaj Grudge tarafından 04 Aralık 2004 22:32 tarihinde değiştirilmiştir]
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

tarih bilinmiyor;

Bu satırları yazarken, arkasında eskizlerim olan kağıdın sıcaktan kavrulmaması için dua ediyorum. İşim komik yanı ölürsem bunların hiç bir anlamı kalmayacak.

Daha önce de günlük tutuyordum ama şu anda o günlükler ulaşamayacağım bir yerde.
Herşey 3 gün önce başladı dalelands de hap adlı ufak bir kasabadaydım benim gibi karavanlarda çalışan biri için konaklamak için güzel bir yerdi. Hem shieldmeet e de bir kaç gün kalmıştı. iyi bir tatil zamanıydı benim için. city guardlardan 10 gülük iş teklifi de almıştım ufak bir köyde city guardlık yapmak ne kadar zor olabilir di ki?
kolay bir işe benziyordu etrafta gezinip asayişi sağlayacaktım. iyi de para veriyorlardı Daha işe başlayalı bir kaç saat olmamıştı ki o baş belası bard başımda bitmişti. Galiba bir şiir okuyordu bana. en azından ben öyle hatırlıyorum.
Akşama kadar işler iyi gitti sonra o kahrolası red vizard ve yarma koruması şehre geldiler. şehrin yakınındaki kulede bir işleri varmış hancıya biraz rüşvet verip gitmişler. Akşam bana bir iş daha teklif edildi bu kuleyi uzaktan gözetleyecektim. Gözetlemek için gene iyi para teklif ettiler.
Nöbetimde diğer city guardla beraber kuleye bakıyorduk. Gerçeği söyleyeyim kuleyle felan ilgilendiğim yoktu.
Gece geç bir satte birden kulede birşeyler olmaya başladı. Aşağıdan yukarıya doğru ışıklar çıktı ve büyük bir patlama sesi geldi. Daha ne olduğmuzu anlayadaman nöbet arkdaşımın beni sattığını fark etti. Çok korkuyordum ama içerde ne var diye de merakımı bastıramıyordum. Sonunda kapıya doğru yöneldim ve kapıyı kılıcımın ucuyla hafiçene dürttüm....

Kendime geldiğimde genç bir rahip (en azından rahip olduğunu zannettim) beni iyileştiriyordu. Sanırım kapıda tuzak varmış patlamanın etkisiyle biraz!?! sarsılmışım. Cityguard kaptanı içeriye girmemiz gerektiğini söylüyrdu. Şu sinir bozu bard bile koşa koşa gelmişti ne olduğunu görmeye. İçeri girmek için son derece de istekliydi. Beni iyileştiren rahip ve kuzeni (sonradan isminin ariel olduğunu öğrendim) oraya yaklaşmamaız gerektiğini söylüyorlardı.

Bard ile beraber yapığıımz ufak bir araştırmadan sonra kulenin kapısının kilitli olduğunu fark ettik. Kasabadan çilingir çağırdılar ve kapıyı açtırdılar. Rahip city guard
kaptanını sürekli oalrak uyarıyordu. sonunda kaptan ben hariç (yaralıydım çünkü) diğerleriyle içeri girdiler. Herkz dağıldı ben ise dışarda kapıyı gözetlemeye devam ettim. Bir süre sonra gene aynı beyaz ışık ve gürültü oldu sonra bir tane cityguard koşarak dışarı çıktı "hepsi kayboldu!" diye bağırıyordu. Rahip ile adamın yanına gittiğimizde çoktan bayılmıştı. Adamı hana taşıdık. Ne yapcağımızı konuşuyorduk ki o sinirbozuzu bard gene gelmişti. Anlattığına göre içeri girmişti. İçeride bir yaralının da olduğunu söylüyordu. Biraz tartıştık ve sonunda bard,ben rahip ve rahibin kuzeni ariel içeri girmeye karar verdik. Önden ariel gidiyordu ve sanki bir şeyler biliyormuş gibi haraet ediyordu.
İçerisi yıllardır el değmemiş gibi duruyordu. Bard yaralının üst katta olduğunu söylüyordu biz yukarı çıkarken ariel aşağı gitti. Sonra alt kattan sesler duyduk ve kulenin mutfağında (mutfak kalıntıları) ariel in garip bir yaratıkla savaştıpını gördük rahibin de yardımıyla yaratığı öldürdük. Bard yaratığın eskiden havuçlu bir yemek olduğunu söyledi. Bir büyücü kulesinin mutfağından anca bu çıkardı zaten.
Yaralının olduğu kata çıktığımızda bard ın yaralı diye söylediğinin aslında çürümüş bir kadın cesedi olduğunu farkettik. yandaki dolaptan hırıltılar geliyordu. Rahip bir büyü ile kapıyı açtı ve 2 tane ne olduğunu anlayamadğımı iğrenç yaratıkla karşılaştık. Yaratıklar kılıç darbelerimden pek etkilenmiyordu ve arkamdakiler de attıkları büyülerle yaratıkları ıskalayıp beni vuruyorlardı. En iki yaratığın arasındaydım...

Kendime geldiğimde gene rahip beni iyileştiriyordu. o 2 yaratıkla savaşırken ariel in attığı büyü ile zemini çökertip 2 kat aşağı düşmemizi sağlamış. Ariel en alt kata inmemiz gerektiğini söylüyordu. En alt kata indiğimizde eski bir labratuar bulduk. İçinde ne olduğunu bilmek istemyeceğimiz kavanzolar bulunuyordu. yerde ziler vardı ve
önüne çok sağlam bir masa çekilmiş duvarın arkasına doğru gidiyordu izler. Gizli kapıyı açmayı başardık. ufak bir koridor ve sonunda bir kapı vardı.
Kapıdan girdiğimizde boş bir oda ve ortasında çizilmiş bir daire ile karşılaştık kimse yoktu. İzler de bu odaya girince bitiyordu. Ariel brden dairenin ortasına girdi ve kuzeni de onu tutmaya çalışırken bir güç beni ve bard ı odanın dışarısına fırlattı. Gene aynı ışıklar ve gürültü. Ses kesilince kapıyı açtık ve içeride olmadıklarını görüyorduk bard dairenin ortasına atladı bende peşinden...

Cehenneme hoşgeldiniz!

Kafamı kaldırdığımda artık odanın içinde olmadığımı fark ettim. Yoksa ölmüş müydüm? Bunu nasıl anlayacaktım ki? Garip bir yerdeydim. Rahip,ariel ve bard yanımda duruyorlardı. Karşımızda garip ufak bir yaratık duruyordu, Herşey kızıl renkteydi ve hava ölümcül derecede sıcaktı. SAnırım ariel ve rahip yaratıkla konuşm
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Ehm.

Tale of Ealon Jesterson

Prologue

O for a hero,
Who delves into the danger
Recklessly
O for chivalry
And woe for his destiny.

[hline]
Chapter I

Out of his house
And off to his home he went.
To the roads,
Veins of the land.


In Hap.
The last stop.
Till the next last.
Rest, I must.

But sun ray falls
Like rays of hope!
Happiness calls
So I must cope

Sky is lapis lazuli
Sun glitters like no gold does
People of the land smiles
By this just stimuli.

Tales I spun
And poems did I recite
Until the sun
Leaves its place to night

As the moon climbs up high
I recall, Shieldmeet's nigh
To the tavern I stroll
My legs are sore, my throat is dry.

Alas, all good things come to an end
A red wizard enters the tavern
Merrily not for a night to spend
But air gets cold as a cavern.

After they leave a glittering jest
So do the red wizard and his pest.
And poor cruel tavern owner
Tries to bribe for his horrid quest

Praising a red wizard? Me. For anything?
Only my will kept me from vomiting
Top of the table I jumped again
And tales of their vile deeds began.

Empty was the tavern soon
Soon to be friends an exception
Towards taverners burning eyes
Then shifted my perception.

Fascinated by my grace
He still begged me to stay
Gave me the best of his place
I forgave him, as I may...

[hline]
Karakterimiz şimdilik pek beceremiyo iyi şiir yazmayı. ehu.[signature][hline] Ne sen, Ne ben, Ne de hüsnünde toplanan bu mesa,
Ne de alam-fikre bir mersa, Olan bu mai deniz
Melali anlamayan nesle aşina değiliz.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

said:
horacegoesskiing, 05 Aralık 2004 14:20 tarihinde demiş ki:
Fascinated by my grace
He still begged me to stay
Gave me the best of his place
I forgave him, as I may...

ZUAHAHAHAHA...
Süpersin walla ne diyim :)[signature][hline]THAT IS NOT DEAD
WHICH CAN ETERNAL LIE,
AND WITH STRANGE EONS
EVEN DEATH MAY DIE.
-An unknown prime author.
Proving that not all of them are clueless
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

ben de jaan'ın karakterinin günlüğüne girmeyen olayların benim karakterim tarafından görünüşünü anlatayım.

[hline]
hızlı yaşa genç öl felsefesine inanmış, çok varlıklı ve mevki sahibi bir ailenin oğlu olan genç moraad, son zamanlarda eski alışkanlıklarından epey uzaklaşmış bir vaziyette, babası tarafından hava değişimi için gönderildiği çiftlik evinden kaçmış çevre köylerde köylülerin arasında dolaşmakta ve bütün zamanını özellikle düşkünlere ve yardıma ihtiyacı olanlara ayırmaktadır.

---

moraad, tedaviye ihtiyacı olan bir köylüye yardım ettikten sonra geceyi tedavi ettiği kişinin evinde misafir olarak geçirmiş, sabah da aileyle birlikte kahvaltı etmekteydi. çalan kapıya bakan evin ufak kız çocuğu ve peşinden giden annesinin korktuğunu görünce kapıdaki duruma bakmak için sofradan kalktı. kapıda kendisinden 3-4 yaş küçük görünen birisi durmaktaydı. kapıdakinin kendisine delici bakışlarla baktığını gördü.

kapıdaki kişinin aradığı kendisiydi. kapıdaki, moraad'a büyük dedesi jafaar'dan bahsederek, onun kendisinin de büyük dedesi olduğunu söyleyince moraad durumu ciddi olarak konuşması gerektiğini anladı. ev ahalisini korkutan şey herneyse, gelen kişiyle ilgili olduğundan ve kendisinin de zaten evde misafir durumunda olduğundan dolayı onu eve davet edemezdi. kendisini dışarıda beklemesini söyledi. ev ahalisine veda ederek tek eşyası olan asasını alıp dışarıya çıktı.

delikanlı kendisini dışarıda bekliyordu. isminin ariel olduğunu söyledi. ariel, moraad'ın ilk kez duyduğu spellfire diye bir güçten bahsediyordu. detaylı görüşmek için akşam kasabanın hanında buluşmayı kararlaştırdılar.

---

moraad akşam üzeri tam hana girmek üzereyken kapıdan çıkan iri yarı ve hiç de nazik olmayan bir savaşçı ve arkasından da kırmızılı bir büyücü ile karşılaştı. içeri girdiğinde büyücünün daha önce bahsini duyduğu red wizardlardan biri olduğunu öğrendi.

ariel'in yanına oturduğunda handaki ozan, red wizardları yeren bir taşlama okumaya başladı ve bir anda handa kendilerinden başka kimse kalmadı. hancı ozana, müşterilerini kaçırdığı için kendisinin artık hanında kalamayacağını söyledi. hancı ile ozan arasındaki ufak tartışma; ozanın ahırda bir köşede lüks suit fiyatına kalabileceği anlaşmasıyla sonuçlandı.

ariel, parası olmadığını söyleyen moraad yerine 2 kişilik oda parasını üstlenerek tuttukları odaya çıkarken moraad da birkaç dakika için izin isteyerek ahıra giden ozanın peşinden gitti. ozana, aslında red wizarda karşı tutumundan dolayı kendisine saygı duyduğunu fakat hancının da başetme gücü olmayan birine karşı dikkatli olması gerektiği için haklı olduğunu anlatmaya çalıştı. ozan, ben yalnız korkarım burada gibi şeyler söylese de moraad ozanı ahırda bırakarak ariel'in yanına gitti.

moraad ariel'in kendisinin kuzeni olduğunu nasıl öğrendiğini ve kendisini nasıl bulduğunu merak ediyordu. ariel cevap olarak üzerine magister talatha'nın sembolu işlenmiş bir ufak taş gösterdi. ve kendisini bulmak için içindeki gücü kullandığından bahsetti. kendisini arayış sebebi ise bu gücün, yani spellfire gücünün kendinde de olup olmadığını öğrenmekti. ariel bu gücün aileden geldiğini söylüyordu. moraad, ariel'in bir deneme yapmasına izin verdi. ariel'in ellerinden çıkan siyah-mor ışıltlı bir hüzme moraad'ın göğsüne isabet ederek vücüduna yayıldı ve yok oldu. moraad, bir başkasının üzerine gelse büyük bir hasara yol açabilecek bu şeyin kendisini dinginlenmiş hissettirdiğini farketti. böylece moraad kendisinin de bir spellfire kullanıcısı olduğunu öğrenmiş oldu.

gecenin ilerleyen saatlerine kadar moraad, ariel'in spellfire konusunda anlattıklarını dinledi.

---

gece, kasaba dışındaki bir kuleden gelen patlama olduğunda ikisi de uyanıktı. ariel'in itirazlarına rağmen moraad, yaralanmış bir askerin yardımına gitti. baygın durumdaki askeri ayağa kalkabilecek kadar iyileştirdi. kasabadaki askerler ve onların üstü konumundaki kişi kulenin biraz uzağında duruyorlardı. ahırda kalan ozan da ortalıklarda koşuşturmaktaydı. söylediklerine göre akşam gördükleri red wizard ve onun koruması, handan çıktıktan sonra kuleye girmişlerdi. komutanları içeriye girmeye gönüllü olacak birilerini bulmaya çalışıyordu. moraad, eğer büyücü kulede kalıyorsa kapıyı kırarak içeriye baskın yapmalarının doğru olmadığını ve mutlaka gerekiyorsa kasabadaki yetkili kişi olarak kuleye komutanın kendisinin resmen gidip kontrolü bizzat yapması gerektiğini hatırlattı. komutan gönülsüzce de olsa bu işi üstlenmek zorunda kaldı. arkasında askerlerle birlikte kuleye girdiler. moraad da yaralı askerle birlikte hana döndü ve yaralarını iyileştirme işine devam etti.

---

bir süre sonra gelen 2. patlama ile tekrar dışarı fırladılar. kuleden koşarak çıkan ve delirmişçesine "yok oldular" diye bağıran bir asker gördüler. moraad askere doğru koştu ve ona ulaştığında asker bayıldı. askeri hana taşıdılar. yarası yoktu.

ozan sürekli içeriye girip bakmak konusunda yaralılarla ilgilenen moraad'ı ikna etmeye çalışıyordu. ariel gitmek konusunda itirazını bel
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Acaba o "ikna" ettiğiniz yaratığın size kazık attığını anlamanız ne kadar sürdü?[signature][hline]Caramon-Kadınlar,seksen yaşındayım ve onaltı yaşımda onları ne kadar anlıyorsam, şimdi de o kadar anlıyorum.
All hail The lord and master Foamy the Squirrel
]All hail the lord and master Foamy the Squirrel
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

walla be şunu anladım grudge dan kazuk yamaden kurtulmak yok.... bi suru vaad verdı sora polıtıkacı gıbı...
sozunden caydı oyun baslamadan aldı butun verdıgını.
ben ozellıkle fr ıstıodum planescape cıktı ulan ulan
kasıo ıste benı neyse bu arada sufı ben avernusta kı o devil i öldurelım demedım bu eklemek ısterım butun good karakterlerın aksıne sen harıc
yorumsuz kaldım bu arada lutfen prıme a donelım mıllet yalvarırım clueless asagılamalarını cekemem hıc deli edio ya
neyse exp mı alır otururum.[signature][hline]"He raged at the world, at his family, at his life... But mostly, he just raged..."
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

Bu arada player arkadaslar ıcın söylüyorum yahu biz buraya journal ımızı yazıyozda hani okuyan adam kımın ne oldugunu
neci olup nası bı adam oldugunu bilmiyoki bunlarıda hanı kısa bı özgeçmiş gibi yazzak ıyı olur mu aceba???

Mesela hem jaan ın hemde sufi nin journalında birbiriniz için cleric, bard filan gibi tabirler kullanılmış
sufi sorcerer degilmiydin sen sana clerıc deniyo mesela benim sadece adım var ariel diye zaten ben dahil kımse classımı acıklayamaz journalda kolay kolay bende nasıl tanımlayacam bilemiyom.....[signature][hline]"He raged at the world, at his family, at his life... But mostly, he just raged..."
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

eheh o yüzden senin classından bahsetmedim bile :D aslında benim karakterin classı da sorcerer ya da cleric diye açıklanabilecek bir class değil. ama insanlar moraad'ı, onu noncombat ortamlarda öne çıkaran healer yönüyle biliyorlar. ama arada magic missile falan salladığını da pek gören olmuyor. zaten cure light wounds falan yaparken de clericler gibi dua etmiyor. moraad'ın, jaan'ın günlüğüne cleric olarak girmesi çok normal çünkü hem görünüşü hem de yaptıkları itibariyle birçok insan gibi o da moraad'ı bir cleric zannediyor.

bence bu karakterler hakkında bilgi verme işini, hikayenin gidişi içinde karakterlerin birbirini tanımasına bağlarsak daha hoş olur. jaan, karakterleri tanıdıkça daha detaylı şeyler yazacaktır günlüğe. ya da birimiz arada farklı gözden bişeyler yazarız (ki bu her hafta olmayacaktır, ilk hafta karakterlerin birbirinden bağımsız oynadığı bölümler olduğu için bazı bölümlerin günlüğe girmesi imkansızdı). okuyanlar da bizim karakterlerimizin birbirini tanımasıyla beraber karakterleri tanırlar.
Link to comment
Sosyal ağlarda paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...